29

332 39 25
                                    

-

Minho şok olmuş şekilde yerde yatan kardeşine bakıyordu. Planları patlak vermişti. Yakaladıkları için bir an için açık vermişlerdi. Adamın silahının olmadığını düşünmüşlerdi. Sonuçta kendi mekanına içmeye gelen adam yanında silah taşımaz diye düşünmüşlerdi.

Bütün mekan onun adamlarıyla doluydu sonuçta. Bu yüzden silah taşımaz diye düşünmüşlerdi. Ancak çok fena yanılmışlardı. Bir anlık refaha erip düşüncesizlik etmişlerdi. Adamı tam yakalamadan rahat hareket etmişlerdi. Bu da onlara çok kötü patlamıştı.

" Minho hastaneye gitmeliyiz! "

Changbinin bağırmasıyla kendisine gelip hızla yere çöktü. Kardeşini kolları arasına alıp arabaya doğru ilerledi. Jisungta dolu gözleriyle arabanın kapısını açtı.

O sırada hâlâ kameradan onlara bakan küçüklerde ağlamaya başlamışlardı. Yeonjun ellerini saçlarına atıp yere çökmüştü. Gözlerinden yaşlar akarken delirmiş gibi hissediyordu. Seungminde onun yanına çökmüş bedenine kollarını sarmıştı. Onunla birlikte o da hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

Minho kardeşini arabanın arka koltuğuna bindirdi. Jisung'ta arka tarafa geçip küçüğün başını dizlerine koydu. Ön tarafa da Changbin ve Minho hızla bindiler. Chris açık cama yaklaşıp konuşmaya başladı.

" Siz hasteneye gidin, biz burayı halledip arkanızdan geleceğiz. "

Changbin büyüğünü onayladı. Chris camdan uzaklaştığında Minho hızla arabayı sürmeye başladı. Hastaneye giderken Jeongin, Changbini aradı. Changbin telefonda gördüğü isimle onları hatırladığında elini alnına vurdu. Her şeyi Seungmin ve Yeonjun da görmüştü ve onların ne halde olduğunu tahmin edebiliyordu.

Telefonu açıp kulağına götürdü. " Hyung Soobin nasıl? İyi değil mi? Görüntü kesildi birden, bir şey söyle, iyi mi? " Jeongin telaşla konuştu. Onunda gözlerinden yaşlar akıyordu. Changbin elinde ki kana bakarken konuştu.

" Nefes alıyor Jeongin, hastaneye gidiyoruz bizde şimdi. Siz çocukları alıp gelin. Duramaz onlar yerinde şimdi. Çıkıp gelin, bizim hastaneye gidiyoruz. "

Jeongin onu onaylayıp telefonu kapattı. Yerde oturan küçüklere yaklaştı. Hyunjin de dolu gözleriyle onların yanına çökmüştü. " Hadi hastaneye gidiyoruz. Kalkın, iyi olacak Soobin. Bırakmayın böyle kendinizi. " Seungmin kafasını arkadaşının omzundan kaldırdı. Boş bakan gözlerini büyük olana çevirdi.

" Benim yüzümden, söyledim size. Gitmesin dedim Soobin. Hepsi benim yüzümden. "

Gözünden aşağı yaşlar süzülürken söyledi. Kalbi sıkışıyordu. Her şeyin suçlusu olarak kendisini görüyordu. Onun intikamı yüzünden Soobin yaralanmıştı. Belki de canıyla cebelleşiyordu. Hepsi kendi hatasıydı. Hiç bahsetmeyecekti onlara bu durumdan. O zaman intikamının peşine düşmezdi büyük olanlar ve Soobinde yaralanmazdı.

Hyunjin küçüğün yüzünü avuçları arasına aldı. Akan yaşları silerken kendisi de ondan farksız değildi. Çoktan akmaya başlamıştı onunda gözlerinden yaşlar.

" Hiç bir şey senin hatan değil. Biz aptallık ettik. Tahmin edemedik. Tamamen bizim hatamız. Suçlama kendini. "

Sonra yavaşça kolundan tutup ayağa kaldırdı. Jeongin de Yeonjunun koluna girip ayağa kalkmasına yardım etti. Evden dışarı çıkarken korumalara arabaları hazırlamalarını söyledi.

O sırada hastaneye ulaşan adamlar dikkatli bir şekilde küçük olanı arabadan çıkardılar. Hemşirelerin getirdiği sedyeye yatırıp onunla birlikte hastaneden içeri girdiler. Yanlarına gelen doktor küçüğün yarasını kontrol etmeye başladı.

Mon Cœur | 2min Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin