Keyifli okumalar canlarımmm ♥️♥️♥️
Ufak bir kesit ile sizinleyimmm 🤍🤍🤍
Etrafta dolaşmaya bir son verip köyün içine giden yola saptım. Dikkat çekmemek için üzerime üniformalarım yerine siyah bir pantolon, beyaz bir gömlek giymiştim. Ancak yine de insanların üzerime dönen sorgulayıcı bakışlarının hedefi oluyordum. Evlerinden çıkan insanların hafızalarında yer edinmemek için elime geçirdiğim bir kumaş parçasıyla sadece gözlerim gözükecek şekilde yüzümü kapattım. Başımın arkasından sıkıca bağladığım kumaş bu sıcakta bana işkence olsa da yapacak bir şeyim yoktu. İleride bu köye geldiğimde birilerinin beni hatırlama riskini göze alamazdım.
Şuan burada değildim. Uzak bir kaplıcada birkaç günlüğüne tatil yapıyordum. Resmi olarak bulunmadığım yerde birilerinin beni tanıması planlarımı en başından sekteye uğratırdı. Köyün merkezine doğru ilerlerken bir şeyler satan ve alışveriş yapan insanları tek tek inceliyordum. Özellikle dikkatimi adamlara çevirmiştim. Bu yazıları yazan kişinin iri yarı birisi olabileceğini düşünmüyordum. Bizim gibi eli kılıç tutmaya alışkın adamların kalemle pek işi olmazdı. Kelimeleri sadece ihtiyaç duyduğumuzda kullanırdık. Kılıçtan ziyade kalem tutabilecek birini arıyordum. Kısaca samanlıkta iğne...
Yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken ileriden gelen gürültüyle dikkatim sesin geldiği yöne çevrildi. Adımlarım hızlanırken iki adamın hararetli tartışması ve sarf ettiği küfürleri daha net işitmeye başladım. Benim gibi birçok insan da kavga eden iki adamın etrafına toplanmıştı. İnsanlardan birkaç adım uzakta, kavgayı izleyebileceğim bir noktada durdum.
"Sana demedim mi lan o benim diye?"
"Beş gün içinde parayı getirmezsen satacağımı söylemiştim. Geç git yoluna, adamın asabını bozma."
"Bozarsam ne olur? Geri ver ulan malımı."
"Sattım diyorum ne diye laftan anlamıyorsun."
"Seni öldüreceğim, dolandırıcı herif!"
"Dolandırıcı sensin it, parayı alırken sesin çıkmıyordu." Birbirlerinin yakalarını kavrayan adamlara daha fazla bakma gereği duymayıp gitmek için dönecektim ki başka bir ses kulaklarıma doldu.
"Şu hâle bak, birbirimize düşman olduk." Durdum ve ince, kulağı okşayan bu sesin sahibine baktım.
Dalgalı, uzun kahverengi saçlara sahip olan bir kızdı. Hemen bir adım önümde siyah saçlı başka bir kızla birlikte duruyordu. Siyah saçlı kızın duruşundan ötürü yüzünü görebilsem de kahverengi kızın yüzünü göremiyordum. Bakışlarım arsızca üzerinde dolaştı.
Kahverengi, rengi solmuş ayak bileklerine kadar uzanan eteğinin sardığı dolgun kalçalarına, ardından ince beline baktım. Eteği gibi uzun süre giyilmekten dolayı solgunlaşmış krem gömleğinden bakışlarımı tekrar saçlarına çıkardım. Beline kadar uzanan saçlara sahipti. Daha önce hiç hissetmediğim bir dokunma arzusu hissettim.
Bu yabancı arzu karşısında vücudum gerildi. Bir elim gergince boynuma giderken diğer elim kılıcımın kabzasını buldu. Gidip Kaknüs denen adamı aramaya devam etmeliydim ancak ömrümde ilk kez yapmam gerekeni değil de yapmak istediğimi yaptım. Ayaklarım olduğum noktada çakılı dururken kulaklarım aynı sesi işitmek için hazırda bekliyordu.
Ve kesitimizin sonuna geldikkkk 🐺🐺🐺
Bölümü tamamlar tamamlamaz sizlerle paylaşacağım, inşallah. Bu sırada hikâyeme destek olursanız sevinirim. Okunma sayısı biraz artsın istiyorummm 🥲🥲🥲🫠🫠🫠
Kendinize iyi bakın sizi en güzel sevene ve kollayana emanet ediyorum bal böceklerimmm 💚💚💚🤍🤍🤍🤍💛💛💛💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaknüs
General FictionTarihî ve askerî bir kurgudur.. Tamamen kurgusaldır, herhangi bir kurum veya kuruluşla ilgisi yoktur! Gözlerim Baybars'ın gözleriyle buluştuğunda onun gözlerinde yanan öfkenin ateşini gördüm. Yüzü ne kadar ifadesiz olsa da gözlerine yansıyan duygula...