Sınıfın hepsi beni izliyordu. Ama orası olmazdıki olamazdı Denizi unutmuşken onun kokusuna maruz kalamazdım. Zorunluydum tek boş yerdi orası. Rüzgarın yanına doğru ilerledim. Ben sırama oturduktan sonra ders devam ediyordu. Rüzgara bakmamaya çalışıyordum ama onun gözleri üstümdeydi. Ders boyu anlamadığım bir ifadeyle beni izledi. Bende not almıştım. Ders tarih olmasına rağmen sıkılmamıştım. Tabi sıkılmamamın nedeni Nazlı hocanın dersi çok tatlı ve sevecenlikle anlatmasıydı. Zil çaldığında arkada oturan bir kız yanıma geldi . Ona sorarcasına bakarken kız gülümseyip elini uzattı " ben Eylül " dedi. Ama artık insanlara güvenim kalmamıştı. Sanki...sanki bişey o güven duygumu kemirmişti. Paramparçaydı o kemirilip ufalan parçaları birleştiremiyordum. Kız karşılık vermeyeceğimi anlayınca elini indirdi. Ama kırılmışa benziyodu kız çok tatlıydı onun kırılmasına sebep olduğum için içimden sövdüm sonrada " bende buse " dedim kısık bi sesle . Kız bu cümlemin üstüne gülümsedi ve yanıma oturdu. Neyseki Rüzgar zil çalınca dışarı çıkmıştı. Kızla fazla konuşmasamda o beni susturmuyordu ve azimliydi ben olsam arkamı dönüp siktiri çekerdim ama o sadece yılmadan konuşup gülümsüyordu. Eylüle yanında oturup oturamayacağımı sordum kabul etti ama yanında sevgilisi oturuyordu. Onları rahatsız ettiğim için huzursuz olmuştum. Eylüle dönüp " çok üzgünüm kalsın hem sevgilinle arana gir-" derken Eylül lafımı böldü " hayır canım sen onu merak etme zaten Emreyle Rüzgar en yakın arkadaşlar işte Emrede bazen yanımda bazende Rüzgarla oturuyor. " bunu diyince teşekkür ettim. Ben o sıraya geçerken Emrede ,Rüzgarın yanına geçmişti. Ders zili çalınca Rüzgar bi bana bide sırasında oturan Emreye şaşkın bir bakış attı.
- Çok tatlı ya yerim ben seni
_ lan iç ses ben ona bakmaya bile utanıyorum bu söylediğin lafmı.hem banane elin çocuğundan .
- Sen ne dersen de çocuk taş gibi ama zaten sen ona baksanda o sana bakmaz.
_Ne diyon yaa iç ses sen ne ara bu kadar terbiyeli oldun kızım bi sus benim o çocuğu görmezden gelmem lazım yanına her yaklaştığımda kokusunu içime çekerek Denizi hatırlayamam.
- Off iyi tamam be bişey demedik senlede bi konuşulmuyor.Ama bozuntuya vermedi ve sırasına geçti. Bu ders ise matematikti en sevdiğim ders olduğu için sevinmiştim. Dersi dinleyip not aldım. Diğer derslerde çok hızlı geçmişti. Çıkışta dışarı çıktım. İşte huzur yağıyordu, vazgeçilmezim yağıyordu o masmavi bulutlardan işte yağmur yağıyordu, bende ona eşlik ediyordum. Eve doğru yürümeye başladım. Ama sonra vazgeçim sahil kenarındaki eskimiş banka geldim. Ve yine kollarını açmıştı bana yalnızlık. Yağmuru benim kadar seven yoktur bir anda bir sesle irkildim. Bankın altında bir kedi yağmurdan korunmaya çalışıyordu.kediyi kollarım arasına aldım ve çantamı açıp ıslanmaması için içine yerleştirdim yerini sevdiğine dair sesler çıkarıyordu. Acaba bunu eve götürsem annem bişey dermiydi. Yok ya demezdi...yani sanırım...demez ya ne diyecek. Kedi çok tatlıydı gözleri simsiyah tüyleri ise turuncuydu ve beyaz karışımı. Karar vermiştim götürecektim eve. Tam ayağı kalkacakken yanımda oturan kişiyi görmemle dona kaldım o nasıl gelmişti buraya. Ne yani sadece karşılaşmamıydı yoksa beni takipmi etmişti!!!
