Sabah erkenden kalktım . Okul formamı daha almadığım için altıma bir kot şort üstümede siyah bir bluzu geçirdim ayağımada siyah vanslarımı giydim. İşte tam olmuştu ben siyah kızıydım beyazı hiç üstümde görmek istemezdim. Bilirdim beyaz giyince ruhumdaki siyahın o beyazı kirleteceğini. Aşağı indim atıştırmalık iki üç şeyi ağzıma tıkıp dışarı çıktım . Araba ile gitmek istemiyordum. Ben o okuldakiler gibi parayı kendinden değerli gören insanlardan değildim. Beni öyle görmelerini istemezdim tamam özel bir kolejdi ama sevmezdim işte. Sessizce yürümeye başladım. Kulaklığımdan çıkan ses ve ben. Okul o kadarda uzak değildi 20 dakika kadar uzaklıktaydı bu nedensiz yere beni mutlu etmişti nede olsa yürüyebilecektim. Okul sandığımdan daha güzeldi. Ama bu güzelliği sadece yüzümü buruşturmamı sağlamıştı. Okulun giriş kapısından geçtim ve içeri doğru ilerledim. Her zaman bu girişimden nefret ederdim birkaç yüz bana dönsede yüzüme soğuk ifademi takınınca hepsi teker teker önüne döndü. Müdürü bulup sınıfımı öğrenmem lazımdı. Koridorda ilerlerken müdürün odası olduğunu belirten tabelayı gördüm. Kapıyı tıklattım 'gir' sesini duyunca içeri hafif adımlarla girdim. Müdür düşündüğümün aksine çok genç biriydi sanki otuzuna varmamış gibi. Bana siyah pofuduk koltuğu gösterdi bende oraya doğru ilerleyip oturdum. "buse öztürk, sanırım sınıfını öğrenmeye geldin " müdürün konuşmasına kafamı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim. Müdür elindeki haftalık programı bana uzattı ve sınıfımın en üst kattaki 12-A olduğunu söyledi. " okul formanı ailene teslim edeceğiz. Buse okulumuzda sivil hoş karşılanmaz, okulumuz disiplinli ve tertipli bir okuldur yani yarın formanı giysen iyi olur. "onaylıyıp teşekkür ettim ve müdürün odasından çıktım. Programı çantaya koyarken sert bir vücuta tosladım. Kafamı kaldırdığımda kahverenginin en güzel tonuyla karşılaştım. Ama bu, bu koku onun kokusuydu. Gözümden bir damla düşerken karşımdaki kahverengi gözde bir şaşkınlık belirdi. Neden ağladığımı düşünüyordu. Hızla Arka bahçeye çıkıp bir nefes aldım. Denizi unutmam güç olmuştu, onu hâlâ unutamamıştım . Deniz gibi kokuyordu ama o deniz değildi Denizin mavi gözleri sarı saçları vardı fakat bu çocuk kahverenginin ve siyahın yüz bulmuş haliydi. Denizi hatırlamak gözümdeki yaşları çoğalttı. Onu özlemiştim ama o beni bırakıp gitmişti,yanlızlığımı bana tattırıp hatırlatıp gitmişti. İlk günden derse geç kalmıştım sınıfım zaten üst kattaydı. Ayaklanıp yukarı çıkmaya başladım. Sınıfı bulduğumda kapıyı tıklayıp içeri girdim. Karşımda çok güzel bir bayan hoca vardı. Saçları siyahtı ama gözleri saçlarına isyan edermişçesine açık bir ela rengiydi . Çok tatlı bir bayana benziyordu. "sen yeni öğrencisin sanırım" hocaya baktım ve " evet " diye cevapladım. Bana sıcakça gülümsedi bu gükümsemeyi sadece dedem yapardı bana. Hocaya tebessüm ettim ama biraz burukçaydı çünkü o gülümseme bana dedemi hatırlattı.hoca sınıfa bir göz gezdirdi ve bana dönüp "Rüzgarın yanına geç tek boş yer dedi. " Sıınıfa baktım ve boş yeri gözüme kestirdim ama bir sorun vardı boş sıranın yanındaki yerde oturan çarpıştığım çocuktu !!!
