2

1.1K 76 9
                                    

Evet şuan benim komutanım O şahıstı.

Beni fark etmemesi için kafamı öne eğdim zaten önümde iki sıra olduğu için beni görmesinin imkanı yoktu.

Komutana geçmis olsun dileklerimizi   verdikten sonra yatağıma uzandım.

O gün bizim çocuklarla konuştuktan sonra Mustafa'nın komutan olduğunu öğrenmiştim. Ama benim komutanım olacağı aklıma gelmemişti.

Cidden koskoca Türkiye'de zaten bir Çanakkale kalmıştı demi bura gelip komutan oldu.

Peki ben sanki çanakkale dışında 80 il yok gibi gelip burayı buldum.

..

Yataktan kalkıp kendime çeki düzen verdim yapıcak bişey yoktu. Görürse görsün canım.

Tam kalkıp bizimkilerin yanında yemekhaneye gittim.

"Ooo bizim yeni uyanmış" dedi hafif esmer olan adam. Sanırım güneşte yandığı için böyle yanık gibi duruyodu.

"Ya iso abi ben napayım çok yorucuymuş burası. Hem yemeklerin yazıda  afedersiniz ama bok gibi." Dedim aklıma geldikçe sinir oluyorum. Annemin evinde hiç böyle olmuyordu.   

"Tabi oğlum ben 3 aydir burdayım bak halen alışamadım." Dedi iso abi kafasını geriye yatırarak. Oda komutandan nasibini almış biriydi.

Biz konuşmaya devam ederken yanımıza bir adam geldi.

"Barış Akça hanginiz."

Elimi kaldırarak "benim" dedim.

"Komutan seni çağrıyo."

Hassiktir kesin bittim ben. Fark etti beni sıçtım işte şimdi.

"Geliyorum." Ayağa kalkarak bizimkiler selam verdim iso abi ben giderken 'aha akşama komik olay çıktı.' Diyen iso abiye kısa bakış attım.

"Komutanım çağırdım." Dedi öndeki adam. Bizim musti de kafasını kaldırıp eliyle cik işareti yaptı.

"Çık ve kapının önünde bekle." Dedi ve bakışları beni buldu.

Adam dışarı çıkarken içimden bildiğim bütün duaları okuyodum.

"Hala saygısız birisin." Dedi. Bu beni ayakta sikerdi oğlum şundaki vücuda, kasa bak.

"Kusura bakmayın komutanım bir yanlışlık oldu sanırım nerde kusursuzluk ettim."

"Asker cezamızın gelirken selam vermedin." Ananın ben...

"Barış Akça, kayseri, emredin komutanım."

"Ney okudun." Ebeni...

"Bilgisayar mühendisliği komutanım."

"Hmm güzell e o zaman bilgisayar işi olursa sende."

"Emredersiniz komutanım."

"Otur!"  Dedi kızmak ile yakın bir ifade arası.

Hem koltuğa oturdum.

"Cezanı sormadın." Sormam mı lazımdı?

"Cezam ne komutanım." Hafif suratındaki o sırıtışı görüyorum resmen alay ediyodu benimle.

"Benim hem askeriyede hem de dışarıda getir götürülü yapıcaksın." Sanki biseyi unutmuş gibi karıştırdı kafasını sonra dönüp.

"Süreyi söylemeyi unuttum. Süren benim ve keyfimin kavgasına bağlı o yüzden uslu uslu yaparsın işini artık." Dedi pis sırıtışla.

O gülen suratını dağıtmak vardı da sanırım onu sadece lisedeyken yapabilirdim sanırım.

Aslında soyle bakınca dövülür gibide gel gör ki bende askerliğimi yakamazdım. O yüzden katlanıcaz napalım.

"Çıkmadan önce bahçede 200 şınav  çekicektim ama madem sen benim işimi yapacaksın. Sen çekersin artık  şınavı." Dedi yine O pis sırıtmadı ile

Yok ebenin şeyi yani. Gel sen çek hıyar diyemedim...

Sağ elimi saçlarımın arasına atarak yüzüme gelen saçları çekip ayağa kalktım.

"Çekerim komutanım." Dedim.

O işe suratındaki gülen ifade bir an bozuldu ve kızgın bir şekilde.

"Sana kim ayağa kalk dedi." Yok Ebenin şeyi.

"Kusura bakmayın komutanım." Diyip kalktığım yere geri oturdum. Cidden bu çocuk yumruk istiyodu.

Geri oturduğumda yüzünde memnun bir ifade vardı.

"Ayağa kalk şimdi."

"Ebenin amı."

Derken söylediklerimi içimden degil dışından söylediğimi Bi anda Mustafa'nın  ayağa kalkıp. Tişörtümün yakalarından tuttuğup  duvara çarpması ile anladım.

"Ne dedin sen." Diye dişlerinin arasında tısladı.

Yılan gibi tıslama oğlum diyemedim...

"Ne demişim komutanım." Açık açık gel beni kaşı diyodum.

"Seni öldürürüm yeminle."  Suratındaki kızarıklık güneşte yoktu az sakın amk.

"Onu biliyoruz komutanım ben ne demişim." Dediğim an gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Ben söylediklerimi idrak etmeye çalışırken ellerini yakamdan çekti.

"Demek ki benden korkuyosun ha."

"Komutanımsınız sonuçta herkez korkuyo bende korkmam gerek diye korkuyorum." Suratında gülen ve alaycı bir tavır vardı.

"Benden." Dedi gözlerimin içine bakarken.

Yavaşça eğilip suratını kulağıma doğru getirdi. Kulağıma nefesi gelirken aynı zaman aşırı parfüm kokuyodu.

"Kork ve tırs." Dedi gülerek.


Eyvallah Asker bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin