7

252 36 31
                                    

bombA.

jimin ve minjeong sabah erkenden standlarını kurmuş, karşılıklı poğaça yiyorlardı. hava birazcık serin olduğu için hırkalarına da sıkı sıkı sarılmışlardı.

"umarım beklediğimiz şey olur, eğer olmazsa sonucunu biliyorsun." elini yumruk yapıp gösterdi minjeong. " sen narin ellerini başka işlerde kullan şekerim." jimin sırıtıp poğaçasındaki son parçayı da ağzına attıktan sonra aydınlanan havaya baktı.

normalde erken kalkmaktan nefret ederdi jimin. bakışlarını poğaçasını yiyen kıza çevirdiğinde iç çekti. sırf ona yakın olabilmek için her şeyi yapmaya hazırdı.

" yemeğini bitir de birazdan insanlar gelmeye başlar. " minjeong onu onaylayıp poğaçasını yedikten sonra ayağa kalktı.

minjeong, tezgahın başına geçtiğinde, jimin aklına gelenle arka kasadan bir pazarcı önlüğü çıkardı. minjeong'a yaklaşıp bir çırpıda kendine çevirdiğinde minjeong şaşkınca karşısındaki kıza bakıyordu. jimin ilk başından geçirdi ipleri. nazikçe bağlarken yüzlerini aşırı yakındı ve iki genç kız çoktan nefesini tutmuştu.

jimin boğazını temizleyip diğer ipleri de belinden bağladığında minjeong hazırdı. aynısını kendine yaptığında da tezgaha geçip ona hala bakmaya devam eden minjeong'a bakınca mırıldandı.

"para kesesi var önlüğün ondan."

satışlar patlama yaratmıştı. tezgah o kadar doluydu ki ikilinin bazen aklı karışıyordu.

" üç demet dereotu alabilir miyim? " teyze seslenirken minjeong demetleri hazırlayıp poşete koydu. teyzeye uzattığında teyze de fiyatını ödeyip ayrıldı.

jimin ise kenardan minjeong'u izliyordu. minjeong harikaydı, jimin'in kalbi hiç bu kadar hızlı atmamıştı. uzaktan izlediği kızla şuan yan yanaydı.

" sen biraz dinlen min, ben hallederim."
jimin bu sefer satışlarla ilgilendi.

saat akşamüstü yediye geliyordu. herkes toplanmaya başladığında jimin ve minjeong'da toparlanmaya başlamışlardı.

"güzel satıştı." jimin konuştuğunda minjeong onu onayladı. " dediğin çıktı, ben böyle olacağını düşünmemiştim." iç çekip konuştu minjeong. açıkçası kendisini beceriksiz gibi hissediyordu.

"demiştim sana.. hazırsan bırakayım evine seni." minjeong onu başıyla onaylayıp jimin'in koluna girmişti.

ikili yürürken aralarında sessizlik hakimdi. " fazla yoruldun bugün eve gidince bir şeyler yiyip dinlen." diye mırıldandı jimin.

" öyle yapacağım sanırım, teşekkür ederim." bu konuşmadan sonra ikilinin arasında tekrar sessizlik oluşmuştu. kapıya geldiklerinde karşı karşıya geçmişlerdi. " geldik." minjeong mırıldandığında jimin'in gözü ay ışığında parlayan dudaklara inmişti istemsizce.

aklı hayali dururken yavaşça yaklaşmış karşısındaki kızın dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı. geri çekilirken küçük bir baş selamı verdi.

" iyi geceler." jimin hızla atan kalbini görmezden gelirken arkasına dönüp yürümeye başladı. çalan telefonuyla telefonu açarken tanıdık sesle konuştu.

" ödemeleri hallettin mi ryu? evet evet kim soyoon, onun ilaçları. büyük seul eczanesine, tamamdır teşekkür ederim."

telefonu kapatıp devam ederken arkasındaki sesle ayakları yere çivilenmişti.

"annemin ilaçlarını sen mi ödüyordun?"

pazarcı : winrinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin