🎧 tom odell - another love
⚝
⚝
saat akşam dokuzu gösteriyor, jungkook ise salonda taehyung'un hazırlanmasını yaklaşık yarım saattir bekliyordu. beklemek onun için sorun değildi, geleceğini bildikten sonra birini beklemek kolay olandı; zor olan bilinmezlik içinde beklemekti jungkook için.
taehyung'un onu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini, sevgisine inanmayacağını düşünse de içindeki o minicik umuda tutunmuştu. taehyung'un o güzel tebessümünü görebilmek için kırk takla atıyor, gözüne girmeye çalışıyordu her seferinde. yalan yok, taehyung onu epey bir zorlamıştı. ki şu an bile kendisine hiçbir şey vaat etmiyordu, küçük bir ricayı yerine getiriyor gibiydi daha çok.
taehyung'un oturma odasındaki koltuklardan birinde oturuyor, onun hazırlanmasını beklerken evi inceliyordu. sade bir evde yaşıyordu taehyung, eşyalarının çoğu beyaz renkteydi ve temiz duruyordu. jungkook gülümsedi taehyung'un penceresinin önündeki çiçekleri görünce. kendisine oturmak ve kitap okumak için bir alan yapmıştı.
onunla burada saatlerce konuşmayı hayal etti jungkook. hiç sıkılmadan taehyung'un kendisi hakkındaki her şeyden bahsettiğini düşündü. bir gün bunun yaşanmayı, onun hakkındaki her şeyi bilmeyi istiyordu. derin bir nefes verdi jungkook dalmış bir şekilde boşluğa bakarken.
taehyung ise bu sırada odasında elinden geldiğince hızlı bir şekilde hazırlanmaya çalışıyordu, ama olabileceğinin en iyisi olmayı da istiyordu. kıyafetlerinden hangi bir randevu için uygun olur, hangisi jungkook'un hoşuna gider ya da gidecekleri yer için nasıl giyinmeli bilmiyordu ama dolabından seçtiği en güzel kombini yapmıştı. sonuçta her gün biriyle randevuya çıkmıyordu.
özellikle de jeon jungkook'la.
hafifçe kuruttu altın sarısı saçlarını, boynuna gümüş kolyelerinden birkaçını taktıktan sonra salaş ve beyaz bir gömlek giydi. düşünülenin aksine jungkook'un yanında kendini saklamıyordu, olduğu gibi davranıyordu ona karşı. hiçbir hareketi sahte veya zorlama değildi. bazen jungkook'un kalbini kırabilecek şeyler söylese de hepsini onu kendinden uzak tutmak için yapıyordu. jungkook'u vazgeçirmeyi denemişti, hâlâ da deniyordu.
ama jungkook bir türlü vazgeçmemişti taehyung'tan, bu inadı bir türlü anlayamıyordu taehyung.
"şansıma tüküreyim ben."
içeriden gelen sesle taehyung, aynada olan bakışlarını odasının kapalı olan kapısına çevirdi. son kez kendisine baktıktan sonra açık mavi, dizleri yırtık olan kot pantolonunu düzeltti ve telefonunu cebine koyarak odanın kapısını açtı. o kadar heyecanlı hissediyordu ki bu gece için, parmak uçları buz tutmuş olsa da avuç içleri terliyordu. kalbi tatlı bir heyecanla dolup taşıyordu.