Throne

I✿

Yazardan~

16.yüzyıl. Kim Hanedanlığı Kral Kim Taehyung'un yönetiminde parlıyordu adeta. Bir kişi bile yönetimden şikayetçi değildi. Hatta insanların şikayetçi olduğu mevzu yoktu. Bir konu hariç.

Kim Taehyung'un ilk eşi Omega Yoongi.

Onu seven bir kişi bile bulunmazdı koca hanedanlıkta. Halka sorsan hepsi farklı sebep sunardı.

Kimisi bir Prens olmayışından dolayı nefret ederken kimisi Ana Kraliçe ondan nefret ediyor diye sevmezdi. Bazısı siyah saçları yüzünden onun lanetli olduğunu söyler, bir çoğu da bu nedenle veliaht doğurmadığını diyerek lanetli oluşunu desteklerdi.

Omega'nın dünyalar güzeli çehresinde dile getirilen tek özelliği keskin ve sert bakışlarıyken kimseden adalet beklemiyordu Yoongi.

"Majesteleri Kim Taehyung!"

İsminin çağrılmasıyla herkes saygıyla eğildi ve bir haftalık seferden sonra sonunda güzel çehresini görmek herkese nasip oldu.

Yoongi tuttuğu nefesiyle onun yaklaşmasını bekledi. Ve sonunda adımları durduğunda yüreğinde garip sancı hissetti zavallı beden.

Çünkü, Alfa kendisini atlayarak yanı başındaki sarı saçlının önünde durmuş, bir eliyle belini destekleyip diğeri ile başını kaldırdığında "Omega, sana kaç kere demem gerek eğilme? Hamilesin" diyerek alnına öpücük kondurduğunda sesindeki yumuşaklığı sadece ona karşı kullandığını fark etmişti.

Gerçi haklı bulmuyor değildi. Kendisi gibi değildi sarışın. Her şeyden evvel Prensti. En önemlisi dupduru güzelliği, mükemmel karakteri vardı. Herkesi büyüleyecek cinsten gülüşünden bahsetmek istemiyordu bile.

Ki, şu anda dahi utanarak kıkırdayan Omega'nın tınısında gram kinaye, kibir yoktu.

Yoongi, Jimin'i kıskanmıyordu. İmreniyordu. Nefret etmiyordu, aksine dost olmaya çalışıyordu. Her konuda destekçisi olup, işinin kolaylaşmasına yardım etmekten onur duyuyordu.

"Majesteleri nasıl arzu ederse"

Çocuk gibi sesindeki mutluluğunu gizlemeyişi onların çehresindeki ifadeyi merak etmesine neden olurken kendini bastıramayarak alttan ikisinde dikti gözlerini.

Taehyung'un dudaklarındaki hafif kıvrım, Jimin'in karşısındakinin Kral oluşunu unutur şekilde genişçe gülümsemesi bir kez daha hatırlatmıştı konumunu.

Yine de buraya gelirken en azından kendisinin hâlini hatırını soracağını umut etmişti siyah saçlı. Ancak yanılmıştı.

Kendisine bakmaya tenezzül etmeyen Kral sarışının kulağına eğilip "Gece seni bekliyor olacağım Prensim" dediğinde onun duyup duymamasını önemsememiş, cilveli kıkırtıları biraz daha dinledikten sonra saraya adımlamıştı.

Sonunda dikeldiklerinde Ana Kraliçenin aşağılayıcı bakışlarına maruz kalmış, yine de artık duygulardan yoksunlaşmış gözleriyle duruşunu bozmadan sessiz kalmıştı.

Ana Kraliçe yanlarından ayrıldığında hâlâ gülümseyen Jimin ile yan yana bahçede yürümeye başlamıştı.

"Gül kokusu sürmeyi unutmayın Prensim. Majesteleri epey sever"

Hafif tebessümüyle hamile olana nasihat verdiğinde mahcup şekilde başını sallamıştı Jimin.

Kendisi artık altı aydır Kral Kim'in eşiydi. Hamileliğinin birinci ayını doldurmuş olmasına rağmen Omega Yoongi'yi her gördüğünde utanıyordu.

Ne de olsa, Kralın ilk eşiydi ve iki senedir evli olmalarına rağmen hamile kalamamıştı. Elinden gelen her hangi bir şey yokken, Yoongi'nin sürekli ona yardımcı olması mahcup hissetmesine sebep oluyordu epeyce.

"Teşekkür ederim, Omega Yoongi"

"Teşekküre lüzum yok. En iyisi siz şimdiden odanıza dönün. Hem istirahat edin hem hazırlanın"

Utangaç edada başını sallayan Jimin odasına dönmek için hareketlendiğinde saygıyla eğilen Yoongi de bir müddet ağaçları tek tek terk eden pembe çiçekleri izlemiş, ardından kendi odasına dönmüştü.

Dairesi büyük sayılmazdı. Prens Jimin'in hamile olduğu öğrenildiği günden Ana Kraliçe tarafından sarayın ücra köşesine sürülmüştü bile. Taehyung'un haberi olduğunu zannetmiyordu. Bildiği taktirde dahi bir şey yapacağından emin değildi artık.

Ancak inciniyordu belli etmese de. Her ne kadar sevilmese de sarayda herkes saygı duyardı önceden. Lakin Kral, Prens Jimin ile evlendiği günden hizmetliler dahil herkes aşağılayıcı bakışlarını gizlemez olmuştu.

Şimdi de sarayın sessiz köşesindeki hanesinin terasından durgun gölü izliyor, gözlerinin dolmaması için savaş veriyordu.

Çevresinde konuşacak hizmetliye bile sahip olamayışı canını yakıyordu. Kapısında muhafızlar da yoktu. Haydutun teki onu öldürse kimse farkına varmazdı.

Odasının Kralın dairesinden bu kadar uzakta oluşu Omega'sının üzüntüyle kıvranmasına sebep oluyordu. Eskisi gibi sık sık uğrayamıyordu Alfa'ya.

Prens Jimin hamile olduğundan bu güne Kral dahil herkes etrafında pervaneydi. İlgiye ihtiyacı olurdu hamile Omega'ların. İlgi bekliyor oluşu saçmalıktı fikrince.

"Keşke o gün, ağabeyimle balık satmaya gitseydim"

Saraya bir kez gelmişti. Sadece bir kez. 22 yaşında, saray Omega'larının dilenci kıyafeti diyerek dokunmayacağı, ama kendisinin en pahalı hanbokuyla saray divanında çalışan babasının yanı başında adım atabilmişti buraya.

Meclisteki tüm Omega'ların meraklı gözlerle Prensleri süzmesine tezat başını kaldırıp tek bir Alfa'ya bakmayışı merhum Kralın dikkatini üzerine çekmiş, böylece Veliahttı olan Prens Taehyung'u evlendireceği Omega'yı bulmuştu.

Evlendiğinde düşündüğü şeyler olmamıştı. Taehyung'un her gece başka bedenlerle olacağını düşünmüştü. Ancak kocası kendisine sadık olmuştu.

Biraz zaman geçtiğinde ona aşık olmuş, kalbindeki sevgi tohumlarının yeşermesine izin vermişti. Lakin her güzel gidememişti.

Ana Kraliçe, çocuk doğurmayışı, siyasi sorunlar nedeniyle bir buçuk senenin sonunda kocasının Prens ile evliliğine şahit olmuştu.

Her şeyi sineye çekebilirdi. Kabullene veya unutabilirdi. Ancak evlendiği zaman merhum Kral tarafından ona verilen Baş Omega'lık statüyü Ana Kraliçe tarafından alınmış, Prens Jimin'in hamile oluşunu halka duyurdukları törende tacını kendi elleriyle ona devretmesi istenmişti.

Tüm gururunu o günde bırakmıştı Yoongi. Sırf mahcup olmasın diye Jimin'e sunduğu gülüşü, belki Taehyung izin vermez diye son ana kadar umutlu oluşu.

Lakin bir kez daha umutları hiç oldu. Tacı kendi elleriyle devretti ve saygınlığını yitirdi.

"Keşke..."

Yoongi tahtı kaybeden ilk kişi olmuştu.

Düşünceleriniz👉🏻