Acıma son ver abiSabaha karşı ormanda sadece iki kardeşin sesi yankılanıyordu, Yamaç dizlerinin üstüne çokmüş acı ile inliyor Salih ise yere iki büklüm yatmış nefes almakta zorlanarak ağlıyordu, iki kardeş de kendinden geçmiş bir şekilde sadece Karaca'nın eline bakıyor ve ağlıyordu...
Yamaç telefon'un çalması ile gözlerini topraktan ayırıp etrafına baktı, kendine tokat atmaya başladı bir yandan da bağırıyordu.
Yamaç;
" Kendine gel! Kendine gel!" diyordu.Gözleri Salihi bulduğunda nefes almakta zorlandığını gördü, kendine ayağa kalkacak gücü bulamamıştım ama deneyecekti.
ilk denemesinde kalkamadı, gözlerinden akan yaşa engel olmaya çalışarak tekrar denedi hafif ayaklandığındanda sendeleyerek Salihin yanında diz çöktü.
Yamaç;
" S-Salih! Kendine gel lan! Nefes al Salih" diye bağırıyordu.Salih hiçbir ses duymuyordu boş gözler ile yamaça bakıyordu ama gittikçe nefes almakta zorlanıyordu, yamaçın sert bir yumruk atması ile derin bir nefes alıp etrafına bakınmaya başladı.
Yamaç;
" İyi misin lan?" diyerek baktı salihe.Salih tekrar toprağa baktığında Karaca'nın elini görünce hızla gözlerini kapatıp yamaçın yakasından tuttu.
Salih;
" R-rüya dimi babamın oğlu? Herşey sahte değil mi, K-karaca ölmedi demi!" diye bağırırken ağlamasına engel olamıyordu.Yamaç başını öne eğip sesiz kaldı Salih gözlerini açıp yamaça baktı adeta bakışları ile kurtar beni buradan diyordu...
Salih yerden zoraki bir şekilde kalkıp üstündeki kabanı çıkartıp kenara bıraktı, titreyerek Karaca'nın yanına gelip diz çöktü, onu incitmekten korkarak toprağı yavaş yavaş kaza ya başladı elleri ile, gözlerinden akan yaşa da engel olamıyordu.
Yamaç ise arkada sessizce ağlayarak Salihi izliyordu hem karacayı koruyamamanın acısını yaşıyordu hem de abisinin yıkılışına ağlıyordu.
Salih tam olarak mezarı açtığında yiğenini gördüğünde elleri titreyerek kızın saçını okşadı titreyen sesi ile;
" A-affet koruyamadım seni, yada affetme çünkü sahip çıkamadım sana koruyamadım ben seni... Sen bana emanetin ama k-koruyamadım seni beni affetme, affetmeyin" dedi.
Yanında duran ceketi Karaca'nın üzerine örtüp kucağına aldı küçük bedeni, her adım attıkça içindeki acı daha da artıyordu..
Yamaç çöktüğü yerden kalkıp hızla arabanın kapısını açıp arka koltuğa yatırdılar, Yamaç direksiyona geçtiğinde Salihin yan koltuğa oturmasını bekledi.
Salih sendeleyerek silahına doğru ilerliyordu, gözünün önünden film şeridi gibi herşey geçiyordu silahı alıp yamaça baktı, Yamaç arabadan hızla inip Salihin karşısında durdu.
Salih;
" annem gitti, babam gitti, selim gitti şimdi de Karaca gitti beni seven herkes giddiyor yamaç neden böyle oluyor neden hep sevdiklerim gidiyor benden" dedi acı ile.Yamaç korku ile silaha ve salihe bakıyordu;
" o ne demek lan! Ben varım senin ailen var lan"Salih ağlarken birden gülmeye başladı;
" Ailem mi var? Benim sevenler hep toprağın altında" dedi.