'Ben hiç' kelimesini hiç sevmem!. Neden mi? hep eksik olan yanımdan bahseder bu kelime. Herkesin bir hiçi vardır elbette, ben benimkinden bahsedeceğim.
Varlık içinde yokluk çeken bir çocuktum; annem Neriman ve babam Akan ne zaman evlendiklerine dair bir fikrim yok akrabalar vasıtasıyla evlenmişler ilk çocukları abim Reha dünya gelmiş ve çok kısa bir süre sonra ölmüş. Abim öldükten sonra ben doğmuşum.
Babam çok sorumluluk sahibi biri değilmiş gerçi annem de değildi ama babama kıyasla bütün yükü annem üstlendi, galiba bende annemden babamın payını üstlendim fırsat bilip kendi yükünü de bana yükledi ama ben daha çocuğum ne bilirim ki ?
Bahçeli bir evimiz vardı eskiydi ama benim için cennet bahçesi gibiydi bahçemizde ceviz ağaçları güller çiçekler vardı.Annem güllerden bana gül reçeli yapardı akşamları o bahçede yer ateşinde ne kızartmalar aşırırdım. Babam bana salıncak yapmıştı galiba benim için yaptığı en özel şey buydu. Annem ile babam ben doğduktan sonra geçinmez oldular hem maddi hem manevi çünkü babam çalışmıyordu Annemden istiyordu para bulmasını nerden bulacaktı ki ? Okuma yok yazma yok konuştuğunda dediklerini anlayan yok ... Bu süreç şiddet boyutuna gelince annem mecbur kaldı bazı şeylere bazı insanlara bende bu mecburiyete maruz kaldım.
Ama yinede babam devam etti kovmaya dövmeye gece saatlerinde kaydırakta uyduğumu biliyorum.
Bir süre sonra dayanamayıp evi terk ettik annemle babam yanımıza geldi mi bilmiyorum .
Bir ailenin yanında yaşamaya başladık Hüseyin dede ve Meryem teyzenin evindeki işlere yardım ediyordu annem portakal ve mandalina bahçeleri vardı yer elması çıkarırdık , salça yapardık mutluydum annemle. O zamanlar babamı hiç aramaz beklemezdim çünkü annem vardı .
Ama annem bazı alışkanlıklar edinmişti; birden fazla adam yüzü hatırlıyorum . Annemin arkadaşlarıdır değil mi? Bir gece uyku tutmadı çünkü içimi sızlatan bir his vardı o gece annem eve gelmemişti!! o gece annemi bulmak için evden kaçtım. Üç yaşında olmama rağmen o kadar uzaklaştım ki kayboldum. Uzaktan tanıdık bir ses bana doğru yaklaştı yaşar abim idi , hüseyin dedemin oğlu . Oradaki bir büfeden su aldı bana noldu sana diye sordu o sırada sokakta Hüseyin dedem telaşla bana doğru geliyordu çok kızmış ve korkmuştu!
Popoma vurdu ve kız kaşla göz arası nereye kayboldun sen böyle dedi, annemi arıyorum gelmedi dimi dede diye sordum. Eve geldiğini beni beklediğini söyledi... Eve doğru karanlık sokaklardan geçtik.
Eve geldiğimde gördüğüm manzara karşısında yıkıldım. Annemi tanınmayacak hale gelinceye kadar dövmüşler dişlerini dökmüşler vücuduna sigara basmışlardı. Annemin canını yakmışlar benim canımı yakmışlardı.
Nasıl? Kim? Neden yapar bir insana bunu ? hiç bir zaman öğrenemedim ama o anı hep hatırladım.Bazı şeyler vardır ne anlatılır ne de unutulabilir. Ben hiç bir zaman unutan olmadım hep kazındı aklımın bir köşesine hep birer gözyaşı olarak dindirdim dertlerimi. Ama sızım hiç geçmedi öfkem hep benimleydi.
Büyüdükçe suçlu aradım hep birilerini suçladım onlarda beni suçladı çünkü ben korunmasızdım.
Kimse kabul etmedi ne suçunu ne beni . Annem evlendi babam artık babam değil miydi?
Sonradan anladım babam baba ne demek bilmiyordu .
5 yaşında annemden de ayrıldım. Bir polis arabası aldı beni kısa sürede geniş bahçesi olan kocaman bir bina ve bir sürü çocuğun oldu yere geldim.
Geldiğim yerde orada çalışan insanlar bana yeni kıyafetler oyuncaklar verdiler.
bir sürü katı ve odası olan bu binada bana odamı gösterdiler 2.kattaydI merdivenlerdeyken bir kız bana hoş geldin adın ne diye sordu? Ben nara dedim. Benimle aynı yaşlardaydı ve bana gülümseyerek benim adım da nara dedi ve aynı odadaydık. Koridorun ilk odasındaydım odada benimle birlikte 6 kız vardı. Herkesin birlikte televizyon izlediği bir oda vardı belli saatlerde çocuklar orada oturuyordu. Sonrada uyku saati herkes odalarına geçip uyuyordu.
Sabah olunca uyanıp kahvaltıya indirdiler küçük olduğum için oradaki hemşire ve çalışanlar çok ilgili davranıyorlardı. Bende uyum sağlıyor ne yapılırsa uyuyordum . Sonra beni müdirenin yanına götürdüler bana okula gitmek ister misin diye sordu Okul ne bilmiyordu ama evet dedim
Beni ana sınıfına yazdırdılar ve okulum ve yurdum birleşikti sabahları gidiyor 12 de yurda gelip yemekhanedeki sandiviçlerden yiyordum . Benimle birlikte olan hakan diye bir çocuk vardı aşırı yaramazdı ama onunla arkadaş olmuştum her gün okuldan sonra yemekhaneye gelip sandiviç alıyor ve arka bahçedeki parka gidiyorduk orada emre ve yağmurla arkadaş olmuştum ben emreden hoşlanıyordum yağmurda hakandan ama hoşlanmak ne bilmiyodum tabi .
Bazı günler vardı banyo günü gibi mesela herkes aynı anda yapıyordu uzunca bir yerdi bir sürü duş yeri yan yana beni oradaki ablalar yıkamıştı herkesin kıyafetleri ortaktı yaş gruplarına göre ayrılmış dolaplardaydı. Giyindikten sonra orda çalışan abla ; naracım bu senin paran tatlım düşürme tamam mı dedi . ilk defa harçlık almıştım ve harçlık alan kişilerle birlikte yurdun dışına çıktım ve kendime bişeyler aldım . Bakkalın ilerisinde bir tezgah vardı bir sürü takı toka satıyordu oraya doğru ilerledim ve anneme bir çift küpe ve kolye aldım. Sonra da seke seke yurda doğru yürüdüm.
Yurdun arka bahçesine ördek ve kaz sürüsü vardı yurdun çalışanı süleyman abi bakardı ördeklere hatta bir keresinde ördeklerin bulunduğu su dolu çukura yağmur beni itmişti bende korkmuştum ve ağlıyordum süleyman abi gelip beni kurtarmıştı ve yağmura çok kızmıştı. Çocuk olunca bazı şeyler hızlı unutuluyor.
Bir ay geçtikten sonra annem aradı onu özlemiştim ona hediye aldığımı benim yanıma ne zaman geleceğini sordum . Yakın zamanda geleceğini söyledi sevinçten havalara uçup annemin gelmesini bekledim.