anne

159 37 15
                                    

slowdive - altogether

2017 TEMMUZ

Sabah gözümü midemin bulanması yüzünden açtım. Masada uyuyakalmıştım (yine). Koşarak banyoya koşup içinde hiçbir şey olmayan midemi boşaltmaya başladım. Neden böyle olduğunu bilmiyordum, belki stresdi belkide düşüncelerim.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Wooyoung'a baktım, hala uyuyordu. Çok güzel uyuyordu. Onun açılmış üstünü örttükten sonra kahvaltı için mutfağa ilerledim.

Annem büyük ihtimalle ayakta ve mutfaktaydı. Ne kadar istemesem de onun yanında durmam gerekiyordu.

"Günaydın."

"Günaydın. Erkencisin."

Uyuyamıyordum ki zaten doğru dürüst.

"Pilavla ile kimchi var mı anne?"

"Var."

Pilavı ısıtmaya başladım.

"Wooyoung mu burda yine?"

"Evet, bir şey mi oldu?"

"Changbin evimde yabancı istemediğimi defalarca söyledim ama sen, hep arkadaşlarını getiriyorsun."

"Anne, hep değil lütfen. Eğlendik geçe çok güzeldi konuştuk sohbet ettik, başka zaten bir şey yapamıyorum ki."

"Doğru yapamıyorsun."

"Bu ne şimdi anne?"

"O sahipsiz çocuğu burda istemiyorum."

"Ne sahipsizi anne?"

Biz bunları konuşurken arkamdan adım sesi duymamla siktir çekmiştim. Şuan bu yaşanamazdı, istemiyordum, Wooyoung bunları duymuş olamazdı.

"Şey merhaba ben de gidiyordum zaten."

Annem hemen atıldı, önceki halinden eser yok gibi, "A kalsaydın kahvaltıya canım."

"Yok rahatsızlık vermek istemem zaten evde birkaç problem olmuş onları halletmem lazım."

"Pekala."

Bana baktı Wooyoung, gözlerinden hüzün akıyordu.

"E kapıya kadar geçir olum bari beni."

Kapıya geldiğimizde, "Üzgünüm."

Wooyoung bunu haketmemişti.

Annemden nefret ediyordum.

"Sorun yok, anneni az çok tanıyorum zaten. Ben alınmadım hem, alışığım böyle laflar duymayı. Sen beni sakın kafana takma tamam mı kızarım sana yoksa."

Takacaktım. Belkide ondan daha çok.

"Tamam, görüşürüz kursta o zaman."

"Tamam." diyip yanağımdan sulu sulu öpmüştü.

"İğrençsin ya."

"Aynen bebiş hadi kaçtım ben."

Mutfağa ilerleyip pilavla kimchiyi ben yemeye koyuldum.

"Chanla neden görüşmüyorsun?"

"Aramızda biraz problemler oldu anne."

"Ne gibi?"

"Hiç öyle işte."

"Bana Changbinin tutarsız davranışlarından dolayı olduğunu aranızın bozulduğunu söyledi."

Ne? Bunu o mu demişti.

"Ne saçmalıyorsun anne?"

"Evet, gittiğimde sordum, bunu dedi Hyunjin de hatta onay verip 'zaten hiçbir zaman normal davranmıyor çok kıskanç' dedi."

"SEN DE İNANDIN MI?"

"Birden fazla kişinin aynı şeyi söylemesi, mantıken inandım hem doğru değil mi Changbin, senin gitar çalıp surat asmaktan başka bir şey yaptığın var mı ha unutmuşum piercing sevdan var bir de." diyip dudaklarımı işaret etti eliyle.

Midemin bulanmaya başladığını hissettim.
Gerçek hissetmiyordum. Her şey şuan çok yapay geliyordu bana.

Tabağımdakileri döktüm.

İştahım yine yok olmuştu.

"Bu arada Changbin," annemin sesiyle kafamı ona çevirdim, "kısa kollu evde giymesen olur mu? İyiliğin için söylüyorum hem de beni üzdüğünü görmüyor musun kısa kollu giyerek."

O kadar sahteydiki son cümleleri.

Bu gözlerimi doldurmuştu. Yalan yok. Bağırmak, parçalamak istedim kendimi.
Ama tek dediğim , verdiğim cevap "Tamam." dan başka bir şey değildi.

Yukarı çıkarak üstümü değiştirmeye koyuldum. Çünkü hala bu olaylar yaşanda bile gitmem gereken bir kursum vardı.

Gözyaşlarımı dökerek üstümü giyindim. Evden çıkarken annem mutfakta yoktu, gözlerim dolu dolu evi terkedip kurdun yolunu tuttum.

kısa ve öz bir bölüm oldu bence🥹 umarım hoşunuza gitmiştir :)

flaw (chan×changbin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin