day6 - i like you
***
Kraliyetin kapalı basketbol sahası gecenin ikisi olmasına rağmen top seslerine ev sahipliği yapıyordu. Ay ve dışarıdaki ışıkların aydınlattığı kadarı ile içeri ışık girerken Minho nefes nefese topu göğüs hizasında Bang Chan'a pasladı.
Komutan topu yakalayıp sektirmiş ardından da zıplamış ve potaya doğru basket atmıştı. Zemine çarpan topun sesi kulaklarını doldururken Prens terlediği için hafiften nemli olan saçlarından geçirmişti elini.
"Bir şey soracağım." deyip yere oturup sırtını arkasındaki duvara yasladı Chan, Minho da hemen yanına oturup bağdaş kurmuş kafa sallamıştı. Chan, arkadaşına baktı. "Jisung'dan mı hoşlanıyorsun?"
"Anlamışsın."
"Benim iyi bir gözlemci olduğumu unutuyorsun. Ayrıca son zamanlarda fazla belli ediyorsun."
"Hayret." dedi Minho kıkırdayarak. "Sen anlar mıydın ya aşk işlerinden?"
Chan ona doğru kaşlarını kaldırdı, attığı tek bakışla Minho durumu çakarken "Bir dakika, bir dakika." dedi. "Seungmin'i biliyorsun sen o zaman?" Duraksadı. "Hatta bu soruyu bilerek sordun, Bang Chan..."
Konuyu getirmek istediği yer olduğu için bu soruyu sorduğunu anlamıştı, Minho gözlerini kıstığı zaman Chan hafifçe dudağını kıvırıp elini uzattı ve duvar dibindeki şişesini alıp suyunu içti. Bu sırada Minho da ayağının dibine gelen basket topunu almış, kucağına koymuştu.
"Seungmin, senin bildiğini biliyor mu peki?"
"Hareketlerinden anlaşılıyor." dedi Chan. Suyu kenara bıraktı. "Ayrıca sen nereden biliyorsun? Bildiğini anladım, ikimizi yalnız bırakmak için Jisung ile fırsat kolluyorsunuz resmen."
Bang Chan'ın zaten anlamaması tuhaf olurdu, Minho kıkırdayarak bacaklarını kendine çekip ellerini dizlerinin üstünden sallandırdı. "İkisini duymuştum."
Kaşlarını kaldırdı. "Çocuğun senden hoşlandığını biliyorsun, reddetmiyorsun, dökül."
Chan kendisi için de bunu sorguluyordu zaten bu sebeple bu konuşmayı başlatmıştı. "Ben de tam emin değilim esasında, bu yüzden sana danışmaya geldim. Yani bir gerçek var ki..."
Minho onun sözlerini böldü. "Güzel çocuk."
Başını geriye atıp duvara yasladı ve güldü Chan, arkadaşına kısa bir bakış atarak onayladı. "Bayağı güzel çocuk."
Bu cümleleri yüzünden ikisi birbirine bakarak kıkırdarken boş saha onların gülüşleri ile yankılanmış, saatine bakıp gecenin ikisi olduğunu fark ederken de elini indirmişti Chan. Minho sırtını duvardan alıp karşısına geçti ve iki elini de göğsüne vurdu. "Evet, danış bakalım. Aşk doktorun burada, sana yardımcı olacak."
"Aşk doktoruymuş," diye söylenti. Göz devirdi. "Kaç kere aşık oldun sanki hayatında?"
Minho yüzünü buruşturdu. "Kiç kiri işik ildin hiyitindi? En azından senin aksine tecrübem var, tüm tecrübelerimin Han Jisung ile olması dileği ile. Neyse, evet. Dinliyorum."
Asker buna yanıt vermeden önce güldü, arkadaşının bu hali komik geliyordu yalan söyleyemezdi. Üstündeki siyah hırkanın kapüşonunu başına örtüp başını duvara yaslamış, Bacaklarını kendine çekerek ellerini de hırkasının cebine koydu.
"Biliyorsun," dedi. "Daha önce bir ilişkim olmadı, önceliğim hep işimdi ve işten başka bir şeye vakit ayırır mıyım bilmiyorum."
"Bunun cevabını öğrenip çocuğa karşı da net bir hareket yapmayı mı düşünüyorsun? Reddetmek ya da devam etmek gibi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
va va vis, seungchan ✓
FanfictionModa tasarım öğrencisi Seungmin'in gözüne kestirdiği biri vardı; 21. yüzyıl Kore Kraliyet ailesinin koruması Bang Christopher Chan.