Mektup

3 0 0
                                    

7 Eylül Akşam Saatleri

Ne için çıkmıştım yola bilmiyordum.

Yıllardır görmediğim abim için mi, babam için mi hiçbir fikrim yoktu açıkcası. Elimde çubuk kraker ve bir fotoğraf vardı. Öyle ki soğuktan parmaklarım hissizleşmişti. Eldivenlerim vardı aslında, geçen gün yoldan geçen seyyar bir abladan almıştım. Yanındaki küçük bir kız vardı. Sokaklarda büyümüştü, belliydi. Elleri üşüdüğü için küçük dudaklarıyla ısıtmaya çalışıyordu. "Bir tane alabilir miyim abla?" dediğimi hatırlıyorum. Cüzdanımdan 20 lirayı çıkarttığımda çocuğun gözlerinin içi gülmüştü. Arkamı döndüğümde küçük kızın soğuktan titreyen o sesini duymuştum.

"Anne pamuk şeker alabilir miyiz? hem artık paramız da var!" demişti kıkırdayarak annesine.
"Israr edip durma Zehra!" diye çekiştirmişti annesi onu.

Küçük Zehra'nın kırgınlığını içimde hissediyordum. Bir Zehra kırılmış, bir dünya kız yıkılmıştı içimde.

"04.00 Rize arabası!" sesini duyduğumda kafamı arabaya yönelttim. Elimdeki çubuk krakeri çantama atıp arabaya geçtim.Yerime oturup yerleştiğimde elime telefonumu almıştım.  Kulaklığımı telefona bağlayıp bir şarkı açtım. Karşıma çıkan ilk playlist'e tıklamıştım. Çıkan şarkı nefesmi kesmişti, 22 senelik hayatım gözümün ucundan geçip gitmiş, kör olmuştum sanki.

Emircan İğrek - Saman Sarısı

Ne güzelsin ama
Fotoğrafta görebiliyorum artık.

Elimdeki fotoğrafı tersini çevirmiştim. İki çocuk. İki hayat, iki nefes. Abi, kardeş. Bu fotoğrafın hikayesini Annem'den duymak isterdim. Bir pazar sabahı, kahvaltıda bir neşeyle anlatmasını isterdim. Babamla kahkahalar atmak, abimle boğuşmak bende isterdim. Fakat dediğim gibi, İki farklı hayat, iki farklı nefes, iki farklı dünya. Bir abi bir kardeş. Düşüncelerim şarkıya yöneldiğinde; "Bir saman sarısı, bir duman karası." dedi sanatçı. Gözlerime hakim olamadım. Yaşlarımı tutamadım o an.

Bir saman sarısı, bir duman karası abi.
Ben geldim.
Bir duman karası geldi.

Babam.

Babanız bazen hayatınızda var mıdır, yok mudur bilemesiniz. Bazen de babanız bir isimden ibarettir sadece. Ne varlığı bellidir ne de yokluğu. Bir parkın önünden geçersiniz küçük bir kız babasından pamuk şeker ister bir heyecan ile. Babası kıramaz küçük kızını. Salıncakta sallar, oyunlar oynar onunla. Sonra küçüklüğünüz gelir aklınıza. İlgilenilmemiş, her şeyi tek başına yapmaya çalışan bir çocuk.

Nefes nefese kalıyorum, bu acıyı sırtlanıp bir adım bile atamıyorum. Olduğum yere çöküp, dizlerime kapanmak istiyorum. Bu sancılarla ne yapılır bilmiyorum. Belki de bu yüzden hep babama sevgi dolu davrandım. O bir adım geri gitti, ben ona 10 adım gittim. Çok sevildiğini bilsin istedim hep, bu insanı hayata bağlar. Belki de ben bu yüzden bu kadar koptum hayattan. Ama bilmiyorum yine de hep sevdim, çok sevdim hatta arada onun gibi çok sevildiğimi bilmek isterdim. Bir şeyler düzelmedi belki, yanan bir binayı geri nasıl eski haline getirebilirim ki? Ve ya paramparça olan bir bardağı nasıl eski şekline çevirebilirim? Çeviremem. Bu bir peri masalı değil. Pamuk prenses uyanmıyor, Rapunzel hiç özgürlüğü tadamıyor, güzel çirkini hiç sevmiyor, uyuyan güzel felç kalıyor. Hepsi birer yalandan ibaret. Yarım kalan hikayeler, eksikler.

Öyle ya işte bende eksik kaldı hep bazı şeyler. Bundandır belki de hayata tutunamayışım. Bir şeyler düzelmezdi belki ama felaketleri gülerek karşılayabilirdim.

''Babamla konuşacağım!'' Diye bağırıyordu minik kız. Ellerini soğuk betona vuruyordu. Acıyordu ama babası için değerdi. Babasının kapısının önünde duran bir adam vardı. İri yarı,1.90 boylarındaydı. Küçük kıza göz ucuyla bile bakmıyordu. Acımıyordu. Acımasızlığı o yaşta öğrendi minik kız. Sonra bir kilit sesi. Ağlaması bile durdu. Babası kapıyı açıp kızın yüzüne baktı. ''Baba, baba!'' diye bağırmaya başladı küçük kız. Koştu ,kızarmış elleriyle babasının bacağına sarıldı. Bir anda heyecanla anlatmaya başladı. ''Baba bugün ne oldu biliyor musun,-'' ''İşlerim var, dinleyemem.'' dedi babası. Kızın hevesi kursağında kalmıştı. ''Ama baba veli toplantısına da mı katılmayacaksın?'' ''Gerekli değil. Her şeyin tam, o da eksik kalsın.'' Küçük kızın gözleri dolmaya başladı. ''Ama baba, eksik olmasa?'' Babası gülümsedi. İlk defa küçük kıza gülümsedi. Kızın içi sıcacık olmuştu. ''Hep bir yer açıkta kalır, eksik olur kızım.''

Hep ufak bir yer açıkta kalır, eksik olur.

O gün ufak bir yerler açıkta kaldı.

3 Mart.

O gün babam bütün bahçemi talan etti.

Kızmadım, öfkelenmedim. Kibirli yada gururlu değilim. Sadece çok üzüldüm ve bu onun anlayabileceği bir şey değildi. Yine de canı sağ olsun dedim.

Fakat az önce de dediğim gibi;
Yarım kalan hikayeler,eksikler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 15, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEYAZ LALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin