Yattığım yatakta hafif doğrularak etrafıma baktım. Bu sırada karşı koltukta rahatsızca yatan ikizimi gördüğümde elimde olmadan kıkırdayıp, yastığımın altında gizlenmiş olan şeytanların beynime akın etmesine izin verdim.
Şeytanlar beynime doluştuktan sonra artık altı boş kalmış olan yastığımı çekip tam olarak ikizimin kafasını hedef aldım. Beyaz yastık onun kısa-cinsiyetine göre uzun-, sarı ve kıvırcık saçlarıyla buluştuğunda başı zaten dengesiz duran koltuktan düştü ve gözleri hızla açıldı. Ardından benim tiz çığlığımı basmamla birlikte neye uğradığını şaşırmış yüz ifadesiyle kollarını etrafa sallayıp tutunacak yer aradı ama yaptığı tek şey kaslı vücudunu yerle buluşturmak olmuştu.
Yerde kıymetli(!) poposunu ovuştururken ateş saçan ela gözlerini tam olarak ikizimin aynısı olan ela gözlerime kenetledi. Tabii ben bu sırada kahkahalarımla boğuştuğumdan göz temasımız sürekli bozuluyordu.
"Üzgünüm, uyandırmak istememiştim," diyerek alt dudağımı sarkıttığımda uykulu gözleri kocaman oldu ve bana şaşkınca baktı.
"Birde uyandırmak istememiş miydin? Acımasız!" diye söylenerek kalktığında kahkahalarıma bir son vermeye çalışıyordum.
"Hadi ama, Ash. O kadar da kötü olamaz," diye mırıldandım. Ama kenardaki küçük dondurucudan çıkardığı su şişesini başına diklerken sol elinin yine poposunu ovuşturması durmuş olan kahkahamı canlandırdı. Ama bu kez kahkaham uzun sürmedi, onun yerini uzun soluklu bir öksürük krizi aldı.
"Asaly?" Ashton'ın kontrol eden sesini duyduğumda cevap vermek istesemde ciğerlerimi kavuran, göğüs kafesimin küçük bir lades kemiği gibi ayrılacağı hissini tüm vücuduma salan öksürük buna engel oldu. "Asalynne? Bebeğim?" Bir anda yatağımın yanına ulaşmış, ellerimi tutmuş beni kendine baktırmaya çalışıyordu.
Sonunda öksürük krizim geçtiğinde tek elimi dudaklarımdan çekip Ashton'ın sımsıkı kavradığım elini tutan elimi gevşettim. Vücudum istemsizce geriye kayarken kendimi oturuyor şekilde kalmak için sıkıyordum ama Ashton'ın omuzlarıma koyarak beni yatırdığı elleri yardımcı olmuyordu.
"İyiyim ben. Alt tarafı bir öksürük işte," diye fısıldadım. Gözlerimi araladığımda gözleri kısılmış, alt dudağını dişleyen bir Ashton'ın bana bakıyor olacağını çoktan tahmin ediyordum. Bu bakışıysa çok iyi biliyordum. Bu boğazına koca bir yumru takılmış bakışıydı. Bildiğimi biliyordu. Bu yüzden benim için gülümsedi, bunu yapması her zaman komik hissettirirdi. Hayat, ailem, yaşamım, Tanrı bana gülmemişken; dokuz ay aynı yerde kaldığımız bu kaçık herif bana her seferinde gülümsüyordu.
"Alt tarafı bir öksürük," diye tekrarladı beni mırıltıları eşliğinde. Üstümü örtmesine kaşlarımı çatıp ellerini ittim ve doğruldum. Göğüsümde ağır bir yük hissetsemde umursamamaya çalışarak oturuşumu dikleştirdim.
"Daha yeni kalktım. Saat öğlen, on bir. Beni bu saatte geri yatıramazsın. Üstelik bu kokuşmuş odada, hiç olmaz." Kesin ses tonuma itiraz edemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden sesini çıkarmadan başını olumlu anlamda salladı. Bu haline dayanamıyordum. Kollarımı boynuna sarıp başımı da orada bir yerde kendime ayırdığım yere gömdüm. "İkizine kahvaltı almaya gideceksin, değil mi?" diye sordum muzip sesimle. "Biliyorsun, hastane yemekleri yiyemiyorum. Çok sıkıcılar."
Başını geri çekip tek kaşını kaldırarak bana garip bir bakış attı. "Bir yemek nasıl bir günah işlemiş ki, sıkıcı olabilir, Asalyn?"
Kıkırdayarak tamamen geri çekildim. "Bilmem, belki patatesi baştan çıkarıp hamburgeri aldatmasını sağlamıştır."
Bana uzun uzun baktıktan sonra başını olumsuz yönde iki yana salladı. Bu sırada yataktan kalkıyordu. "Yok, yok. Sana laf yetiştirilmez. Sana laf yetiştirmek KFC'de sipariş yetiştirmekten daha zor."
"Sanırım birileri işini özlemiş?"
"Oh, hayır!" Hızla itiraz ederken ceketini giyiyordu. Ona bu ceketin artık üzerinde çürüyeceğini söyleyecektim, yakın bir zamanda. "Kahvaltı için ne istiyorsun?"
"Iıım, pat-"
"Hayır, asla olmaz! Anlaşıldı, sen düzgün bir şey istemeyeceksin. Ben senin yemen gereken birkaç şey alıp geleceğim." Bana daha konuşma şansı bile vermemişken rüzgar gibi çıktı ve odayı terketti.
Olduğum yerde huzursuzca kıpırdanmakla yetineceğimi kim söylemişse yanlış söylemişti. Yandan şarja taktığı telefonumu alıp rehbere girdim. Bu hastane odasını biraz neşelendirmek, benim de hakkımdı. Ve, burası cıvıl cıvıl olacaktı.
××××××
Heeey. Yine bir kurgu ve ben, uh.
Aslında aklımda yeni bir kurgu yoktu ve yazmayı bir süre düşünmüyordum. Diğer hikayelerim için. Ama @obsidiyensever benden bir kurgu rica etti, bende geri çevirmedim. Yani bu hikaye onun sayesinde ortaya çıktı diyebilirim.
Umarım hayal kırıklığına uğramazsın, bebeğim. xx