ten

105 13 94
                                    

Karşı duraktan telefon zil sesi gelmesi ile dikkatleri dağılan Yeonjun ve Beomgyu bir süre konuşmamışlardı. Telefon zil sesinin uzun sürmesi yüzünden Beomgyu bir süre telefonunu açmak için efor sarf etmeyen Sophia'yı izledi. Yüz ifadesine bakılırsa o telefonu pek de açmak istediği söylenemezdi. Fakat Soobin'in bir şeyler söylemesi üzerine adeta onların kimin aradığını görmesini istemiyormuş gibi telefonunu saklamış ve duraktan bir iki adım öteye yürümüştü. Telefonu açmadan önce yüzüne yerleşen kasvetli ifadenin telefonu açtığı dakikadan dakikaya artması ise Beomgyu'nun hafiften endişelenmesine neden olmuştu. 'Kötü bir haber mi aldı acaba?' Sorusu beyninde yankılandı. Sonra da ardı arkası kesilmeyen düşünceler durdurulamaz bir girdap gibi kendisini içine sürüklemişti. En küçük şeyi kötüye yorumlayıp kafasında kötü senaryolar kurmada ondan iyisi yoktu büyük ihtimal. Hala gözleri, genç kızın yüzünü buruşturarak telefon konuşuşunu izliyordu fakat odak noktası değişmişti. Artık Sophia'dan çok olabilecek kötü senaryolar üzerine düşünüyordu.

Akşamın sessizliğini tam genç kız telefonu yüksek bir ses duymuş gibi kulağından ayırdığı sırada otobüsün yaklaştığını bildiren lastik sesleri doldurmuştu. Yeonjun beklediği otobüsün durağa yaklaşması ile ayaklanmış, Beomgyu'ya kısaca veda ederek karşı durağa koşturmuştu. Sophia ise telefonunu kapatarak otobüsün kapısına doğru yürüdüğünde bütün arkadaşları Beomgyu'nun görüş açısından çıkmıştı. Hala zihni düşüncelerle dolu olan Beomgyu hafif serinlemeye başlamış olan havayı derince içine çekti ve başını arkasındaki durağa yaslayıp gözlerini kapattı. Kendi mallığı yüzünden çok uzun sürmese de bugün ilk defa Sophia ile yüz yüze konuştuğu, birlikte kaykay kaydıkları ve hastanede muayene oldukları anları gözlerinde canlandırdı. Kendini kötü düşüncelerden uzaklaştırmak adına Sophia'nın gülümsemesini hayal etti zihninde. Yaşadıklarının gerçekliğini tam olarak kavrayamamıştı. Birkaç hafta öncesine kadar Sophia'yla yan yana durmayı geç konuşacağını bile düşünmezken, bugün ilk defa yüz yüze görüşmüşlerdi. Bu olay Beomgyu için fazlasıyla büyük bir olaydı.

Yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayılırken gözlerini açtı ve karşısındaki boş olmasını beklediği durağa baktı. Otobüs duraktan ayrılalı birkaç dakika olmuştu ama Beomgyu Sophia'yı hala orada gördüğünde yüzündeki şaşkınlığı gizleyememişti. Az önceki otobüs hepsinin bineceği, mahallelerine giden otobüstü ve Sophia'nın neden binip evine gitmediğini anlayamamıştı. Seslenip nedenini sormak istiyordu ama Sophia başını telefonundan kaldırmıyordu. Sonuçta benim hemen karşısındaki durakta olduğumu biliyor diye düşündü Beomgyu. Demek ki şu an rahatsız edilmek istemiyor.

Böylece Beomgyu, Sophia aksi durumda bir eylemde bulunmadığı sürece genç kızı rahat bırakmaya karar verdi. İçine sindiğinden değil ama ona saygı duyduğundan. Aradan dakikalar geçti. Beomgyu, bir yandan neden kendi otobüsünün hala gelemediğini merak ediyor bir yandan da Sophia gitmeden kendi otobüsü gelirse ne yapacağını düşünüyordu. Genç kızı akşamın bu saatinde durakta yalnız başına bırakmayı hiç mi hiç istemiyordu. Ama gidip o gidene kadar bekleyeceğini söyleyerek Sophia'yı olmak istemediği bir durumun içinde bırakmayı da istemiyordu. Sonuçta uzun süredir tanışmıyorlardı ve Sophia'nın kendisine o kadar da güvendiğini sanmıyordu. Onu daha da tedirgin etmek Beomgyu'nun şu dünyada isteyebileceği son şeydi. Yalnızca işlerin diğer normal insanların yürüttüğü gibi yürütmek istiyordu. Fakat bu başta Sophia ve Taehyun durumu ve daha bir çok neden yüzünden mümkün müydü? Pek emin olamıyordu. Yeniden zihninde ağırlaşmaya başlayan düşünceler tarafından dibe çekilen Beomgyu'yu kendine getiren, farlarını açmış bir arabanın Sophia'nın oturduğu durağa yaklaşırken iyice yavaşlayıp biraz ilerisinde durması olmuştu. Herhalde birileri Sophia'yı almaya geldi. Diye düşündü içinden.

lonely skate boy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin