Ortalık sessizdi gerçi kardeşim pekde sessiz değil yemek yerken ama umursamak İstemiyorum onu..
Eva: Neden bu kadar sessizsin Marceline?
Marceline:Celly anne ve neden sesli olayım ki fred gibi mi yani?
Fred: Nasıl laf dönüp dolaşıp bana geliyor anlamıyorum ki!
Marceline: Neyse herkese afiyet olsun ben doydum dinlenmek istiyorum.
Eva: Marceline NorthGlory otur oturduğun yerde bu sofradan öylece kalkıp gidemezsin kendine gel!
Marceline: Afiyet olsun!
Yukarı çıkıp odama yöneldim kapı koluna uzandığımda içerden sesler geldiğini duydum.
Kapının altından dondurucu bir rüzgar esiyordu, o kadar şiddetliydi ki kapının altından hole geçerken adeta ıslık çalıyordu.
Kapının kolunu bırakarak merdivenlere doğru koştum. Anneme seslendim, merdivenlerden aşağı baktığımda hiçbir şey göremedim çünkü çok karanlıktı.
Gittikçe olduğum yerde, karanlığa gömülmeye başladı. Sadece odamın kapısının altından cılız bir mum ışığı yansıyordu, elim titreyerek kapıyı açtım.
Dışarda fırtına vardı rüzgar camı açmış olmalı.Yere kuş tüyü bir kalem ve bir sürü parşömen kağıdı dağılmıştı. Hemen koşup camı kapadım. Rüzgardan saçım başım dağılmıştı sonra odaya dönüp baktığımda bir şeylerin ters gittiğini farkettim tavanda annemin bayılacağımı söyleyerek aldığı salon avizem yoktu, odayı sadece iki cılız mum aydınlatıyordu, duvar kağıtları rönesans tablolarından fırlamış gibi kırmızı ve altın sarısı karışık şekillerdeydi, sanki benim odammış ama değilmiş gibiydi.
Kapağı yarı açık gardıroba gözüm ilişti tamamiyle el işçiliği ve usta Geppetto'nun gardırobun sol köşesine attığı sanatçı imzası. Bu dolabı tanıyorum büyük büyükanne I.Marceline'nin dolabı, bu dolabın benim dolabım olmadığına eminim. Büyükannemin odasında olmalıydı bu dolap ama benim odamda ne işi var?
Aşağıdaki ortak salondan merdivenlere doğru ayak sesleri gelmeye başladı, muhtemelen bir kadın yukarıya çıkıyor bu sesler topuklu ayakkabı sesi. Korkuyla kapının kolunu tuttum ve hemen kapıyı açtım. Güzel, orta yaşlı, yeşil gözlü ve siyah uzun dalgalı saçlı bir kadınla karşı karşıya geldim. İlk başta çok tanıdık gibiydi sonrasında gibinin fazla olduğunu karşımdakinin Glory ailesinin büyük hanımı olan I. Marceline olduğunu farkettim. 100 sene önce trajik bir şekilde kaybettiğimiz Marceline.Beni umursamayarak odaya girdi:
I. Marceline: Nicolas sana camlar için Gepetto'yu çağırmanı söylemiştim, tamirat işleriyle de ilgilenemeyeceksen söyle!
Celly: Büyükanne, sen gerçek misin?
Diyerek yanına gittim beni duymuyordu. Gözlerine bakarak konuşmaya karar verip tam karşısına geçtim, tüm cesaretimi toplayıp konuşacaktım ki I. Marceline sanki bir hayaletmişim gibi içimden geçip gitti. Şok oldum belli ki bu bir rüyaydı ya da kâbus.
Büyükanne kapıdan çıktı ve yardımcısı Apollo'ya seslendi :- Apollo Nicolas'ı gördün mü? Pencereler ve çatıyla ilgili usta Gepetto'ya gitmesi gerekiyordu.
Apollo: Hayır, cadı hanımım. Hâlâ gelmedi.
Apollo'yu böyle görmek çok komikti, eskiden bu kadar zayıf ve genç olduğunu bilmiyordum, şimdiyse annemin baş danışmanlığını yapıyor ve gördüğüm en bilgili sihirbaz. İnsan dünyasına sihir numaralarını birer illüzyon gösterisi olarak tanıtıp sihirbazlığı orda bir meslek haline getirdi.