Berfin'in ısrarlarıyla bir kaç gün onda kalmıştım. O bir kaç günün içerisinde cenaze işini halletmiş koca müstakil evde tek başıma kalmam çok mantıksız olduğu için bana 1+1 daire bulmuştuk. Müstakil evi de sattığım için elime hallice bir para geçmişti. . İhtiyacım olan büyük parça eşyaları almış geri kalanını satmıştım. Şimdi de evin içinde ki ufak tefek eşyalarımı topluyordum.
Bide çatıya bakmak için yukarı çıktım. Evde Bir sürü saçma sapan şeyler vardı. Sattığım kişi ne yapıyorsa yapsın diye pek fazla eşyalarla uğraşmamıştım. Çatıya çıkan merdivenleri indirdiğimde üzerime boşalan toz kütlesiyle öksürdüm. Telefonun fenerini yakarık çıktım. Etraf koliler ve kitaplarla doluydu. Ev dedemden kalma olduğu için eski şeyler vardı hep.
Burda işime yarayacak bir şey olmadığına kanaat getirip çıkmak üzereyken gözüme arka taraflarda bir kolinin üzerinde duran bir şey çarptı. Kırmızı bir ev telefonu.
Heyecanla önümdeki kolilerin üzerlerinden atlayarak telefonun yanına gittim. Mat kırmızı hoş bir telefondu. Benim böyle tarihimsi şeylere zaafım vardı. Uzun süredir ilk defa yüzümde var olan sırıtşla elimdeki telefonla aşağı indim. Evden çıkıp kapıyı kilitledim.
Gerçekten bu evden gidiyordum. Bir sürü anıma şahitlik yapan bu evden ayrılıyordum.
Aldığım bir kaç küçük eşyayı arabama yerleştirdikten sonra yönümü yeni evime çevirdim.
❇️❇️❇️
Berfin'in yardımlarıyla kısa sürede toparlamasını bitirdiğimiz evimde oturmuş birlikte hakkettiğimiz kahvelerimizi yudumluyorduk.
"Afra ben sana dedim demi arkadaşlarımdan bir kaç kişiyi daha çağırıyım diye! Daha az yorulurduk. "Berfin sabahtan beri birilerini daha çağıralım diye başımın etini yemişti. Benim kafa yeni kişileri kaldıramazdı ama.
"Ben halimden memnunum Berfin. Hiiç kalabalığa giremem."
"Hiç ev iki kişiyle taşınılırmı? Akıl al-" Berfin'in lafı kapı ziliyle bölünürken ayağa kalktım. Arkamdan gelen Berfin ile kapının deliğindem baktım. Kısa boylu hafif tıknaz kırklarının sonunda bir adam vardı. Delikten çekilip Berfin'e tanımıyorum anlamında kaş göz yaptım. Berfin beni kenara itekleyip delikten baktı. Yüzünü bana döndüğünde ağzı on karış açılmıştı. Benim bir şey dememe fırsat vermedem kapıyı açtı. Tabii adamın karşısında niye açtın diye sövemeyeceğim için bir kenara yazdım.
"Sancar bey? Ah kusura bakmayın içeri gelin. Kalmayın ayakta."Berfin bunu söylerken adının Sancar olduğunu öğrendiğim adamın geçmesi için kenara çekildi. Adam kabul etmez bence.
"Olur." Zort oldun mu? Adam tek kelimelik cevabın ardından içeri geçmişti. Önde Berfin onun arkasında Adam en arkada da ben oturma odasına geçtik. Oturduğumuz da söze ilk adam girdi.
"Başın sağolsun Afra." yüzünde yapmacık olduğu çok bariz bir üzüntü vardı. Kibarlığı bir kenara bırakıp "Seni tanımıyorum." dedim. Adamın yüzü saniyelik memnuniyetsiz bir hal aldı. O sırada yanımda ki Berfin bana kaş göz yapıyordu. Umrumda mıydı? Tabi ki de hayır.
"Ben Sancar Şahin. Ablanın çalıştığı kafenin sahibiyim. Bir de biraz saygılı olursan sevinirim. Nasıl olsa bir rütbem var değil mi? Sizin karnınız benim sayemde doyuyordu. Ben ablanı işe almasam o huylarıyla onu kimse almazdı. Geçmişi çok çabuk unutmamalısın." sinirle yerimden kalktığımda Berfin'in kolumdan tutmasıyla durdum. Haysiyetsiz herif şu an da bizi aşağılıyordu. Sakinleşip kalktığım yere oturdum. Arkama yaslanıp bacak bacak üstüne attım yüzüme iğrenç bi gülümseme yerleştirdim. Her kavgada yaptığımda karşıdaki sinir oluyordu. Şimdi de öyle olacağına emindim.
"Rütbe? İş hayatında bir yerlere gelmeniz yanlızca cebinize yaramış. Ama ne yazık ki zekanız geri kalmış. Tüh. Yazık."
Adam önce kızardı, sonra morardı. Hızla ayağa kalkıp karşıma dikildi. Oturduğum yerden sırıtarak yüzüne bakmaya devam ettim. Kekeleyerek konuştu.
"S-seni v-v-velet. Karnınız diyorum! Benim sayemde doyuyordu!"
Sakin hareketlerle ayağa kalktım gülümseyerek "Şu zamana kadar karnımızı doyurduğun için sağol. Şimdi gidebilirsin." Elimi omzuna koymyuş kapıya doğru iteklerken omzunu sertçe elimden kurtardı. Morarmış yüzüyle kapıya kadar geldi. Ben ise adam daha çok sinir olsun diye sakin bir sırıtışla onu kapıya kadar geçirmiştim.Kapıdan çıkıp ayakkabılarını ayağına geçirdiğinde ceketinin iç cebinden bir zarf çıkarıp bana uzattı ve ekledi.
"Ablan olacak şahsiyetin bu ay çalıştığı günlerin parası." bu yaptığı şaşırmama sebebiyet versede ifademi bozmadım. Havada kalan eline bir göz atıp tekrar yüzüne baktım.
"Çalıştığı on gün için vereceğin iki kuruşa muhtaç değilim sağol. Ayrıca bir ay için verdiğin para para değil yakında çalışanın kalmaz haberin olsun." Cevap vermesine fırsat vermeden kapıyı kapattım. Çenemi ağrıytan gülüşüme son verip içeri Berfin'in yanına geçtim.
Bir iki saat daha berfin ile oturduk. Onunla kalmamı ısrar etse de sonunda ikna ettiğimden Berfin gitmişti. Ve ben şu anda yatağımda tavanla bakışıyordum.
Saat 00.24 tü ama ben hala uyuyamamıştım. Biraz bir şeyler atıştırsam güzel olurdu aslında. Yataktan kalkıp mutfağa gittim. Bir süre buzdolabının karşısında bekledim. O kadar düşünmenin sonunda sandiviç yapmıştım. Bitirdikten sonra tekrar odama gittim. Perdeyi çekip dışarıya baktım. 12. kattan şehir ürkütücü fakat bir o kadar da ferahlatıcı gözüküyordu. Gece olmasına rağmen çok fazla ışık vardı.
Sanki içine yüzlerce fener atılmış bir denize bakıyordum
❇️❇️❇️
Çalan telefonun sesiyle uyandım. Yastığın altından çıkardığım telefonumun ekranına baktım. Bu saate kim arardı? Telefonu göz hizama kaldırdığımda arama olmadığını fark ettim. Ama telefon sesi hâlâ geliyordu. Ürkek bir şekilde yataktan inip sese doğru adımladım. Karşılaştığım görüntü tüyleri diken diken edecek türdendi. Dedemin evinde bulduğum bir kenara bozuk olduğundan süs diye koyduğum ev telefonu ısrarla çalıyordu. Gözüm kopuk kablo ve titreşen telefon arasında mekik dokurken telefonu elime alıp kulağıma götürdüm.
"Alo?"
_______________________________________________________________________
Eveeet bizim kız cinlendi herhalde akslsls
Bölümlere ne yazık ki oy ve okunma gelmiyor. Ben de bu yüzden uzun aralıklarla bölüm atmaya karar verdim. Çook uzun aralıklarla.
~Rin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telefon
Science FictionBen delirmedim. Sadece yaşadıklarıma kimse inanmıyor. Bozuk bir telefondan gelen aramalar... Fakat sıradan bir arama değildi bunlar. Hayatlarını feci şekillerde kaybetmiş masum insanların aramalarıydı. ~ Çalan telefonun sesiyle uyandı. Yastığının...