Prolog : İsveç'e Dönüş
(23.02.2023)
Soğuk esen rüzgarın etkisiyle titrediğimi hissettim, her şeyi berbat etmekle kalmamış birde yeni başladığım işimden kovulmuştum. Dibe batmıştım ve tek bir çıkış yolunun olduğunu biliyordum. Büyük kavgadan sonra Almanya'ya geleli üç ay olmuştu, sürekli yarı zamanlı işlere girip çıkmıştım. Tükenmişlik ve çaresizlikle telefonumu cebimden çıkardım.
Marcus yazılı isime dokunmadan önce derin bir nefes aldım, onu ararsam geri dönüşü olmayacağının farkındaydım ama başka çarem yoktu. İkinci çalışta açılan telefonla gerginlikle tırnaklarımı yemeye başladım."Ben İsveç'e geri dönmek istiyorum ama-" ağır İngiliz aksanıyla konuşmaya başladı.
"Beş dakika içerisinde olduğun yere araba göndereceğim ona bin. Jetle iki saat sonra yanımda olacaksın bebeğim, seni çok özledim." Bir şey dememe izin vermeden yüzüme kapatmasıyla gözyaşlarım süzülmeye başladı. Böyle birisiydi işte benim nerede ne yaptığımı beş dakika içerisinde öğrenebilecek geniş bir nüfuzu ve gücü vardı. Birkaç dakika sonra yanıma yaklaşan lüks araçla yerimden kalktım. Gitmenin vakti gelmişti.
...
Gökyüzü arasında geçen iki saatin ardından jetten iner inmez Marcus'un asistanı Elina beni karşılamıştı.
"Isabelle Hanım İsveç'e tekrardan hoş geldiniz." kısa bir baş sallamasıyla onu onayladım ve kadını takip etmeye başladım. Etrafımda etten duvar örmüş adamlarla boğuluyormuş gibi hissettim. Beş tane sıralı arabadan yirminci yaş hediyesi olarak aldığı Bugatti Centodieci doğru ilerledim, bu araba bile benim artık tamamen buraya ait olduğumun göstergesiydi. Sürücü koltuğuna oturan asistanla yan tarafına da ben oturdum. Sessizlikle geçen yolculuktan sonra ormanlık alandaki köşke yaklaşınca elim tekrar ağzıma gitmek üzereydi ki sertçe uyarıldım.
"Bay Marcus elinizi ağzınıza götürmenizden hoşlanmıyor efendim." avuç içlerimi dizlerime sürttüm ve gerginlikle dışarı baktım. Yavaşça açılan kapıyla üç ay önce buradan ayrılma anım gözlerimin önünden geçti. Peş peşe duran arabalarla bizde durduk ve açılan kapıdan yavaşça indim. Herkes tek sıra halinde hazır oldaydı ve yere bakıyordu. Salonun penceresinden bana bakan gözleri görünce içimin ürperdiğini hissettim, ayaklarım benden bağımsız şekilde köşkün içine girdi ve salona doğru adımladım. Beni tüm heybetiyle karşılayan Marcus'a baktım. Sert adımlarla üstüme gelmesinden kaçmadım, bu eve girdiğimden beri ben onun imparatorluğunun biricik prensesiydim ve herkes bunu biliyordu.
"Evine hoş geldin prensesim." sertçe ensemi kavrayıp kendini bana yaklaştırdı ve ayların hıncını çıkartmak ister gibi beni sertçe öptü. Karşılık vermeyince sertçe alt dudağımı ısırdı ve geriye çekildi.
"Biricik prensesim buranın kurallarını unutmuş, sanırım sana en güzel şekilde hatırlatmalıyım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRENSES
RomanceAcımasızlığıyla ün salmış İsveç yer altı mafya liderlerinden birisi olan Marcus Wall'in kurduğu imparatorluğun biricik prensesiydim. Yaş farkı vardır. Marcus Wall Isabelle Wall