26

661 74 38
                                    

"Ormanları sever misin?" Felix bana aşağılıyıcı bir ifade ile bakıp kaşlarını çattı.

"Ormanların neresini seveyim ben, sen bana odun mu demeye çalışıyorsun?!" İç çekip önüme döndüm, herşeyi yanlış anlıyordu. Felix önden sert adımlar ile hızlandığında bende onunla beraber adımlarımı hızlandırdım. Felix inadına daha da hızlandığında bende tekrar hızlandım. O hızlandı, ben daha çok hızlandım.

"HYUNJİN KES ŞUNU!" Sanki hiçbirşey olmamış gibi Felixe bakmayarak cevap verdim.

"Neyi?" Daha da sinir olduğunda gülmeye başladım o buna da sinir olmuştu. En sonunda yerden bulduğu odun ile kafama vurmaya başlamıştı, bu hareketine kafamı tutup hafif eğildim, Felix biraz da olsa endişelenmiş odunu bırakıp bana bakmaya başlamıştı, ben yalandan ağlamaya başlayınca Felix iyice sinirlenmiş kafama vurmaya devam etmişti.

"BENDE BİŞEY OLDU SANDIM!" Doğrulup elindeki odunu tuttum ve yere attım Felix ellerini silkeleyip bana sinirle bakmaya başlamıştı.

"Eee senin şu eteklere ne oldu?" Felix bana kızgınca dönüp omzuma sertce vurmuştu.

"Dolabımı mı karıştırdın orospu çocuğu?!" Kıkırdayıp ona baktım. "Belki.. biraz." Felix kaşlarını çatmış omzuma vurmaya başlamıştı.

"Eğer bundan birine bahsedersen seni çiğ çiğ doğrar sonra dağa gömerim!" Kendimi tutamayıp büyük bir kahkaha attığımda Felix duraksamış bana çatık kaşları ile bakmaya başlamıştı.

"Etek giymek komik mi ha?!" Doğrulup gülmeyi kestim. "Hayır, sadece sinirlenmen komik. Ayrıca eteğinle seni bir arada görmek isterim." Son cümlemde hafif sırıtıp Felix'e göz kırptım. Felix ise sesli bir nah çekmişti. "Bu hayır demek sanırım." Felix bıkkınca bir nefes vermiş önümden yürümeye başlamıştı. Arkasından gelip kolumu beline sardığımda kolumu tutmuş kanatırcasına ısırmıştı. Hızlıca kolumu tutup hafif sendeledim.

"Felix napıyosun, delirdin mi sen?!" Felix bana çatık kaşları ve kolumdan çıkan ağzındaki kanlar ile bakmaya başladığında cevabımı almıştım. Ölmüş birine göre daha az deliydi. Tekrar önüme geçtiğinde durdum ve yürüyen Felix'i izlemeye başladım. Felix durduğumu fark edince durup bana bakmıştı, beni merak etmesi hoşuma giderken onun kaşları tekrar çatılmaya başlamıştı. Hızlı adımlarla yanına gelip onunla birlikte yürümeye başladım.

"Nereye gidiyoruz?" Felixin sorusuna ona dönüp hafif gülümsedim. "Yakınlarda bir ev var, oraya." Felix bana bakmadan konuşmuştu. "Neden oraya gidiyoruz?" Felix'in yandan profilini süzerken ona cevap verdim. "Kafa dinlemek, huzur?" Felix iç çekmiş ve bana kafasını çevirmeden bakmıştı. "Seninle birlikteyken bu imkansız olacak." Hafif sırıtıp ona cevap verdim. "Yorgunluğunu almamı ister misin?" Felix aynı şekilde tekrar bana bakıp yürümeye devam etmişti. "Ne anlamda?" Hafif Felixe yaklaşıp kulağına eğildim. "Ne anlamda olmasını istiyorsan." Felix evi gördüğünde beni umursamayarak hızla içeri girmeye çalışmıştı. Yanına gelip anahtarlar ile kapıyı açtım, Felix içeri girdiğinde ise ardından kapadım.

Hızlıca Felixin belini kavrayıp duvar ile arama aldım, Felix azda olsa şaşırmış bana anlamsız gözler ile bakmaya başlamıştı. Onu umursamayarak dudağını yercesine öpmeye başladım, bana karşılık vermeye çalışması çok tatlıydı. Kalçasından tutup onu kucağıma aldım ve sırtını iyice duvara bastırdım. Felix hafif mırıldanıp duvara yaslanmıştı, yüzünü süzüp boynuna izler bırakmaya başladım. Felix saçlarımı tutup okşamaya başlamıştı aynı zamanda alçak bir ses ile de tatlı bir şekilde inliyordu. Kalçasını okşayıp altını sıyırdım Felix bu hareketimden rahatsız olmuş elini elimin üstüne koymuştu.

"Birşey yok, yavaş olacağım." Felix bu sözümden sonra yavaşça elini çekip omzuma koymuştu. Altını çıkartıp kenara attım ve deliğini okşadım. Felix boynuma sarılıp kısık sesle inlemişti, bunu tam kulağımın dibinde yapması huzur vermişti.

"Ellerin soğuk.." Felix sözünden sonra hafif kasılmış bana yaslanmıştı. Birşey demeyerek okşamaya devam ettim.

"Üşüyorum.." Bu sözü ile onu kucağıma alıp yatak odasına götürdüm ve yatağa yatırdım. Felix bana hafif dolmuş gözleri ile masumca bakıyordu, az önceki ifadesini gördükten sonra bu bana garip gelmişti, ama güzel. İki parmağımı ağzına uzatıp emmesini işaret ettim, Felix elimi tutup çekinerek ağzına almıştı parmaklarımı o emerken bende onu izleyip tahrik oluyordum.

Parmaklarımı çektiğimde Felix beni izlemeye başlamıştı. İki parmağımı birden içine soktuğumda Felixin ağzından büyük bir inleme çıkmıştı. Bacaklarının arasına girip ağırlığımı vermeden üstüne çıktım ve omzuna izler bırakmaya başladım. Asıl amacım inlemelerini daha yakından ve net duyabilmekti. İki parmağımı hızla git gel yaparken Felix hem ritmik hemde yüksek sesle inliyordu. En sonunda parmaklarımı çıkartıp tişörtümü çıkarttım, Felix'in de tişört uçlarından tuttuğumda kollarını kaldırmış bana yardım etmişti. Bu hali hem çok sevimli hemde çok tahrik ediciydi. Pantolonumu sıyırıp içine sertce girdiğimde Felixin ağzından bağırırcasına bir inleme sesi çıkmıştı. Hızlı bir şekilde git gel yapıyordum o inlemeleri daha güzel duyabilmek için, aynı zaman Felix'in sesinin kalınlığı inlemelerine daha güzel bir hava katıyordu.

Dikleşip Felixin vücudunu süzdüm, beline elimi götürüp hafif okşadım. Felix bu hareketim ile daha çok kasılmıştı kafası ve gözleri yukarı kayıyor bağırırcasına inliyordu. Vücuduna eğilip tekrar boynu ile ilgilenmeye başladığımda nefes alıp verme sesleri de yükselmişti, görüntüden daha çok sanki Felixin inleme sesleri beni tahrik ediyordu. Doğrulup Felixi tekrar süzdüm bu son git gelim olmuştu, Felixin içine boşaldığımda Felix sinirlenip belime tekme atmıştı, sanki hamile kalacak.

"Niye içime boşalıyosun?!" İçinden çıkıp pantolonumu düzelttim. "Dışarı çıkmaya vaktim yoktu." Felix utanıp yorganı üstüne çektiğinde gülümseyerek ona baktım. "Utandın mı?" Felix bana bakıp kaşlarını tekrar çatmıştı. "Hayır ne utanması?!" Yanına yatıp Felixi kendime çektim ve sıkıca sarıldım, birşey demeden o da bana sarılmıştı. Felixe baktığımda koluma kafasını koymuş boş duvarı izliyordu. Gülümseyip saçlarını karıştım. Felix bana bakıp hafif gülümsemişti. Onu böyle görünce burnuna küçük bir öpücük kondurdum, Felix hafif utanıp burnuna dokunmuş kafasını eğip yorganı boynuna kadar çekmişti. Felix yavaş yavaş uykuya dalarken ben onu izlemeye devam ettim. O kadar güzel görünüyordu ki sanki gerçek değilmiş gibi.

Tavana bakıp kendi kendime güldüm, sonuçta şuanda koynumda melek gibi bir insan yatıyordu, tabi bazen şeytana da bürünebiliyordu ama benim gözümde o zamanlar sadece sinirli bir melek oluyor. Felixin alnına küçük bir öpücük kondurup o yorgunlukta bende gözlerimi kapadım ve kendimi uykuya verdim.

𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐑𝐨𝐬𝐞 /𝑯𝒚𝒖𝒏𝒍𝒊𝒙/ DÜZENLENİLİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin