MRB...
is hayatini terk edip koyumuze dönmüs vaziyetteyiz hepinizi gozlerinizden opuyorum
bos yapip bekletmek de istemiyorum ama minnak bi uyarim var
bu yazdigim bolumun sadece yarisi ve kendisi 7.5K+ tipki kardesi olan diger bolum gibi...
ve oteki yarisinin erken gelmesini istiyosaniz napicaginizi biliyosunuz xd
of ozlemisim santaj yapmayi size
SİZİ DE OZLEMİSİM İMDAT 😭
neysem
YORUM YORUM YORUM ALLAH ALLAH KİME
PENAYA AJSJDKDKFKFL
(tm simardim gidiyorum)
İYİ OKUMALAR!
***
Katherine Li- Never Had a Chance
Jeongguk otomatın başında kahvesinin dolmasını beklerken yorgunca esneyerek gözlerini kapattı. Son günlerde yeterince uyuyamıyordu. Aslında Vante ile konuştuğu süre zarfından beri geçerliydi bu durum lakin bu sefer işler tamamen değişmişti. Eskiden onunla geçirdiği zamanı şimdi derin düşüncelere dalarak hiç ediyordu. Geleceğim demişti, ve Jeongguk da sözüne bir yere kadar itimat etmişti lakin süreç bu kabullenişin aksi yönünde ilerliyordu.
Vante iki haftadır mesaj atmıyor ve mesajlarına cevap vermiyordu.
Oradaydı, telefonun ardındaydı ve görüyordu. İlk birkaç gün şansını zorlamamış ve zamana ihtiyacı olduğunu düşünerek onu rahatsız etmemeyi seçmişti. Fakat bir yere kadardı. Beşinci gün ardı arkası kesilmeyen mesajlara boğmuştu. O gün ne yazdıysa anında görmüş, lakin asla dönüş yapmamıştı. Pes etmedi Jeongguk. Olabildiğince ılımlı yaklaşmaya ve her şeyin güzel olacağına dair telkinler vermeye devam etti. Bir süre sonra attığı mesajların anında görülmediğini fark etti. Önce birkaç dakikayla başladı. Ardından saatlere evrildi. İletildi yazısıyla bakıştığı süre git gide arttı. Meşgul müydü? Hayır değildi. Çevrimiçi yazısı orada öylece duruyordu. Çok fazla aktif olmasa bile buna çokça şahit olmuştu.
Jeongguk bir anda kırıldığını hissetmeye başlamıştı.
Basit bir kırgınlık değildi bu. Kendisine asla yalan söylemeyeceğini düşündüğü, buna körü körüne inandığı biri tarafından hayal kırıklığına uğratılıyordu. Yedinci gün ağır bir depresyon atağı geçirmişti. Çok ani ve şiddetli bir tepki olduğunun farkındaydı. Elinden hiçbir şey gelmeyişinin sonucuydu bu. Anonim bir kişiliğe bağlanmanın hiç beklemediği en ağır sonuçlarına katlanıyordu. Gidip cevap bulabileceği birisi yoktu. Yakasına yapışıp bunu ona neden yaptığının hesabını sorabileceği, geri dönmesi için gözlerinin içine bakıp ağlayarak yalvarabileceği birisi yoktu. Jeongguk bu hastalıklı aşkın tüm yükünü omuzlarında taşıyordu. Vante dün varken ve neredeyse tüm hayatını istila etmişken bir anda yok olmayı seçmişti. Elinin, kolunun bağlı oluşuydu onu bu depresyon atağına sürükleyen.
İnsanlar sorunlarını atlatırdı çünkü o sorunların çözümü ihtimal dahilinde bile olsa var olurdu. Bu ihtimale tutunarak iyileşirlerdi. Jeongguk'un çözümü, ilacı ise hastalığının ta kendisiydi. İkisi de bir anda yok olmayı seçmiş ve Jeongguk'u ani bir hiçliğe sürükleyerek birkaç dakika içinde nefes dahi alamamasına sebep olmuştu. Neyse ki o anlarda Jimin yanındaydı ve bir şekilde ipleri tamamen bırakmasına engel olmuştu.
Jeongguk'un yakın arkadaşı onu sandığından daha iyi tanıyordu. Uzunca bir süredir ondaki bu değişimin farkındaydı elbette. Hiçbir şey anlatmıyor olabilirdi lakin Jeongguk belli ediyordu. Jimin Jeongguk'un Bhyun'a ne denli aşık olduğunu biliyordu mesela. Onu hiç kimseye bu denli bağlı ve kafasını takmış şekilde görmemişti. Onu görünce bir çift yıldız gibi parlayan gözlerini bildiği gibi, o ışığın nasıl söndüğüne de şahit olmuştu. Bir şeyler olmuş ve Jeongguk Bhyun'a olan aşkını ilginç bir biçimde karşılık aldığı anda kaybetmişti. Başka birisi olsaydı elde ettiği için soğuduğunu düşünürdü fakat söz konusu Jeongguk'tu. Jeongguk o karakterde birisi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
peña | taekook
Fanfiction"sen ve ben; bu dünyaya sığmıyoruz." texting+düz yazı @ggukfortae için ✨