Bu fici Instagram'dan gördüğüm bir videodan yazıyorum. Cr(Instagram hesabı):blckapars
TARİHLER TAMAMEN SALLAMADIR!
Seçileli resmen 1 gün olmuştu. Koskoca bir gece tüm hızı ile bitmişti. Heyecandan yarım yamalak uyumuştum zaten, bir de erken kalkılacaktı. Stajımım birinci günü başlamak üzereydi. Bunu bile bile uyumamıştım. Aptaldım, öyle değil mi? Muhtamelen uyandığımda göz altlarım mosmor olacak ve iğrenç gözükeceklerdi.
Program ilk günden yoğun gibiydi. Nasıl kaldıracağım bilmiyordum. Ancak kaldırırdım. Ben Kim Taehyung'dum. Her şey planlı ve hazırdı. Yani.. bana oldukça uzaktı. Hayatı her an plansız yaşardım. Bunu seviyordum, yani hayatımın her anı bir sürprizdi benim için. Sürprizleri kim sevmezdi ki!
Her şeyin güzel olacağına inanıyorum, her şey çok güzel olacak ve zengin olacağım! Ailemin beklentilerini karşılayacak ve yapamazsın diyenlere lafını vereceğim. Herkese kendimi kanıtlamak en büyük hayalimdi. Evet, bugün buna karar vermiştim.
Sabah ismimi sayıklayan bir ses.. Bu ses kulaklarımda bir cızırtı misali yankılanırken gözlerimi açtım. lanet olsun, vakit gelmiş. Sikeyim her yer karanlık. Tam açmadığım gözlerimi daha aymamış gecede gezdirirken içimden konuştum. Sikeyim saat Max 3! Karga bokunu yapmamış uyandığımız saate bak. "BAY KİM, UYANMA VAKTİ!" Jeon'un dediği şeye karşı kapatmış olduğum gözümü tekrar hafif araladım. 'ne?' gözlerimi henüz tam açmamışken, neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordum.
Taki, başımdan aşağı iğrenç, soğuk bir sıvı dökülmesi ile şoka uğramış ve gözlerimi sonuna kadar açmtım. Lanet olsun, günahım neydi benim! Bağırmak olmasa bile oldukça yüksek bir ses tonu ile azarlar bir tonda konuşmuştum. 'SİKEYİM! NE YAPIYORSUN?' Zaten sabahın iğrenç, kupkuru soğuğu vardı, birde buzlu su dökülünce üstüme gelen soğukluk ile deli gibi titrerken dişlerim birbirine çarpıyordu. Onun koyu gözlerine bakıyordum. Aslına bakarsan, gözleri dünyada gördüğüm veya var olan tüm gözlerden daha güzel olabilirdi. Gözlerine dalmışken dikkatimi dağıtan o cümleyi kurdu. "Hadi kalk, sadece yarım saatin kaldı," dediği şey ile saate baktım. ANANI AVRADINI 4.30!? SİKEYİM İLK GÜNDEN GEÇ KALACAĞIM!?
Yatakta örtüyü üzerimden atmak için tepindim. Bu haraketime hafif kıkırdayınca onun hazır olduğunu fark ettim. Evet, tepinmem belki ilginç bir görüntüydü belki ama yetişememekte çok korkmuştum. Hızla lavaboya gittim. Avcumu soğuk su ile doldurup sertçe yüzüme çarptım. Jeon'un su dökmesi yetmemiş gibi bir de suyu yüzüme çarpmam, uykumu oldukça açmıştı. Acele ile haraket ederken dış macununu diş fırçasına dengesiz bir şekilde sıktıntan sonra dişlerime götürmek için fırçayı yan çevirdiğim anda macun fırçadan lavaboya düşmüştü. Göz devirip sabır diledim ve dış macununu fırçanın mor kıllarına yine sıktım ve dişlerimi fırçaladım. Yüzümü havlu ile kuruladım ve dolabımın önüne geldim. Kapakları panikle açarken içine bakmaya başladım. Kırmızı bir tişört ve abimden kalan eşofman seçtim. Bu eşofmanın oldukça özel bir anısı vardı. Yüzleşmeye korktuğum bir anıydı. Son olarak ayakkabımı giymiş ve bağcıklarını bağlarken tökezlemiş ve düşmüştüm. Jeon kıkırdayıp yanıma geldi. Duruma gülmesi gülümsememe sebep olurken güzel sesi kulaklarımda yankılandı. "hep böyle sakar mısındır?" Elini uzatması ile elinden tutup kalkmıştım.
Yemek katına Jeon ile çıkıp içeri baktım. Cidden çok geniş bir alandı. Aklınıza gelecek birçok yemek vardı ve ben yemeyi bırak çoğunun adını dahi duymamıştım. Eskiden hayal ettiklerimden bile güzeldi. Tabiki pankekler, krepler veya reçel çeşitleri yoktu, ancak yemek çeşitliliği çok fazlaydı. Mesela yulaf çeşitleri neredeyse 10'a varıyordu.