İki saatim vardı, babamla konuşmamızın üzerinde 4 saat geçmişti bu dört saat boyunca yatağımda oturdum ve düşündüm. Acaba vazmı geçseydim? Hayır, babam bana orada görev verdiği askerleri olduğunu söyledi. Hazırlanmama gerek yoktu nede olsa oraya tatile değil savaşmaya gidiyorum. Kardeşlerimle ve babamla vedalaşmaya gidiyorum. Annem... Onunla vedalaşmıyacaktım, nede olsa onun için bir hiçtim. Annem beni hiç sevmedi, küçükken aptal gibi onun beni sevmemesinin bir nedeni olduğunu düşünürdüm. Çünkü benim sorum gözlerim... Gözlerimin farklı renk olması annem için bir sorundu, sonra çok kiloluydum ayrıca okuma yazmayı geç öğrenmiştim annem lanetler yağdırarak bana bağırdı hiç birini unutmam...
Artık veda vakti gelmişti plan yapılmıştı babam bana orada hizmetçi kılığına giriceğimi söylemişti orada kapıdaki şövalyeler bizim tarafımızda olduğunu ve beni karşılıyacaklarıni söyledi fakat oraya kaçak gidicektim neden bilmiyordum. Acaba babam başaramicağımımı düşündü?
"Ölmeden gel abla " ikizlerden Anna ağlıyordu benide ağlatıcaktı. Ah hadi ama bir şey olmicak, gerçi bunun garantisini veremem.
"Merak etme Anna hiç birşey olmicak, ben kendimi korurum." Anna birden gelip bana sarıldı bende ona sarıldım, Anna çok duygusal biriydi. Sonra bir ses geldi.
"Anna fazla duygusalsın, ona birşey olmaz." Bu ses Elena'dan gelmişti, oda diğer kız kardeşimdi. Sonra oda bana sarıldı Elena kulağıma doğru yaklaştı ve "ölme abla"dedi ona hüzünlü bir gülümsemeyle baktım ikisine de son kez sarılıp saçlarını öptüm.
"Görüşürüz."
"Umarım" dedi babam.
Annem dışında herkes üzgündü tam atıma binmiş gidicekken babam elime bir kağıt parçası tutuşturdu.
"Hava kararınca oku bu özel bir mürekkep karanlıkta okunur."dedi sessizce. Kafamı salladim. Atımın iplerinden tutup koşmaya başladım.
Pilsan basitti. Baba bu zamana kadar yani 22 yıldır düşman kırallığın altına bir tünel kazdırmış aralıklı olarak bir den fazla tünel var tünelin bir tanesinden geçmek 1 saat sürüyor anlaşılan biraz koşturcaz. Orada hizmetçi olucam ve teker teker önce askerleri sonra hizmetlileri ardında varış ve kralı zaten kraliçe öldü.
3 saat sonra
Tüneller bitmek bilmiyordu ben hız yapıp 5 tüneli birden geçtim geriye kaldı 20 tünel tam 6. Tünelden çıkavaktımki bir ses duydum.
"Hey, buraya gelin bu bir tünel mi?"atımı geriye çekip gizlice baktım. Kimdi bunlar? Ve ne işleri vardı"Groce, buraya gel ve bak. " Adının Groce olduğunu öğrendiğim kişi tünelin etrafını araştırdı.
"Evet" Groce'nin bunu demesiyle kara korsanı olduklarını düşündüğüm kişiler atlarıyla tünelin üstünde tepindiler böylece tünel çökücekti. Atıma sertçe vurup geriye doğru gittim.
Yarım saatin sonunda kimseye görünmediğimden emin olunca atımı ağaca bağlayıp yere oturdum. Tam sırtımı ağaca yaslamıştımki bir ses duydum."Kaça biliceğini sandın değil mi prenses"
Nasıldı ben sevdim ama bölümler çoooook kısa geliyor bana. 4. B9lümü yazmaya gidiyom baysss