İnci Tanesi

69 5 1
                                    

İki gencin sonsuzluk hikâyesini bilir misiniz?

Jeon Jungkook
Güney Kore'nin küçük bir şehri olan Busan'da da doğdum ailem ile birlikte küçük ama bir o kadar da güzel olan evimizde yaşıyorduk. Ara sıra dışarı çıkar ve en yakın arkadaşım olan Jimin ile birlikte deniz kenarına gider ve deniz kabuğu toplardık,daha sonra akşam olunca ise bisikletlerimizle Yıldızlı Uçurum Tepesi'ne giderdik. Bu ismi oraya biz vermiştik orda geceleri saatlerce oturur yıldızları izlerdik ve yıldızları türlü türlü cisimlere benzetme yarışması yapardık. Anlayacağınız küçüklüğüm çok güzel geçmişti, hala çocuk olsam bile ergenlik zamanlarım çocukluk zamanlarımdan oldukça farklı geçmişti. 15 yaşlarımda lise 2. sınıftım her zaman akıllı ve uslu bir çocuk olmuştum, öğretmenler tarafından sevilen bir öğrenciydim , ayrıca sınıf başkanıydım. Herşey güzel gidiyordu ta ki o güne kadar...

"17 Ekim 2018"
Jeon Jungkook

Yüksek ve acılı bir baş ağrısı ile uyanmıştım, saate bakmak için kafamı komodinin üstünde duran saate çevirdiğimde ani bir göz kararması yaşadım panikleyip hızla yatakta doğruluğumda başım dönmeye başlamıştı. Aç olduğum için olduğunu düşündüm ve fazla takmadım. Gözlerimi tekrar saate çevirdiğimde saatin sabah 05:00 olduğunu gördüm ve içimden koca bir off çektim. Başım ağrıyordu bu yüzden tekrar uyuyamıyordum. Yatağımdan kalktım ve elimi yüzümü yıkamak için lavoboya gittim. Hızlıca ellerimi yıkadım ve soğuk suyu yüzüme çarptım, bu iyi gelmişti. Açtım ve hızlıca mutfağa yöneldim. Annemler uyuyordu ve ben sadece kendime kahvaltı hazırlayacaktım. Bir kardeşim yoktu ancak bu hissi hiç merak etmiyordum çünkü kardeşim gibi sevdiğim Jimin'im vardı.
Onunla ilkokulda tanışmıştık ve o zamandan beri en yakın arkadaşım olmuştu.
Mutfağa girdiğimde doğruca buzdolabına yöneldim ve yemek istediğim kahvaltılıkları ve 1 tane de yumurta çıkardım. Raftan aldığım küçük tencereye yeterli miktarda su doldurdum ve ocağa koydum ,yumurtayı da hemen ardından tencere koydum. Yumurta haşlanırken bende kahvaltılıkları hazırladım ve masaya koydum, yumurtam da pişince hızlıca kahvaltımı yaptım ve hazırlanmak için odama ilerledim. Akşamdan hazırladığım üniformalarımı giydim ve çantamı da aldıktan sonra hızla ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

Okul saat 7:00'da başlıyordu ve şuan saat 6:15'ti hızlı adımlarla Jimin'in evine doğru ilerledim. Evi bizim eve uzak değildi, en fazla 4dk sürüyordu. Kapıya geldiğimde yavaşça kapıyı tıklattım. Kapıyı daha yeni açılmaya başlayan uykulu gözlü Jimin açtı, ben onun bu hâline gülerken o ise fısıldayarak küfürler yağdırıyordu.
"Jungo yemin ederim döverim seni, sabahın köründe ne dikiliyorsun kapıya yahu" bu cümleyi bile zar zor sarf eden arkadaşıma baktım gülerek "jimin saat 6:21 ve erken değil, daha aşağı mahalledeki kedileri besleyeceğiz" Jimin saati duyduğu anda irileşen gözleri ile bana bakmıştı " Sen ciddi misin?! Off hemen hazırlanıp geliyorumm!" Acele ile kapıyı kapattı ve içeri koştu, be ise merdivenlere oturup onun hazırlanmasını beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra koşar adımlarla yanıma gelen Jimin ile okula doğru ilerlemeye başladık. Aşağı mahalleye vardığımızda her zaman cantamızda bulunan kedi mamalarını çıkardık. O kaldırım kenarındaki kedileri beslerken bense yeni inşaatı bitmiş ve yeni taşınan insanların bulunduğu büyük ve güzel evin kapısının önündeki kedileri besliyordum. Kedilerin hepsine yetecek kadar mama koymuştum ki bi anda bacağıma sürünen kar beyazı tüylere sahip olan kediyi buralarda ilk defa görmüştüm. Genelde mahallede belli başlı kediler olurdu ancak bu kediyi ilk defa görüyordum. Onu sevmek için atıldığım sırada güzel bir ses işitti kulaklarım, oldukça zarif ve oldukça yumuşak bir sesti bu. Hızla arkamı döndüğümde o güzel sese sahip olan güzel çocuğu görmem bir oldu, ben o kusursuz yüzü hayranlıkla izlerken çocuk bana hitaben konuştu " İnci Tanesi onun ismi, oldukça uysal bir hayvan ve benim kedim", çocuğun söylediği şey ile yavaşça başımı salladım " O çok tatlı ve bembeyaz, tamda ismine layık bir kedi" dediğim şey ile yüzündeki kendini beğenmiş bir ifade ile söze atıldı " Hayır, ismi ona layık" söylediği şey ile sessizce kıkırdadım," Haklısın ismi tamda ona layık. Peki ya sana layık olan ismini öğrenebilirmiyim?" sorduğum soruyla hızlıca cevapladı sorumu" Taehyung, Kim Taehyung " ismi bile güzeldi bu çocuğun. Bu sefer o sordu"Peki ya sen ? Bilmek istiyorum bu yıldız gözlü çocuğun ismini, nedir ismin?" Söylediği şeyle vücudumdaki bütün kanların yanağıma hücum ettiğini hissettim. Bu durumu farketmiş olmalı ki küçük bir gülümseme bahşetti bana. Bu gülümseme Tanrım... O cennetten düşmüş bir melek olmalıydı, bunun başka bir açıklaması olamazdı. Ben, ben gülüşünde kaybolmuştum. Tanrım çok güzel gülüyordu. Daldığımı farketmiş olacak ki konuştu " Heeeyy! Bir saattir sana sesleniyorum nereye daldın öyle" onun konuşması ile transtan çıkmış gibi oldum."A-ah ş-şey ben" tamamlayamamıştım cümlemi."Sen? sen ne?" Ah Tanrım çok salaktım" Ben Jungkook yani Jeon Jungkook " tekrar bahşetmişti bana o kusursuz gülümsemeyi ve heyecanla bana uzatmıştı elini " Tanıştığımıza memnun oldum utangaç çocuk ". Bir dakika o bana utangaç mı demişti, ama ben utangaç değildim ki sadece o fazla güzeldi. "Ben utangaç değilim!" Diye yalan bir sinirle çıkıştım. Büyük bir kahkaha patlattı" Pekâlâ Jeon Jungkook utangaç değilsin " alaycı cümlesi ile ani bir hareketle onu belinden tutup kendime çektim ve burun buruna gelmemizi sağladım, ardından tekrar söze atıldım" Evet ben utangaç değilim güzel çocuk" fısıltıyla söylediğim şeye utanmış olacakki hızla kollarımdan ayrıldı ve yüzünü saklamaya çalıştı "Dur yoksa utandın mı?" Sorduğum soru ile hızla konuştu " H-hayır hiçte bile" kekelemesine karşın kıkırdadım sadece " Pekâlâ Kim Taehyung utangaç değilsin" söylediğim şey ile kendimi beğenmiş bir şekilde sırtım. Bunu farketmişti ve utangaç bir ifade ile gülümsedi. Biz onunla sohbete dalmış iken koşarak yanımıza gelen Jimin ile ona çevirdik bakışlarımızı. "Jungooo! Hadi geç kalicaz!" Söylediği şey ile kolumdaki saate baktım 06:34 daha okula vardı. Ben saatime bakarken Jimin heyecan ile konuştu "Sen de kimsin?"merakla sorduğu soruya Taehyung'dan önce ben cevap verdim." O Taehyung, Kim Taehyung" söylediğim şey ile Jimin Taehyung'a elini uzatmıştı "Bende Park Jimin" Jimin Taehyung'a içten bir gülümseme sunmuştu bunu gören Taehyung ise hızla elini Jimin'e uzatmıştı "Tanıştığımıza memnun oldum Jimin" ," Bende memnun oldum Taehyung" Jimin Taehyung ile sohbet ederken bense Taehyung'un kedisini sevmeye başladım, oldukça yumuşak ve zarif tüyleri vardı, tertemizdi ve bembeyazdı. Bu kediyi seviyorum çünkü onun sayesinde bu güzel çocuk ile tanıştım. Belkide hiç görmicektik birbirimizi, belkide tanışamicaktık. Minnettarım bu tatlı kediye, bu yüzden elimde kalan tüm mamaları onun için mama kabına boşalttım ve yemesini izlemeye başladım. "Hey Jungkook Taehyung'da bizimle aynı okula gidiyormuş ama buraya yeni taşınmışlar ve yolu tam bilmiyormuş o yüzden bende bizimle gelmesini söyledim" söylediği şeyle doğruldum ve yanlarına gittim "Çok iyi demişsin Jimin, Taehyung'da istiyorsa sorun yok" gözlerimi bu sefer Taehyung'a çevirdim, oda bana çevirdi o yıldızlar gibi güzel olan gözlerini " Elbette isterim, yani buraları pek bilmiyorum bu yüzden benim için iyi olur" söylediği şeyle memnuniyetle gülümsedim " O zaman gidelim artık yoksa geç kalacağız" ikiside onayladı beni ve okula doğru ilerlemeye başladık. Okul yolundaki deniz kenarında durduk, burada uzunca bir kumsal vardı, heyecanla konuştum "Hey iki dakika burada duralım mı?" Jimin ve Taehyung'a çevirdim gözlerimi. İkiside beni onayladı ve kumsala indik. Ben heyecan ile koşturmaya başladım, bu hissi seviyorum, bana iyi hissettiriyor. Kendi kendime koşuştururken ani bir göz kararması ile neye uğradığımı şaşırmıştım. "Jungooo! İyi misin!!"
" Jungkook iyi misin! Tanrım çok kötü düştü!". Gözlerimi araladığımda başımda duran korku dolu ve şaşırmış gözlerle bana bakan arkadaşlarımı görmüştüm."Tanrım sonunda jungo, bir an uyanmayacaksın sandım" Jimin'in endişe dolu sesi ile hızla doğruldum. "Ağşh başım, başım çok acıyor!" Taehyung endişe ile konuştu "Çok kötü düştün Jungkook, çok korktum. Bir anda kalktığın için ve düşerken darbe aldığı için açıyor başın" Acıyla başımı salladım sadece. Jimin omzumu tuttu yavaşça " Birşeyin varmı? Okula gidebilecek misin?" Onaylayan mırıltılar çıkardım ve arkadaşlarımın yardımıyla yavaşça kalktım ayağa. Jimin çantaları taşırken Taehyung'da omzuma girmiş beni destekleyerek yürümeme yardım ediyordu. Aklıma gelen şeyle sırıttım ve Taehyung'un kulağına eğildim"Sanırım sana düştüm, aynı senin cennetten düştüğün gibi güzel çocuk" Söylediğim şeyle şok olmuş bir yüzle bana bakan Taehyung'a baktım ve sırıttım. Taehyung ise ani bir hareketle yavaşça göğsüme vurdu" Aptalsın Jeon, Aptal".

__________BÖLÜM SONU___________

Yazım hataları varsa şimdiden kusura bakmayın.

Baya uzun yazdım bölümü. Diğer fice de bölüm yazacağım inşallah. Bu fic ani bir ilham ile yazılmıştır...

Yorum ve beğenileriniz bol gününüz güzel geçsin ♥️💗

Yorum ve beğenileriniz bol gününüz güzel geçsin ♥️💗

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güzellikleri🥺

Güzellikleri🥺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💗


                     ~ceyda

Crying Stars Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin