14: döneceğin yer benim kollarım

534 83 124
                                    

kızlar bu yorum oy sayısı ne amk.
istedigim yorum sayısı gelmedikce yeni bolumu anca yarramin basinda gorursunuz.

*

from god

seo changbin, yağmurlu havayı aldanmadan arabasına binmiş, sevgilisinin nereye gideceğini tahmin ederek kim seungmin'nin evine doğru sürmeye başladı.

çünkü bu saatte jeongin'nin gidebileceği tek yer orasıydı. neyse ki yakındı ev, hızlıca varmıştı. birkaç saat önce çıkıp gitmişti jeongin ve onun gönlünü alması gerektiğini düşünmüştü.

belki de sevgilisini o adamla baş başa bırakmak istememişti.

arabayı evin önüne park edip kapıyı alacaklı gibi çalmaya başladı, ki zaten alacağı bir şey vardı.
seungmin jeongin uyanmasın diye endişeyle kapıya koştu ve açtı kapıyı. yüzüne çarpan soğukla beraber karşılaştığı kişi kendisini hiç memnun etmemişti.

"siktir git." kapıyı yüzüne kapatmak üzereyken, changbin ayağındaki kalın botla beraber kapının arasına yerleştirdi ayağını.

"jeongin burada mı?" boğuk sesiyle konuştuğu zaman seungmin, salona dönerek uyuyan miniğe baktı.

"burada ve bundan sonra da burada olacak." dedi seungmin kararla.

"sikerler," seungmin'i kaba bir şekilde ittirdi ve içeriye girdi. koltukta iki büklüm yatan, battaniyeye sıkı sıkı sarılmış, kendisine bol gelen kıyafetlerle yatan sevgilisine baktı.

"jeongin'i tekrardan senin eline vermeye hiç niyetim yok, evimi terk et." diye fısıldayarak. jeongin'nin uyanmasından endişe ediyordu.

changbin dinlemedi onu, sevgilisinin sırtına ve bacaklarına yerleştirdi ellerini ve kucağına aldı. seungmin hemen müdahale etti.

"bana bak, jeongin'i de bırakıp hemen defol evimden." changbin alayla sırıttı. "jeongin'nin kime ait olduğunu unutuyorsun bazen."

etraf karanlık olsa bile, sahte şöminenin ışıkları seungmin'nin kızaran kulaklarını görmesi için yeterliydi.

"jeongin'e zarar veriyorsun." dedi seungmin, sıkılı dişleri arasında konuşuyordu.

"bak kim, işimi diş telli bir köpekten öğrenecek değilim. bu yüzden bir daha karşımıza çıkma." changbin'nin kaba tavrı yüzünden gittikçe sinirleniyordu.

yüzünün tam ortasına bir yumruk indirmemek için zor duruyordu seungmin. "karşınıza çıkacağıma ve sizi ayıracağıma yemin edebilirim. jeongin'i kurtaracağım, senin o beş para etmez aşkından kurtaracağım onu."

hiddetle devam etti, şimdi sesi biraz daha yüksek çıkıyordu. "çünkü senin aksine ben jeongin'i seviyorum, ona ilgi ve değer veriyorum. karşımıza çıkmaması gereken sendin! duyuyor musun, her şeyi bozan sendin."

tüm nefretini kusana kadar susmadı kim seungmin.

"o gün o aptal spor salonunda karşılaşmasaydınız her şey çok daha güzel olacaktı! jeongin'e yardım etmeseydin, bakmasaydın her şey yolunda olacaktı. ben jeongin ile mutlu olacaktım." şimdi bir damla yaş akıyordu yanağına doğru.

changbin ise donuk bakışlarıyla sessiz kalmayı tercih ediyordu.

"jeongin'i seviyorum, jeongin'i elde edeceğim, öyle ya da böyle." dediği zaman changbin, jeongin'i aldığı koltuğa geri bıraktı ve saçlarının arasına bir öpücük bıraktı.

alaycı tavrıyla güldü bir kez daha. boynunu ve parmaklarını kütletti. "jeongin nasıl seviyorsun, kim?" diye sordu ve ekledi. "bang chan'ı sevdiğin gibi mi seviyorsun? jeongin'i de onu kandırdığın gibi kandıracak mısın yoksa? changbin güldü. "hm, söylesene, jeongin'i de dolandırıp kaçacak mısın?"

seungmin duyduğu isim ve cümleler yüzünden bekledi birkaç saniye. bir şey diyemedi, boş bakışlarıyla changbin'e bakmaya devam etti.

"sen..." dedi en sonunda, gözü seğiriyordu. bir şey demedi, devam etmedi ve changbin'nin çenesine, dudağına doğru sert bir yumruk attı. jeongin homurdanarak hareket etti koltukta.

changbin kanayan dudağına götürdü elini, parmağına buluşan kana bakarak sırıttı ve seungmin'nin yanağına daha da sert bir yumruk geçirdi.

"kavga istiyorsan buna güzelce karşılık verebilirim, kim. o yüzden durma ve en iyisini yap!" jeongin şimdi açmıştı gözlerini. kafasını kaldırıp karanlıkta birbirine yumruk atan iki beden beklemiyordu tabii.

"seungmin!" jeongin'nin sesini duyduğu gibi kafasını oraya çevirdi ve koltuğa adımlayıp eğildi koltuğun önünde.

"bebeğim," avucunun içine aldı jeongin'nin yüzünü. burnuna minik bir öpücük kondurduğunda changbin ensesine bir tokat indirmişti.

"lavuğa bak hele,"

seungmin yediği tokat yüzünden ayağa kalktı ve changbin'nin yüzüne sert bir tokat atmaktan çekinmedi. jeongin ise yorgun vücudunu zorladı ve ayağa kalktı.

ilk gittiği kişi changbin oldu. bu oyunun kazananı her zaman o olacaktı, sanırım.

"durun," changbin'nin ellerini tuttu ve seungmin'e döndü.

"gereksiz bir kavga, sonlanması için son noktayı benim koymam gerekiyor." changbin'e döndü ve yüzüne, kızarmış yanağına birde kendisi tokat attı.

"bunu yapmak istemezdim ama bana başka seçenek bırakmadın, özür dilerim changbin. lütfen git."

changbin hiç gocunmadı ve gülerek uzaklaştı. kapının kulpuna tutundu ve jeongin'e döndü.

"eninde sonunda döneceğin yer benim kollarım
olacak, sevgilim."

*

cok uzgunuz (omerle ben) bu yuzden changbın surumsurum suruncek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

cok uzgunuz (omerle ben) bu yuzden changbın surumsurum suruncek.

yarın bes(5) saatlik deneme sınavı var annemın ayagına kapandım ızın vermedı gıtcen dedı.

bu arada dayak kismi ve jeongin'nin uyanması cok sacmaydı lutfn zorbalamayin beni.

don't blame me ☓ jeongbin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin