Hastane

1 0 0
                                    

Mutsuzdum. İçimdeki boşluk hissi geri dönmüştü. Onsuz ne yapacağımı düşündüm. Başka birini mi bulsaydım? Hayır, kimse onun yerini tutmazdı. Ayrıca bu çirkin ucubeye başka bakan da olmazdı. Belki de ölmeliyim diye düşündüm.

Götüm yemedi. Yine doktorun odasındaydım. Çok kötüyüm doktor, yardıma ihtiyacım var. İntihar etmemem için söz vermemi istedi. Vermedim. Belki de beni kapatmalıyız dedim. O gece kendi yatağımda yatmadım.

Hastanede ilk gün güzel geçti. Gitar falan çaldım, diğer delilerle tanıştım, birkaç arkadaş bile yaptım. Benim gibi okbli birini buldum. Zeki biriydi ve aşırı Atatürkçüydü.

Hastanede yeni bir alışkanlık geliştirmiştim: kendime zarar vermek. Üzerimde sigara söndürüyordum. Kıllarımla birlikte derimin yanması çok hoşuma gidiyordu. 

Birkaç gün sonra hastaneye Trabzonlu bir çocuk geldi. İlginç biriydi, fizik ve kimyaya aşırı bir ilgisi vardı. Bununla takılmalıyım diye düşündüm kundaklama ve darp hikayelerini görmezden gelerek. Hem bana sigara da veriyordu, iyi biriydi.

İyi misin diye sordu Kemalist. Değilim Zafer, bu hafta bu beşinci kusuşum. Yanına gittim, sarıldık. Galiba Abilify yapıyor. Olabilir dedi. Günaydın toplantısına, ortak alana gittik.

Uykun nasıldı diye sordu dekap. Kötü, uyuyamadım, yatakta dönüp durdum. Aynı soruyu herkese sorduktan sonra gitti. Ali Abi bulmacasına, Zafer odasına, Trabzonlu sigara içmeye gitti. Ben de televizyon izlemeye koyuldum.

En sevdiğim program başlamıştı: İkinci El Kralları. Adam "Bu televizyonu beş yüz dolara satmayı düşünüyorum." der ve asla o fiyatın yarısına bile satamazdı. Ama asıl favorim TGRT Belgesel'deki  Bilmemkim Hz.leri belgeselleriydi. Bunlardan birinde Nejat İşler'e benzeyen bir oyuncu gördükten sonra bu belgesellere daha da bağlandım. Bu belgesellere olan aşkım yakın zamanda alay konusu oldu. Özellikle ateist olup da izlemem.

Trabzonlunun yanına gittim. Bana sigara verdi. Eyvallah Ahmet, iyi bir adamsın. Oturduk, sigara içerken camdan görünen havalandırma ile alakalı olduğunu düşündüğüm devasa makineyi işaret etti: Fırçasız motor dedi. Muhteşem bir şey.

Tuvalette otuz bir çekiyordum. Saat sekiz falandı. Zafer kapıma gelip bağırmaya başladı: Kalk lan. Geliyorum. Hadi lan, kalk. İşimi bitirdim. Dışarı çıktım, yanına geldim. Konuştuk. Sonra ortak yemek yasak olmasına rağmen birlikte yemek üzere yemek söyledim. O da söyledi. Oturduk, bir yandan konuşurken bir yandan yemeklerimizi yedik. Kötü biri değilsin ama çok ofansifsin. Hayır dümdüz kötüydüm.

Günler böyle geçti. Üç hafta sonra taburcu oldum. Özgürlüğümün ilk gününde cebimdeki tüm parayla şarap aldım. İçtim, eve gidip ağladım. Ailemden ve okuldan uzak olmaya alışmıştım. Ama daha büyük bir derdim vardı. İçimdeki o his geçmemişti. Hira hala yoktu. Hastaneden iyileşmeden taburcu olmuştum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 20, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AdsızWhere stories live. Discover now