Bölüm 1: Gün Batımı

9 0 0
                                    

{Seung-ho'nun ağzından}

Müşteri:Omuz bölgeme avuç içi büyüklüğünde bir kaplan dövmesi istiyorum.Kükrerken resmedilmiş olacak biçimde.
Seung-ho:Elbette, örnek bir resminiz var yoksa benim mi tasarlamamı istiyorsunuz?
Müşteri:Ah bir dakika,telefonumda benzer bir örneği olacaktı.
Sabah saatlerinde, boş dükkanda odanın içerisindeydiler.Sabah ayazı çıkmış, etkili esintisi ile kendini belli ediyordu.Yine bir iş saati ve uykulu gözler ile müşteriyi bekliyordu Seung-ho.
Elindeki ekranı genç adama yaklaştırarak;
Müşteri:Şu tarz birşey istiyorum.
Ekrandaki çizimi inceleyerek aklına kazıyordu Seung-ho. Genelde kendisinden istenen saçma sapan modellere nazaran etkili bir çizimdi. Biraz zorlayacak olmasına karşılık ortaya güzel bir şey çıkacağı belliydi.Uzun parmaklarını çenesine doğru yerleştirip,hafiften çıkmaya başlamış sert sakallarını avuşturdu.
Seung-ho:Anlıyorum efendim, güzel bir çizim olduğunu kabul etmek zorundayım fakat akılda kalması biraz zor olacağa benziyor. Daha etkili bir sonuç çıkarabilmek için ekran açık kalabilir mi lütfen?
Müşteri:Tabikii!
Seung-ho:Şu şekilde masanın üzerine bırakabilirsiniz.
Müşteri başını sallayarak telefonu masaya bırakırken, kadını incelemeye fırsat bulmuştu Seung-ho.Dipleri çıkmaya yüz tutmuş sarı saçları kendini belli ediyordu, geniş omuzları, kalın bacakları vardı. Üzerinde kırmızı bir bluz, altında ise klasik dar bir kot pantolon vardı.Dik göğüslere sahipti.Otuzlarının başında gibi gözükmesine rağmen yaşına göre etkileyici bir fiziği vardı. Kırışıklıkları yok denecek kadar azdı, dikkat yoğunlaştırılmadığı sürece belli bile olmuyordu.Gerçi yüzünde hafif bir makyaj yapılmıştı, dolayısıyla fondöten kırışıklıklarını kapatmaya yardımcı oluyor da olabilirdi.Müşterinin kendisine baktığını fark ettiğinde işine döndü. Makineye uzandı ve fişini taktı. Mürekkebi doldururken bir yandan kafasında yapacağı modeli kuruyordu.
Seung-ho: Başlıyorum.
Makinenin çıkarttığı bilindik ses odayı doldurduğunda müşteri yüzünü ekşitti. Refleks olarak kolunu çekmesin diye bir eliyle kolu kavrayıp, diğer yandan makineyi hareket ettirmeyi sürdürüyordu.
Yaklaşık iki saate kadar çalıştıktan sonra,model tamamlanmıştı. Kendini geri çekerek eserine baktığında hayran kaldı. Cidden ortaya güzel bir şey çıkmıştı.
Müşteri doğrulurken makineyi bir kenara bıraktı, alnından terler damlıyor,omuzları ağrıyordu. Müşteriyi kasaya yönelttikten sonra, kendini koltuğa attı.
Başını koltuğa yaslayarak, bakışlarını tavana dikti.Kolları ağrıyordu,donuk bir ruh haline bürünmüştü,hafifçe doğrularak koltuktan destek alarak ayaklandı,biraz mola vermek istiyordu.
Dükkanın girişine doğru yürürken, görevli kişiye seslendi
Seung-ho:Ben bir sigara molasına çıkıyorum, müşteri gelecek olursa yerime diğer çalışanları yöneltirsin.
Herhangi bir tepki beklemeden mekandan çıkıp dükkanın arkasına doğru gidiyordu, ağır ve tempolu bir yürüyüşe sahipti.Ceketinin ön gözünden bir paket alıp,bir dal kondurdu ağzına.Yaninda taşıdığı kibritini yakıp sigarasına yaşam lütfetti.
Tek ihtiyacı buymuşcasına içine büyük bir duman çekerek etrafı seyrediyordu.
Bir süre sonra içeri geri geçtiğinde,gelen müşteriler ile ilgilenerek günü yarılamıştı.
İşin sonunda,deri ceketini üzerine geçirerek girişe yöneldi.Saat akşamı bulduğu için görevliler ve diğer çalışanlar eve gitmişti, akşam saatlerinde dükkan ondaydi.
Usul usul kapıya yöneldi ve "Açık" yazısını tersine çevirerek "Kapalı" yazan yüzünü çevirdi.Stor perdeleri kapattı,ve son olarak kapıyı ve pencereleri kilitlediğinde dışarı çıktı.Gunes batıyor, gök bir paletmişcesine çeşitli renklere bürünmüştü.
Seung-ho:Şu göğe bir bak,Tanrım..
X: Gerçekten de çok güzel duruyor, keşke ona dokunabilseydim.
Seung-ho, yanında duyduğu ani ses ile yerinden sıçramıştı.
Seung-ho: Tanrı aşkına..Neredeyse küfür edecektim.Nereden çıktın birden bire?
X:Seni korkuttum mu?Üzgünüm,farkettiğini sanıyordum.
Seung-ho: Pekala..sorun yok.
Seung-ho kaçamak bakışlarla inceledi yanındaki adamı.
Elleri ceplerinde,gökyüzünü izliyordu öylece.Bu açıdan bakıldığında, günahsız bir meleği andırıyordu.Üstünde ince beyaz bir ceket vardı.Aşırıya kaçmamaya karar vermesi ile, önüne çevirdi bakışlarını.
Seung-ho:Bir yerden tanışıyor muyuz?
Çehresini Seung-ho'ya çevirdi adam,hafif bir gülümseme sunmasıyla gamzelerini ortaya serdi.
X:Sanmam.Hakikaten, şimdi bakıyorum da adımı söylemeyi atlamışım.
Ben Minjoon.

★TOUCH THE SKY★ /bxb/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin