Her Gerçek Bir Rüyadır...

248 28 14
                                    

Ve bir tokat daha . . .

Yüzümdeki acı ne yazık ki kalbimde ki acıyı dindirmiyordu. Her yere karanlık saçılmıştı. Görüyordum aslında... Ama siyahtan farklı bir renk yoktu hiçbir yerde. Yürüyordum o uzun kaldırımda. Aklımı kurcalayan sorular akan gözyaşlarımın nedeniydi galiba. Ne zamandır yürüyordum? Saçlarımın ıslanması umurumda bile değildi.

Yorulmuştum. Biraz dinlenmek için yere oturdum. Dizlerimi kollarımın arasına alıp bir bahçe duvarına dayamıştım sırtımı. Gözyaşlarım karanlığa karışıyordu. Buna hıçkırıklarımda eklenmişti şimdi. Yağmur dinmiyordu. Babam anneme bunu nasıl yapabilmişti? Ben böyleysem ya annem! O nasıldı ?!


Hıçkırıklarımın arasından kulağıma farklı sesler geliyordu. Açıkçası çok korkuyordum. Gecenin bu saatinde evden bir hışımla dışarı çıkmıştım. Tabi ki korkacaktım. Sesler yükselmişti. Oturduğum yerden doğrularak sesin geldiği yöne yeltendim.

'OHA!' Bir grup serseri, genci dövmekten beter ediyordu. O da neydi öyle ?! Grubun başı olarak tahmin ettiğim çocuk, cebinden çıkardığı bıçağı dayak yiyen gence doğru mu tutuyordu? Daha fazla izleyemezdim. Hemen uzaklaşmalıyım diye düşündüm. Bir cesaretle son kez arkama baktım. Genç yere yığılıvermişti. Ağzımdan çıkan çığlığa engel olamadım. Kahretsin beni duymuşlardı. Bıçağı tutan serseri, dağılmış saçlarını topladı ve "kahretsin" diyerek bana döndü.

Üzerime doğru koşmaya başladı. Şuan yapabildiğim en iyi şeyi yapacaktım sanırım. 'Koşmak!' Arkama bile bakmadan koşuyordum. Nereye gittiğim umurumda bile değildi. Saklanmak için bir apartmana girdim. Ağlıyordum yine korkudan. Sesimi duymuş olacak ki bir teyze kapıyı telaşla açtı. "Kızım ne işin var burada? Gece gece ne yapıyorsun dışarılarda ? Evin yok mu senin? Neden ağlıyorsun?" dedi tek solukta. Sanırım teyzenin ard arda gelen sorularına maruz kalmıştım. Sadece hiç diyebilmiştim. "Hiç..."

Ne olduğunu anlamadan oturma odasında buldum kendimi. Teyze meraklı gözlerle yüzüme bakıyor, sanki ağzımdan çıkacak her kelime onu çok ilgilendiriyormuş gibi merakla bekliyordu. Titrediğimi fark etmiş olacak ki yüzüme bakarak "ah kızım sen bekle ben sana hemen giyecek bir şey getireyim. Baksana yağmurda ne hale gelmişsin" diyerek yanımdan ayrıldı. Gerçektende sırılsıklamdım.

Teyze elinde birkaç eşya ile geri döndü. Bana banyoyu göstererek orada giyinebileceğimi söyledi. Hızla banyoya girdim. Bunlar kimin eşyalarıydı böyle? Daha tişörtü üzerime geçirmeden burnuma mis gibi bir parfüm kokusu geldi. Sanırım bir erkek parfümüydü bu. Siyah bir tişört ve bir eşofman altı. Hadi ama kimse beni bu kılıkta görmemeliydi.

Oturma odasına gidip oturdum. Teyzeden ses seda yoktu. Sonra elinde nescafe dolu bir kupa ile geri geldi. "Hadi iç bakalım da biraz kendine gel." dedi tebessüm ederek. Bardağın sıcaklığı ellerimi ısıtmaya yetmişti. Teyzenin bakışları artık anlatmaya başlayabilirsin der gibiydi. O sormadan başlamak istedim.

"Babam... Babam anneme bunu nasıl yapabildi anlamıyorum! O eve asla dönmek istemiyorum. Babamın yüzünü tekrar görmek beni pişman olacağım hatalara zorlayabilir. Bu hataya düşüp annemi ikinci defa hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum!"

Teyze pür dikkat beni dinliyorken anahtar sesiyle kapının açılması ikimizin de dikkatinin dağılmasına neden oldu. Bu da kimdi böyle? Nefes alış sesleri neredeyse kulağıma kadar geliyordu. Bu kadar nefes nefese kaldığına göre koşmuş olmalıydı. Teyze kapıya doğru seslendi. "Oğlum sen mi geldin?"

Cevap gelmemişti. Kapının orada bir şeylerle uğraşıyordu sanırım. Bir süre cevap vermesini bekledik. Bulunduğumuz odanın önünden geçerek arka odaya gitti. Kim di bu böyle? Teyzenin oğlu muydu sahiden ? Benim yaşlarımda görünüyordu. Teyzenin oğluysa eğer babası neredeydi? Kafamı kurcalayan sorulara cevaplar gecikmemişti.

"Torunum... Anne ve babası ayrı yaşadıkları için o benim yanımda kalıyor. Allah'a şükür torunum diye demiyorum kimseye karşı hiçbir saygısızlığını görmedim. Çok efendi çocuktur."

Gözü halının üzerindeki yuvarlak desene takılı kalmıştı. Bir şeyler düşünüyordu sanırım. Bir müddet sessizliğin ardından teyze tekrar bağırdı. "Oğlum misafirimize hoş geldin demeyecek misin ?"

Ağır ağır yaklaşan adımlar sonunda bulunduğumuz odanın kapısında durmuştu. Başımı kaldırıp o efendi çocuğu görmek istedim.

"OLAMAZ!!!"

Ağzımdan çıkan sese hakim olamamıştım. Dilim tutulmuştu resmen. Bu... bu oydu. Yüzüme baktı. İşaret parmağını dudağına götürerek susmamı söylercesine sessizce "şşşt" sesi çıkarmıştı ağzından...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 03, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HER GERÇEK BİR RÜYADIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin