2. Bölüm "Kaçış"

74 5 0
                                    

Artık büyümüştüm ve bir kadının kalbini kazanıp onunla yaşamaya başlamalıydım. Ancak bu iş için önce bu köhne yeri zihnimden çıkartmalı, mutlu olmayı bilmeliydim. Buraya geldiğim günden beri beynimi yiyip bitiren kaçış planlarını uygulamalıydım.

Bir hizmetli vardı ki sormayın. Her sabah saat 6'da bizi uyandırırdı. En güzel rüyalarımı berbat ederdi. İsmi Hatice'ydi. Yaşı neredeyse kırk beşti. Evde kalmış bir kadın olarak kalbi taş kesilmişti. İyilik yapmayı bırakın aklından güzel bir şey bile geçirmezdi. İşi gücü hizmet etmek desem o bile gülerdi. Sevimli bir yüz takınarak taklit yapmasıyla ünlüydü bu kadın. Bir kişiyi boğarak öldürmesi sonucu hapse girmişti ve dört yıl hapis yatmıştı. Dünyayı onun gibi bir kadından temizleyerek çok güzel bir iş yaptığını düşünüyorum türk polisinin. Yinede o kadını işten nasıl atmadıklarına çok şaşırdım.

İçimi bir korku almıştı. Gece saat iki gibi odaların arasındaki salondan bir gıcırtı sesi duydum. Sinan'ı uyandırarak sesi duyup duymadığını sordum. "Ne sesi" dedi ilk önce. Sonra gıcırtıları duyunca irkildi ve bana döndü. "Mert"diyerek dudakları titredi. Sesimi kalınlaştırarak bağırdım "Orada biri var mı?"
Bir anda duyduğum çığlıkla irkildim. Sinan ise çok
korkmuştu ve nefes alıp verişi hızlamıştı. Bizi bu denli korkutan şeyin ne olduğunu çok merak ediyordum. Sinan odada bekliyecek, ben de koridora bakacaktım. Bacaklarım titrese bile soğukkanlı tavırımı takınabiliyor ve sert davranabiliyordum. Herkes uyuyor iken ben ayakta, bir çığlığı arıyordum.

O gece hiç bir ize rastlamamam dışında bir kaç çığlık daha duyarak tırsmıştık. (Ben bile.)
Ertesi gün kantine inerken önümüze hizmetli Hatice çıktı ve bize yalancı soğuk gülücüklerinden birini attı. Sinan ile yaşadığımız dünkü macerada bu kadının bir parmağı olduğundan emindik. Bunu kanıtlamak için Hatice'yi tavan arasına kadar takip ederek kahvaltıya inmedim. Çatıkatındayken karıştırdığı sandıkdan tozlu ve geniş yüzeyli eski deri bir defter çıkarttı.

NE YAPACAĞINI ÇOK MERAK
EDİYORUM

O an dudaklarından dökülen sözcükler karşısında donup kaldım. "İntikamını alacağım sevgilim! O çocuğa ailesinin hiç bir bilgisini vermiyeceğim."

Bu sözcük kafamda biraz dolaştıktan sonra kalp atışlarımı kısıtladı ve beni düşündürdü. "Bu kişi benmiydim?"

Bu sırrı çözmek için kaçış planlarını biraz erteledim. Acaba ne olacaktı?

Ertesi gün odadan çıktıktan sonra yine hizmetliyi takip ettim. Gittiği yer bizim odaydı. Bu kadının temizlik yapmayacağından emindim. O, odadan çıkarken ben de müdürün odasına gittim.

"Bu kadını işten lütfen atın yoksa beni öldürecek." Halbuki o kişinin ben olup olmadığından emin değildim. Bu sadece kuru bir iftiraydı. Kimse o kadından şüphelenmediğinden, müdür bana"Kanıtın yoksa bir hizmetliyi suçlayamam." dedi.

(Hizmetlinin katil olması bence yeterli bir sebepti ama müdür geri zekalı olunca.)

İçimdeki korku beni yiyip bitiriyordu. O akşam yine çığlık duyunca sabrım taştı. Ayağımı kapıya sertçe vurdum.
Kapı kırıldı ama koridorda kimse yoktu. Tam içeriye giriyim derken koridorun sonundan bir kadın gördüm ve tırstım. Kim olduğunu tam seçemiyordum ama kapıyı kapattım. Sanki mezardan hortlamış bir hali vardı. Kapıyı kırdığımda oluşan delikten bakmıştım koridora. Kimin geldiğini o anda anladım.Hizmetli Hatice

YALNIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin