*Okumadan önce oy verip, yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum iyi okumalar* ( başlama tarihinizi yazabilirsiniz)
**********
-Park jimin gözlerini açar açmaz gördüğü saatin gerçek olmamasını diledi. Zira bugün de okula geç kalırsa fena azar işitir, hatta azar işitmekle kalmaz, eğitim hayatı bok yoluna bile girebilirdi. Devamsızlık sınırını aşmak üzereydi ve bu onun için çok büyük bir tehditti.
Güne kendine küfür etmekle başlamıştı. Yataktan fırlarcasına koşup banyoya attı kendini, işlerini halledip kapıyı kırar derecede kapattı. Gelişi güzel bir şeyler deneyip en son giydiği şeyde memnun kalınca son olarak vanilya kokan kokusunu sıkmayı ihmal etmeyip, dünden hazırladığı çantasını koluna atıp koşarak evden çıktı.
Bahçesindeki bisikletini alıp hızlıca bindi. Vakti o kadar çok daralmıştı ki aklına arkadaşlarını ya da sevgilisini aramak gelse de bunu yapacak fırsatı bile olmadığını hatırlayıp hızlı aynı zamanda dikkatlice sürmeye devam etti bisikletini.
Jimin hızlı sürdükçe kalbi de şiddetleniyor, geç kalma korkusundan stres yapıyordu. Ama sabah bu saatler, gerek işe giden insanlar, gerek öğrenciler yoğun olduğu için tabi ki trafik berbattı.
Stresini atmak amaçlı kulaklığını takıp sesi fulledi. Güzel olduğunu düşündüğü ince ama bir o kadar da naif sesiyle eşlik ediyor kimseyi duymuyordu bile. Arada ıslık çalıp güneşin tenini yakmasına izin veriyordu. Canlanan müzik ile ayakları sakinlikten çıkmış, ve olabildiğince hızlı sürerken sağına soluna bakmadan son sürat devam ediyordu.
Ama son anda aklına gelen şey ile etrafına çok geç baktığını fark etti. Park jimin müziğin ritmine kapılmış kendini bir an başka yerde sanmıştı. Öyle ki soldan gelen son model araba ile en son hatırladığı şey kalbinin ağzına geldiğiydi. Arabayı son anda fark ettiği için yaptığı tek şey korkmaktı.
Arabadan inen genç adam gözlüklerini düzelterek endişeyle yola fırlayan çocuğa koştu. Elleri terliyor, nefes alış verişleri kendiliğinden hızlanıyordu. Ona bir şey olmamasını dileyerek kafasını çok yavaş bir şekilde kaldırıp kolları arasına aldı.
"Nerden fırladın böyle anlamadım ki!"
Nefesleri baygın şekilde yatan çocuğun yüzüne çarpıyor, bilinci açık mı diye onunla konuşmaya çalışıyordu.
"Beni duyuyor musun!"
Korkan adam istemsizce onu hafiften sarsıp az da olsa gözlerini açmasını diledi.
Park jimin gözlerini zar zor da olsa açtığında acı içinde inledi. Tanımadığı birinin kolları arasındaydı. Neler olduğunu yavaştan hatırlamaya başlıyordu ki başına giren keskin ağrı ile tekrar gözleri kapandı.
Genç öğretmen sinirle soluyarak onu arka koltuğa uzandırdı dikkatlice.
"Lütfen bişi olmasın, lütfen!"
Direksiyonu kırar derecede sürmeye başladığı an arkada az da olsa yaralı biri olduğunu hatırladı. Ama endişesi o kadar çok yüksekti ki hızlı sürmeden edemiyordu. Neyse ki hastane uzak değildi. Bu biraz da olsa içine su serpmişti. En fazla 15 dakikalık yoldan sonra hızlıca arabadan inip şu anlık sadece yüzünün yaralı olduğunu gören çocuğu tekrar kolları arasına aldı.
Onunla bir kaç kere konuşmaya çalışmış ama sadece zar zor çıkardığı mırıltıları işitmişti. Acilin içine koşarak girdiğinde hemşireler sedyeyi hazırlamış jimini alıp götürmüşlerdi. Genç adamın elinden gelen tek şey sedyeyi takip etmekti. Ama önüne beyaz perde çekilince onu orda beklemek zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love or Kill
Teen Fiction"Yeni edebiyat öğretmenini gördün mü! Herkes onu konuşuyor!" Jimin umursamaz bakışlarıyla omuz silkip önüne döndü. Kalabalıktan çıkan uğultular ve yeni öğretmenin ne kadar yakışıklı olduğunu söyleyen insanlar jimin'in az da olsa dikkatini çekmeyi ba...