—Ellerimi yakmadan ekmekleri tabağa koymuş ve kenarda duran reçel kavanozunu elime almıştım. Polina, ben uyandığımda çoktan kahvaltı yaptıkları söylediği için mutfakta kendime kahvaltı hazırlamaya çalışıyordum. Normalde geç kalkan biri değildim ama bu yaşlı çift gerçekten çok erken saatlerde kalkmışlardı.
"Merhaba"
Elimdeki gümüş bıçakla dikkatle reçeli ekmeğe sürerken arkamda duyduğum yabancı ses ile irkilerek elimdeki bıçağı tezgaha düşürmüştüm. Zaten evin içinde gerginlikten diken üzerinde gibiydim bir de aniden seslenilince korkmadan edememiştim.
Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışmış ve yüzüme yerleştirdiğim hafif gülümseme ile arkamı dönmüştüm. Elinde iki poşet dolusu yiyecekler olan adam bana gülümsemiş ve elindeki poşetleri masaya koymuştu.
"Korkuttuysam özür dilerim, alışverişinizi getirmiştim."
"Siz aniden gelince korktum ama sorun yok"
Gülümseyerek adamın masaya koyduğu poşetlere ilerlemiş ve birini açarak içindeki malzemeleri çıkarmaya başladım.
"Siz yeni bakıcı olmalısınız"
Adamın sorusuna karşılık sessiz kalarak sadece kafamı sallamış ve malzemeleri çıkarmaya devam etmiştim. Eğer bu adamda bu olayları normal karşılıyorsa bende bir sorun olduğunu düşünmeye başlayacaktım.
"Ben Bogum, bu evin bütün alışverişi benim marketimden yapılır."
Bana gülümseyerek elini uzatan adamın elini tutmuş ve hafifçe sıkmıştım.
"Bende Taehyung, memnun oldum."
Elimi geri çektiğim esnada aklıma kurallar listesi gelmişti. Orada da "sadece bogumdan alışveriş yap" diye bir madde olduğunu hatırlıyordum. Neden sadece bu adamdan alışveriş yapmam gerektiğini bilmiyordum ama evdeki o kadar tuhaflığa bakarsak bunu sorgulamam saçma olurdu.
Mutfak kapısından içeriye giren beden ile kafamı o tarafa çevirmiş ve yaşlı kadına bakmıştım.
"Taehyung, gelebilir misin?"
"Tabiki"
Elimdeki eşyaları bırakıp hızla mutfak kapısından çıkmış ve polinanın arkasından dış kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kapıdan çıkıp bahçeye vardığımızda buraya beni getiren şoförü ve arabanın önündeki valizleri görmem ile kaşlarım çatılmıştı. Arabanın önünde yaşlı adam ve kucağında da Jungkook duruyordu. Polina yavaşça Jungkook'u, yaşlı adamın kollarından almış ve sıkıca sarılıp porselen yüzüne bir kaç öpücük bırakmıştı.
"Efendim bir yere mi gidiyorsunuz?"
Konuşmam ile yaşlı kadın elindeki bebeği eşine vermiş ve tekrar bana dönmüştü.
"Adaları ziyarete gideceğiz, küçük bir tatil"
Duyduklarım beni rahatsız etmeye başlamıştı bile. Onların günlerce burada olmaması demek bu rahatsız edici bebekle tek başıma yaşamam demekti. Belki de böylesi daha iyi olabilirdi, oyuncak bir bebek kenarda köşede dururken bu kocaman evde tek başıma zaman geçirebilirdim.