—"Ben hallederim. Sen mutfağa in."
"Taehyung-"
"Sorun yok Bogum, in hadi"
Bogum, söylediklerimi onaylamış ve odadan çıkıp aşağıya inmişti. Bakışlarımı yavaşça pikabın önünde oturan oyuncağa çevirmiştim. Korkmuyordum, içimde hiç bir ürperti de oluşmamıştı. Yavaş adımlarla bebeğe doğru yaklaşmış ve önünde diz çökmüştüm. Bedenini yavaşça kendime çevirdim.
"Neden bunu yapıyorsun? Sana hiç bir zararım yok, kimseye bir zararım yok. Kurallara da uyuyorum ama sen beni rahat bırakmıyorsun."
Bana hala donuk bakan yüzle derin bir nefes almış ve sözlerime devam etmiştim.
"Jungkook eğer böyle yaparsan buradan giderim, beni bir daha göremezsin."
Böyle bir şeyi yapabilir miydim bilmiyordum. Yapmam gerekiyordu ama korkuyordum. Önümdeki oyuncak bebeğin güçlerinden ve yapabileceklerinden korkuyordum.
Eğer öylece çekip gidersem sinirlenmesinden ve bana bir şey yapmasından korkuyordum.Dışarıya sıkıntılı bir nefes verip oturan bebeği hızla kucağıma almış ve odasına götürmüştüm. yatağına yatırıp üzerini örtmek için hafifçe bebeğin üzerine eğilmiştim.
"Bugün hep yaramazlık yaptın. O yüzden sana masal okumayacağım. İyi uykular Jungkook"
Sırıtarak ışığı kapatmış ve odadan çıkmıştım. Merdivenlerden inerken bu evden nasıl kurtulacağımı düşünmüştüm. Ne yapıp edip bu evden gitmem gerekiyordu. Hayatımı bir oyuncak bebeğe adayamazdım.
Mutfağa girdiğimde Bogumun yanına ilerlemiş ve tezgahta kahve hazırlayan bedenin arkasından sarılmıştım. Sarılışım ile Bogumun kıkırtısı kulağıma dolmuştu.
"Al bakalım."
Bana uzattığı kupayı dikkatlice elime almıştım. Sıcak olduğu için küçük bir yudum almıştım.
"İstersen bahçeye çıkalım?"
"Aslında biraz uyusam iyi olacak."
"O zaman birlikte uyuyalım. seni asla tek bırakmam."
Gülümseyerek karşımdaki bedeni onaylamış ve kahvemden bir yudum daha almıştım. Evet Bogum bana iyi geliyordu ama kendi içimde hala şüphelerim vardı. Uzun ilişkim yeni bittiği için bir boşluğa düşmüş ve bu boşluğu da Bogumla dolduruyor olabilirdim. Onunla birlikte güzel vakit geçiriyordum ama ona ümit vermekte istemiyordum. Hem yakınlığımızı bozmak istemiyordum hemde onu üzmekten korkuyordum.
Daha az önceki olay olmasaydı büyük ihtimalle şu an sevişiyor bile olabilirdik. Bunu yapmam kesinlikle hataydı. Daha hislerimden bile emin değilken bu şekilde yakınlaşmak Boguma daha fazla umut vermek demekti.
"Ne düşünüyorsun?"
Daldığım düşüncelerken karşımdaki adamın sesi ile çıkmış ve hafifçe gülümsemiştim. Omzumu silkerek onu geçiştirmiş ve elimdeki kahve bardağını bir kenara bıraktım.
"Uykum geldi hadi uyumaya gidelim."
Bogum da benim gibi elindeki bardağı tezgaha bırakmış ve elimden tutarak benimle birlikte üst kata çıkmaya başlamıştı.