❄️⁵

156 17 56
                                    


"Ekselansları, size gerçekten hayranım. İşten kafanızı kaldırmadığınız halde yeni bir arkadaş edinebiliyorsunuz."

Rin, lacivert kuşun bacağına bağlanmış kağıdı hızlıca açarken Hiori masanın üzerinde heyecanla dolaşan kuşa bakıp kıkırdayarak konuştu. İkinci prens; bunun üstüne duraksayarak kağıdı masaya bıraktı, duvara yaslanmış bir şekilde duran buz mavisi saçlı adama döndü.

"Arkadaş mı?"

Hiori, Rin'i onaylarcasına hızlıca kafasını salladı. Rin, mavi saçlı adamın düşüncesinde ısrarcı olması üzerine baş ve işaret parmağı ile burun kemerini sıktı. Gözlerinde 'Sana inanamıyorum.' bakışı vardı. Sözleri de buna eşlik etti. "Birisinin mektubunu cevaplamam onunla arkadaş olduğumu göstermez.  Bu tam bir saçmalık."

Rin, çok arkadaşı olmasa da arkadaş edinmede kendisini çok iyi bulmasa da arkadaşlığın anlamını biliyordu. Çocukluğunu birlikte geçirdiği annesiyle ve gençliğini beraber geçirdiği Hiori'yle bu duyguyu tatmıştı. Atışma içerikli not yazdığı birisine neden arkadaş demeyeceğini biliyordu yani.

Lakin Hiori'nin kaşlarını kaldırıp bir şey ima edercesine bakması bu fikrini sarstı. Buz mavisi saçlı adamın bakışlarının arkasından ne söyleyeceğini merak etti ve bir şey söylemeden onun cevabını bekledi. Hiori ise kıkırdadı ardından sanki Rin'in düşüncesini okumuş gibi onu çok bekletmeden cevapladı.

"Ekselansları, ben mektuplaştığınız kişiyi değil de kuşu kast etmiştim. Sanırım kuş da benim gibi düşünmüş olacaktı ki üzgün duruyor şu an."

Bu, Rin'in duymayı beklemediği bir cevaptı. Şu adam gerçekten şaka gibiydi. Elindeki tüy farkında olmadan masanın üstüne düşerken gözlerini masada hafif çömelmiş olan kuşa yöneltti. Hiori haklıydı. Lacivert kuşun kanatları düşüktü ve kafası da eğikti. Rin'in yüzündeki şaşkınlık ifadesi daha da belirginleşti.

Kuşlar, insanlar gibi davranabilir miydi? Yoksa bu lacivert kuşa mı özeldi?

Rin, mektuplaştığı kişinin arkadaş diyebileceği birisi olmadığını biliyordu fakat boynu bükük duran kuş için bunu kesin bir dille söyleyemediğini fark etti.

Safir, görünüş olarak büyüleyiciydi öyle ki ay ışığında Kuzey Krallığı'ndaki en değerli mücevheri andırdığından adını buradan almıştı. Tek olayı güzel olması da değildi tabi. Safir ; tanıdığı çoğu insandan daha insalcıldı. Geçen gece Rin'i bir insanmışcasına anlamış, onunla vakit geçirmişti. Rin'in kurulu düzeni için yeni bir şeydi ama huzur veriyordu.

"Hey, buraya bak."

Lacivert kuşa ne çok yumuşak ne de çok sert bir sesle seslendiğinde kuş, başta kafasını kaldırmayıp kanatlarını yavaşça yukarı aşağı kaldırdı. Prens, sıkıntıyla iç geçirdi. Safirin insancıl davranması hoştu ama bu kadarına gerek yoktu. Safirin  tavır koyar gibi olan hareketlerinin ardından Hiori'nin yalandan olduğu çok belli olan öksürüğü ile Rin derin bir nefes aldı.

"Efendine dediğim şeyi sen neden üstüne alıyorsun? Sen hep böyle alıngan mısın?"

Rin'in sesi yumuşaktı hatta şefkat içerdiği bile söylenebilirdi. İşaret parmağı ile lacivert kuşun kafasını okşarken o şefkatten kırıntılar vardı. Kuş da bunu hissetmiş olacaktı ki kafasını kaldırdı ve ayaklarını neşeli olarak yorumlanacak bir şekilde oynattı. Kuşun her zamanki canlı tavırlarına geri dönmesiyle prens öncesinde yaptığı gibi tebessüm etti.

Lacivert kuş, birden olduğu yerde kanat çırpmayı kesti. Rin ne olduğunu anlayamadan kuş havalandı, Rin'in etrafında bir tur dolandı ve en sonunda masaya geri kondu. Rin'in yüzü bir anda yaşanan olay vesilesiyle şok olmuş bir ifadeye-gözleri büyüdü, dudakları o şeklini aldı- büründü.

mavi krizanteme külden mektuplar| rinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin