1) Lazım Olanlar

64 4 2
                                    

Kitabı armağan etmek istediğim tek kişiye, Kübra'ma.
Eh dünyayı gezmesem de yoldaşım senden başkası değil.
🎵 David Kushner-Darkerside
Keyifli okumalar.

~~
"Ve bu yolculuk serüvenimin en mükemmel anı; bir yığın yeni canlıyla tanışıp, seni ne uzaktan ne de yakından tanıyan insanlarla dertleştikten sonra, en son otel odasına gelip günlerimi ilk kitabım için uzun uzadıya yazuya dökmek oluyor. Günlerce gezerek yaşadığım hatıralar daha diriyken, yazarak harmanlıyorum onları ve bunu yaparken attığım binlerce adımın yorgunluğu üzerimden bir anda kalkıyor oluyor. Evet sayın okuyucularım, sonrasında size sıra geliyor.. Uygulamama attığım bu gezi anıları aslında buz dağının görünen kısmı, size burada anlatmadığım daha nice şeyler var. Bazıları önemli tarihi belgeler, bazıları felsefi açıdan güçlü argümanlar ve bazıları ise... basit ama duygu yüklü anılardan ibaret. Gezilmedik yer kalmadıktan sonra kitabımı çıkartıracağım. Beni görmediniz ama ben eminim ki, çoğu okurumun yanından rüzgar gibi geçip gittim. Bir gün, hep beraber görüşeceğiz ve adım basmadığım köşeleri arayacağız. Bir sonraki rotam Dracula'nın ülkesi Transilvanya olacak, hepiniz beklemede kalın!"

Taehyung yazdığı yazıyı bir kaç kez gözden geçirmiş, yazım hatalarını kontrol etmişti. Yok gibi gözüküyordu, bu sebepten ötürü hemen sağ üst köşeye tıklamıştı önüne çıkan 'bu içeriği paylaşmak istediğinize emin misiniz?' yazısında aşağıdaki yeşil butondan 'evet' yazısına tıklamıştı. O yüklenirken Taehyung beyaz kupadaki sütlü kahvesini bitirmişti, bugün kesinlikle yorucu bir gündü. Avusturya'da 27. günü olmalıydı, gezilecek ve görülecek o denli yer vardı ki! Sadece mekanda değildi, Avusturya botaniği ve hayvanları o derece ilgi çekiciydi ki verileri uzun uzun toplaması gerçek anlamda 27 gün sürmüştü. Normalde ülkelerin belirli şehirlerini, tapınaklarını gezerken Avusturya'nın her yerini gezmişti, kesinlikle ilgisini çekmişti. Yemekleriyle arası barışık olsaydı, buraya taşınmayı bile düşünebilirdi her şeyi bırakıp. Belini iyice gerip sağa ve sola olmak üzere bedenini döndürmüş, uzun zamandır oturduğu sandalye yüzünden kilitlenen belini kıtlatarak açmıştı. Havanın eşsizliğinden dolayı balkonda oturuyordu, yüklenme bittikten sonra kapattığı dizüstü bilgisayarını eline ve dibine getirdiği kahve kupasını parmakları arasına alıp içeri girmişti, kupayı mini tezgah alanındaki lavaboya koymuştu. Bilgisayarını ise açık olan sırt çantasına atmıştı, yarın uçuşu vardı erken saatlerde bu yüzden artık uyumalıydı Kim Taehyung.

Sahi, size onu tanıtmadım değil mi? Gerçi az buçuk anlamışsınızdır kim olduğunu, yine de bir bahsetmek isterim. Kim Taehyung, 28 yaşında bir gezgindi. Liseyi 17 yaşında bitirmiş ve 10 yıldır Dünya'yı karış karış gezen biriydi, gezmek onun doğasıydı hatta bu doğaya daha hızlı adapte olabilmek için üniversiteyi bile reddetmişti. Açıktan bir yer okumuştu, bunun tek sebebi ise vize alırken işinin kolaylaşmasıydı. 10 yıldır Kore'ye sadece pasaportuyla alâkalı sorunlar çıktığında dönnüştü, ona göre aile kavramı da yanılgıdan ibaretti. Aile dediğimiz topluluk her yerde oluşturulabilirdi, illa kanımızdan olmasına gerek yoktu o ailenin. Klasik bir sosyal medya fenomeni lafı gibi de olsa Taehyung'un tek ailesi, onun hayran kitlesiydi. İlgiyle yazdıklarını okuyan, yorumlar atan ve o yorumlara cevaplar bekleyen yüz binlerce kişiydi. Elle tutulur bir arkadaşı yoktu, kan bağı olan ailesi ile de pek yakın değillerdi. Kore'ye gittikçe görüşür onun dışında pek araşmaz konuşmazlardı, tek çocuktu Taehyung. Tek ve özensiz büyütülen o çocuğun evi şu an orası değildi, evi yoktu, gittiği her yer onun eviydi. Yine bir maceranın sonuna gelmişti, bir başka maceraya atıyordu kendini.

Uyuyamamıştı, bir şeyler yine onu strese sokmuştu. Yatakta dönüp dönüp duruyordu, aklında yığınca sıkıntı vardı gibi ama hiçbirini özenle düşünmemekte ısrar ediyordu. Sorunlarının bolluğu onu daha çok derde sokuıyordu ve pekala bunun farkındaydı. Dertleri özele inince eften püften olaylardı ama öyle biriktirmişti ki içinde artık toparlayamıyordu. Tüm geceyi ayakta geçirmek istemese de telefonunu çıkartmış ve okuduğu kitabı açmıştı, tüm gecenin uyanık geçtiğini anladığında elindeki telefondan alarm sesi gelmişti. Uykusuz hissediyordu, uyumalıydı... Bunu uçuşa kadar ertelemişti.

viajero.-tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin