4) Kaybedecek Bir Şeyi Kalmayanlar

32 4 2
                                    

Bencil olmayı öğrenmem gerek.
🎵emi-metamorphosis
Keyifli okumalar, hatalarım varsa affola.<3

Saatler geçiyordu, karanlık çökmüştü ama gelen yorumlar arasından işine yarayacak hiçbir şey yoktu. Bazı yerler deniliyordu ama istediği yer olmuyordu, internet üzerinden girip kasabanın görünüşüne bakıyordu ve hepsinin yanlış lokasyon olduğunu görüyordu. Tekrar uyumayı denemişti, uyku tutmuyordu. O an aklına Braşov Kalesi geldi, orada uyumadan da onlarla iletişim kurabilmişti. Üzerine tekrardan kot pantolonunu ve kazağını giymişti, telefonunu ve cüzdanını alıp çıkmıştı bu sefer. Hızlıca danışmaya gidip tekrar bir taksi çağırmalarını istemişti. Kendisi otelden çıkıp beklemeye başlamıştı. 10 dakika sonra gelen taksiye binip Varna Sokağına gitmek istediğini söyledi, adam anlamsız gözlerle baktı. Bunun sebebi Varna Sokağında görülmesi gerekilen şey Braşov Kalesi'ydi ve onunda gezi saati saat 18.00 biterdi. Adam bu konuda Taehyung'u uyarmış olsa da Taehyung dikkate almamıştı. Sadece harekete geçmesini istemişti ve adam da dediğini yapmıştı.

Oraya vardıklarında Taehyung ödemeyi yapıp sabahtan öğrendiği patikaya girmişti, telefonun ışığından yararlanıyordu. Korkuyordu ama korkusu adrenalinin ardındaydı, damarlarından adrenalin akıyordu çünkü deliceydi. Normalde hep olanların peşinden koşardı; Pisa Kulesinin peşinden koştu, Piramitlerin peşinden koştu ama bu sefer farklıydı işte. Bu sefer hiç bilmediği bir sesin, hiç bilmediği bir yerin peşinden gidiyordu. Belki birine anlatsa kafasının uçtuğunu söylerdi. Hoş, söyleyecek kimsesi de yoktu zaten.

Patikayı bitirmeye yaklaştığında tekrardan o hisse bürünmüştü, nefesi ciğerlerine ulaşmıyor gibiydi. Kanının aktığını hissetmiyor, kalbinin atışını duymuyordu. Kaleye giremezdi, kapılar kapatılmıştı. Bu yüzden kalenin hemen yan tarafına geçmişti, oturup bekleyecekti. Öyle ya da böyle O kendisine ulaşacaktı, öyle düşünüyordu.

Aslında düşünmüyordu, hissediyordu. Konuşacağını hissediyordu, sanki bu his de kendisine O'ndan geliyordu. Kalenin yanındaki merdivenlerin bir köşesine oturup beklemeye başlamıştı, saatler sürse de burada kalmalıydı. Bu olay artık bir korku değildi, yapması gerektiğini hissediyordu. Yapmazsa nefessizlik hissi onu kendisiyle beraber saracak gibiydi. Ve merak ediyordu, falcının dedikleri bir yıl önce onun için ziyadesiyle anlamsızdı ama şu an öyle gelmiyordu. İnandığını hissediyordu, kendisine yediremiyordu ama inanıyordu. Vardı, oralarda bir yerlerdeydi ve yardımını istiyordu.

İşte tam o sıra, beklediği ses duyuldu. "Geldin," Taehyung bir şey dememişti, bu cümle bitmemişti. "Neden geldin?" Taehyung anlamsızca etrafına baktı, hâlâ neden geldiğini sorduğu için sinirliydi. Yine de sakince konuşmuştu. "Bana yol göstermezsen sana yardım etmem." Bu sefer karşı tarafın gülüşünü duydu, tüyler ürpertici bir gülüştü bu. "Etmez misin, edemez misin?" Taehyung düşündü, muhtemelen edemezdi. Bulabileceğini düşünmüyordu, o sıra O tekrar konuştu. "Bazen sükunet en güzel cevaptır." Taehyung'un konuşmasına izin vermeden devam etti. "Düşmanına ne zaman yardım edeceğini bilir misin Taehyung?" Taehyung düşündü, gereksiz bir yanıt vermek istemiyordu. Bir süre sessizlikten sonra konuştu "ortak çıkarlar söz konusunda olduğunda mı?" Tekrar güldüğünü duydu Taehyung, yanlış bir yanıt değildi kendisinden emin bir şekilde konuşmasını bekledi. "Ortak çıkarlar ha? Bu tabiri daha çok beğendim, ben canını bağışlaması diyecektim halbuki." Taehyung tırstı, biri onun canına mı kast edecekti? Şu an uzaklaşıp polise gitse polis kendisini ruh sinir hastanesine gönderirdi, bu yüzden donuk bir sesle konuştu "bilmece gibi konuşmaktan vazgeçecek misin?" Bir müddet sessizlik oldu, Taehyung O'nun gittiğinden şüphelendi. "Burada mısın, yoksa bilmece gibi konuşma diyince konuşamıyor musun?" Alayla konuşmuştu, yine neyine güveniyordu bilmiyordu ama emindi. O, kendisine zarar veremezdi. "Asırlar önce yapılan bir hatanın anahtarı sensin." Taehyung anlamamıştı, asırlar öncesi yaşanan bir şey kendisini bağlayamazdı. Taehyung "hatayı kim yaptı?" Bunu neden sorduğunu bilmiyordu ama sorma ihtiyacı duydu, işte tam o sıra beklemediği bir yanıtla karşılaştı. "Biz." O sıra Taehyung düşünmeye başladı. Biz kimdik bilmiyordu ama o bizim içinde kendisinin de olduğu açıktı. "Siz mi biz mi?" Taehyung onaylatmak için sormuştu, karşı taraf düşündü. "Bizi bağlayan şeyler, en çok seni bağlar." Bağlar mıydı? En uzun sohbetleri buydu, sadece sorular ve cevaplardan oluşuyordu. "Neden?" Taehyung çok açık bir soru sordu, hangi sebebi söylediğinin önemi yoktu. Sebep istiyordu. "Çünkü sen, atalarının en üstünüsün. Sende, yapılan hataları affettirecek bir güç var. Sen, mühürlüsün. Sadece akıt." Tam Taehyung üçüncü kez duyduğu akıt kelimesini soracaktı ki O onu susturdu "Sorma, yardımın geldi. Git, bul onu, yardım et bana. Çıkart beni saklandığım yerden."

viajero.-tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin