✓GİRİŞ

75 1 0
                                    


"Hatalar muhakkak affedilir, ama ihanetin affı olmaz!"

Soğuk zemin, soğuk bir havada, belki teninin cayır cayır  yandığını  hissediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soğuk zemin, soğuk bir havada, belki teninin cayır cayır  yandığını  hissediyordu.
İçindeki  bitmek bilmeyen aldatılmış  hisselerinden bir türlü  kurtulamıyordu.
Bütün öfkesini çıkardığı ama hâlâ  bir yerde bir eksiklik düşündüğü  için  yaptığı  o korkunç  şeye devam ediyordu.

Beton zeminde sadece gecenin bir vakti ay ışığın girdiği bu depoda asla kormadan- ki, korkan bir insan asla şuanki  şeyi yapmazdı.- tereddüt  bile etmeden canice  bir bedeni katlediyordu.

Nasıl mı?

"Benim hayatımda ihanete yer yok!" dehşet verici şekilde, paramparça hâle gelmiş ceseti; sanki her şeye yeni başlamış gibi parçalamaya devam ediyordu.
Elindeki bıçak, artık kanı tutamıyor, damlalar halinde yerde kan göleti oluşturmuştu.
Belki o ona iyi geliyordu.

Güldü.

"Yer... Yok!" bağırarak kahkahalar atmaya başladı.

Bıçağı yere attı.
Kana bulanmış elin tersiyle, gözyaşını sildi.

Kanlı gözyaşları, teninden akıp giderken aldırmadan yerdeki cesete baktı.

"Acaba şimdi ne yapsak?"
Düşünüyor gibi yapmaya başladı.
İşaret parmağını, büzdüğü dudağının kenarına getirdi.

Yaşadığı şey, sanki normal bir durumuş gibi davranıyor, acelesi yokmuş gibi rahat hareket ediyordu.

"Buldum."
Parmağını havaya kaldırıp gülümsedi.

"Bu güzel bedenini... Ait olduğu yerlere bırakacağız. "

Ellerini birbirine vurdu.

"Nasıl?" dedi, sorar gibi."Bence harika bir plan."
Çöktüğü yerden kalkıp, etrafa göz attı.
"Vaktimiz bol. Güzel bir paket yapalım."
Derin bir nefes alıp verdi ve eserine göz attı.

▪️▪️▪️

Zorlukla poşetlediği ceset parçalarını siyah dağ arabasının bagajına koydu.
Başına çektiği hırkanın şapkasını yıkadığı eliyle düzeltti.
Karanlık orman yolunda kimseye rastlamadan, - ya da raslaması sıkıntı değildi- varması gereken yerlere gitmek için arabaya bindi.

Açtığı yabancı müziği son ses yükseltip, mırıldandı.

"Sende çok seversin bu şarkıyı.." cesede seslendi... Sanki duyup cevap verebilecekmiş gibi...
Bir an durdu.
Sanki cevap vermesini bekliyormuş  gibi...
Sanki cevap vermesi gerekiyormuş gibi...
Gözünden bir damla yaş aktı.
"Bana cevap vermen gerekiyordu." Elini sertçe  direksiyona defalarca vurdu.
"Bana cevap vermen gerekiyordu." Yan tarafındaki boş koltuğa baktı." Burada oturup bana bakıp gülümsemen gerekiyordu. " başını iki yana salladı." Neden  yaptın?" Yine kendini kontrol edemiyordu. Öfkesi yaşadığı her şeyden daha çoktu. Öfkesi  yaptığı şeyden daha ağır geliyordu bedenine...

" Ben bunu hak etmedim. " elinin tersiyle, akan göz yaşını sildi." Hak etmedim." Burnunu çekti."Ama sen!" Aynadan arkaya bakıp bağırdı."Ama sen hak ettin!"  Bu söylediğine  kendini inandırmaya  çalışıyordu.
"İhanetin, bedenimde nasıl bir yer ettiğini çok iyi biliyordun." 

"İhanetin  nedeni olmaz ama cinayetin sebebi olur."

Sustu.

Söyleyip kurtulduğunu düşündüğü şeylerin, şimdi  kendine bile söyleyemediği şeylerin hesabını  veriyordu içinde..

Acı içinde yansada hicbir şekilde  pişman değildi.

Yaptığı ve yapacağı  hiçbir şeyden pişmanlık duymuyordu.

Henüz bitmemişti onun için .

Ölmesi gerken birden fazla kişi vardı.
Hepsi için kafasında o kadar güzel senaryolar kuruyordu ki, bir an güldü.

Sonra kahkaha attı.

Bir ahmak gibi onunla nasıl oynandığını düşünüyordu.
Nasıl önceden anlamadığını... nasıl önceden kendisiyle eğlendiklerini ama onun asla anlamadığını düşününce aptal gibi  bir kahkaha daha attı.

Zevkle sıradaki kişilere geçmek istiyordu.
Bunun için can atıyordu.

Aklında düşünüp durduğu şeylerle yola devam etti.

Sarsıla sarsıla gittiği yolda yaptığı ya da bu saaten sonra olacakların farkında bile değilmiş gibi neşeliydi.

Öldürdüğü kişi, sanki sanki...

Yarım saat sorna geleceği yere vardığında, arabadan inip bagajı açtı.

Kırmızı torbada olan bedenin bir parçası, ait olması gereken yerdeydi.

Gecenin bir vakti asla korkmadan, kendinden şüphe bile etmeden devam etti.

Geriye kalan iki kırmızı ceset torbasını da olması gereken yere bıraktı.

Son ceset torbasının başında çöküp yazdığı küçük notu üzerine koydu.

Eli son kez değdi belki torbanın ardındaki bedenin parçasına... Son kez dokunup son kez baktı...

Olduğu yerden doğrulup, ardına bile bakmadan gitti.

Eliyle şapkasını düzeltip yoluna devam etti .

Arabasına binip gaza basmadan önce bıraktığı notaki cümleyi tekrar etti.

"Biz de hatalıydık elbet. Kalbimizde başrolü kime verdiysek katil hep o çıktı!"





Kanlı GözyaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin