Bir sabah Louis sessizce Harry'i öptü ve evden çıktı.
Harry için alışveriş yapmaya gideceği için not bıraktı ve evden çıktı.
Marketde uzun bir süre dolandıktan sonra alacaklarını aldı.
Daha sonra yolu yürüyerek eve dönmeye başladı.
Bir sigara dudaklarının arasında, elinde poşetlerle yürüyordu.
Bir anda gördüğü manzarayla eve doğru hızla koşmaya başladı.
"Hayır, Hayır!"
Arabaya binen adamları kovaladı ama yetişemedi.
"Siktir! Siktir!"
Sadece adamları evden çıkarken görmüştü ve hızla eve girdi.
"Harry?!"
"Harry?"
Odaya girdiğinde yatağın boş olduğunu gördü.
"Harry!"
"Hayır!"
Bunu babasından başka kimse yapamazdı.
Louis sinirden öfke balonuna dönmeden önce telefon sesini duydu.
"Alo!"
"Bak Louis.. ona kötülük etmek istemiyorum ama dediklerimi yapmazsan onu yaşatmam"
"Baba.. baba ona dokunma bunu çözelim."
Babası dinledi.
"Üzgünüm son şans"
"Lütfen baba.. ona zarar verme ne olur onu rahat bırak ne istersen yapacağım.. ne istersen yaparım onu bırak lütfen yalvarırım. Sana Yalvarırım.."
Babası güldü.
"Bu çocuk seni dize getirdiği için onu tebrik etmeliyim. Düşüneceğim Louis ama şartım var. İtalya'ya dön ve herşeyi düzelt. Tabi, o kızlada evleneceksin."
"Peki Harry'e ne yapacaksın?"
Babası onayladı.
"Bunları yaparsan onu bırakırım Louis. Ama eğer bir oyun olursa, ona veda edemezsin."
"Ne istersen yapacağım yeter ki onu bırak.."
Babası kapattığında Louis saniyeler içinde evde sağlam kalan bir eşya bırakmamıştı.
Sinirden her şeyi paramparça etmişti.
Babasını öldürmek istemek hissi aklına gelene kadar öfke doluydu.
Louis çok geçmeden dediğini yapmıştı.
İlk uçakla italya'ya dönmüştü. Barewood ailesine gitti.
Bitkin ve yorgun bir vaziyetde onlardan özür diledi.
Louis'in adeta dünyası başına yıkılmıştı.
Laura onun sevgilisi olduğunu biliyordu ve hiç bir şey söylememişti.
Louis'in bitkin halini gördüğünde çok üzülmüştü.
4 gün sonra sade bir nikah ile Laura ile evlenmişti.
Ancak Louis her geçen gün daha kötü bir hale geliyordu.
Hızla ertesi sabah babasını aradı.
"Onu bıraktın mı?"
"Bıraktım istediklerim yerine geldi. Şimdi baba gibi yaşa Louis. Aile olun. Tek istediğim bu.."
Louis sigarasını fırlattı.
"O iyi miydi?"
"Evet. Gayet iyidi."
"Senden daha zeki bir çocuk.."
Louis yüzüne telefonu kapattığında ardından gelen aramaya baktı.
Harry
Hızla açtı.
--(Konuşma)Harry: -Louis?
Louis: -Ben.. benim
Harry duyduğu ses ile yıkılmış gibiydi.
Harry: - Tebrik ederim
Louis: -ben..
Harry: - biliyorum. Babanla konuştuk.
Louis: - özür dilerim. Yapamadım seni koruyamadım.
Harry: - bunun için suçlu hissetmemelisin Louis. Mutlu ol. Sen bunu hakediyorsun.
Louis: - seninle mutluydum Harry. Özür dilerim.
Harry : - .....
--(konuşma sonu)
Harry telefonu kapattıktan sonra Louis saatlerce ağlamıştı.
"Sorun ne? Ah.. Louis."
Laura ona sarılmaya kalkıştığında eliyle onu geri itti.
"İyi bir fikir değil Laura.. kalbini kırmak istemiyorum Lütfen."
"Peki. Louis.. bir çözüm bulamaz mıyız?"
Louis kafasını olumsuzca salladı.
"Babam beni onu öldürmekle tehdit ediyor.. o yoksa bende yokum Laura."
"Belki onu bir gün görme umuduyla yaşamam, onun olmadığı bir dünya'da yaşamaktan daha iyi.."
Laura ona hızla sarıldı.
"Özür dilerm Louis! Çok özür dilerim.. böyle olmasını istemiyordum."
Louis saatlerce ağladıktan sonra eve girmiştiler.
Harry cephesinde ise Harry resmen ölü gibiydi.
Kırgın bitik ve sürekli ağlıyordu.
"Tatlım? Yemek hazır lütfen bugün ye.."
"İstemiyorum anne."
Harry her gün belirli saatlerde ağlıyordu.
"Lütfen.. git"
Hıçkırarak ağlamalarını dinleyen ise annesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue Loves Green (Larry)
Fanfiction"Sabahın erken saatlerindeki sessiz anlarda, dünya uyanmadan ve hayatın kakofonisi başlamadan önce, düşüncelerimin sana doğru sürüklendiğini görüyorum. Dokunuşunun hatırası, kahkahanın sesi, beni kucaklamanın sıcaklığı, hepsi kalbimin derinliklerin...