İnsan ne zaman korkuyu iliklerine kadar hisseder? Ya da neyden ölümüne korkar? Minho ilk defa öleceğini bu kadar net hissetmişti. Yanında yüzü kana bulanmış ve ağlayan Hyunjin'le ne yapacağını bilemiyordu hoş böyle bir durumda ne yapılırdı ki? Sahildeki imsanlar bağrışarak kaçışmaya devam ediyordu Minho ise hâlâ boş gözlerle onu izleyen Chan'a bakıyordu. Nefes almaya çalışıyordu ama onu bile beceremiyordu şu an.
Hyunjin karşı tarafa bakan Minho'ya baktı ardından kolundan çekiştirmeye başladı ölümüne korkuyordu burada bulunmaktan, bir an önce gitmek istiyordu sadece şu an. "Minho yalvarırım gidelim artık çok korkuyorum" Minho hâlâ karşıda onları izleyen Chan'a bakıyordu neden hâlâ onları izlemeye devam ediyordu ne düşünüyordu?
Minho kolunu sarsan bedene baktı Hyunjin'in yüzü kan içinde kalmıştı, korkan gözlerle bakmaya devam ediyordu. Minho kafasını iki yana sallayıp hızla ayağa kalktı ve sıkıca Hyunjin'in elini tutup koşarak Chan'a doğru ilerlemeye başladı bugün bu saçma olayları bitirecekti.
Hyunjin hızlı adımlarla ormana doğru ilerlemeye başlayan Minho'nun adımlarına ayak uydurmaya çalışıyordu. Şu an çok fazla korkuyordu ve bir an önce evine gitmek istiyordu artık. Chan ise el ele kendisine doğru ilerleyen ikiliyle ormanın içine doğru ilerlemeye başladı. Bugün her şey bitecekti. Efendisini bulmuştu sonunda.
Minho ormanın içine doğru ilerleyen Chan'la adımlarını daha da hızlandırdı şu an son sürat ilerleyen arabalar ya da kaçışan insanlar umrunda değildi. Minho yan taraftan gelen ikinci çığlıkla Hyunjin'e bakmaya başladı. İkisinin etrafını da mavi ve kahverengi kelebekler sarmaya başlamıştı. Minho başının döndüğünü hissediyordu yaşadıkları yetmemiş miydi? Neden her gün daha fazlasını yaşıyordu? 17 yaşında bir çocuk kime bu kadar kötülük yapabilirdi ki? Minho kanların daha da koyulaşmasıyla tekrar kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı "Kaderden kaçamazsın kaderin seni buldu bu sefer onu kaybedemezsin" Minho gökyüzündeki yazıyla tekrar nefes alamadığını hissetti bunlar artık çok fazlaydı.
Önlerindeki kelebekler adeta onları sarmalamıştı hareket etmelerini zorlaştırıyordu Hyunjin artık çığlık atamayacak kadar yorgun hissediyordu kendini, sadece elini sıkıca tutan Minho'yu takip ediyordu bütün vucüdu kontrolu kaybetmiş gibi savrulmaya başlamıştı. Bütün bu yaşadıklarının ne anlama geldiğini bile anlayamıyordu sadece Minho'yu takip ediyordu daha fazlasını yapacak gücü yoktu zaten.
Minho ise kelebekler her ne kadar görüşünü zorlaştırsa da siyahlar içindeki adamı takip edşyordu. Chan arkasından gelen ikiliye baktı. Kelebekler onun emrini dinlemiş efendilerini ve eşini koruma altına almıştı. Onların kaderi başından beri birlikteydi. Sadece ufak bir dokunuşa ihtiyaçları vardı ve o dokunuşta onları bulmuştu.
Minho kelebeklerin gökyüzüne doğru hareket etmesiyle geldikleri yere bakmaya başladı. Bir... Bir uçurum kenarına gelmişlerdi. Chan ise önce efendisinin tepkisini izlemek için arkalarından onlara bakıyordu. Minho uçurumu görmesiyle hızla birkaç adım geriye gitti. Daha fazla ne yaşaması gerekiyordu? Tekrar gökyüzüne baktı artık kan akmıyordu. Her şey eski haline dönmeye başlamıştı. Gerçekten artık her şey eskisi gibi mi olacaktı?
Chan gökyüzüne bakan efendisiyle onlara doğru ilerlemeye başladı "Beni, bizi bulacağınızı biliyordum efendim." Minho gelen sesle hızla arkasına döndü. Sertçe Hyunjin'in elini bırakıp Chan'a doğru ilerlemeye başladı ve yakasına yapıştı "Ne oluyor burada ha? Bana yaşattıklarınız yetmedi mi? Daha ne yaşamam gerekiyor?" Chan efendisinin kızgın olmasını anlıyordu o yüzden onun öfkesine karşı gelmedi. Sonuçta bundan yüzyıllar önce daha kötüsünü görmüştü. Öfkesi yüzünden bir krallığı mahvetmişti sonuçta değil mi o?
Chan nazik hareketlerle Minho'nun yakasındaki elini indirdi. Şu an efendisini bulduğu için çok mutluydu ama bu mutluluğu daha sonra da göstermesi gerekiyordu biliyordu bundan sonra daha uzun yolları olduğunu biliyordu "Bana kızgın olmanızı anlıyorum efendim ama yemin ederim yüzyıllardır sizi arıyorum, arıyoruz. Sonunda büyücü kadın sizin ruhunuzun bir liseli gençte olduğunu söyledi buna başta inanmamıştım ama doğruymuş efendim
Siz benim Kralımsınız." Chan sözlerine devam etmeden önce göz ucuyla Hyunjin'e baktı ve konuşmaya devam etti "Eşinizi kurtarmak için bu bedene girdiğinizi söylediklerinde inanmamıştım ama doğruymuş... Eşinizi bulmuşsunuz. İkiniz birbirinizi bulmuşsunuz." Minho çattığı kaşlarıyla Hyunjin'e baktı ne saçmalıyordu bu adam ne demek eşinizi? Ne Krallığından bahsediyordu onun bildiği tek krallık tarih dersinde gördüğü krallıktı hepsi buydu. Tüm yaşadıkları bir saçmalıktı...Minho tekrar öfkeyle Chan'ın yakasına yapıştı "Yalan! Yalan söylüyorsun! Bak ben kimseye bir şey yapmadım. Neyin karmasını yaşadığımı bile bilmiyorum" Chan efendisinin söyledikleriyle kaşlarını çattı ve konuşmaya başladı. Bu sahiden mümkün olabilir miydi? "Efendim bu Minho bir şey yapmadı evet ama Kral Minho..." Minho artık daha fazla dinlemek istemiyordu hepsi birer saçmalıktı. Biri kamera şakası falan yapıyordu emindi.
Chan saatine baktı. Artık vakit gelmişti buradan gitmeleri gerekti. Birinin karma temizlemesi gerekiyorsa o liseli Minho değildi, o Kral Minho'ydu ve Kral Minho'nun temizlemesi gereken karma basit bir iyilikle de çözülmeyecekti bunu anlamıştı. Chan yavaş adımlarla tekrar Minho'ya yaklaştı "Efendim artık gitmemiz gerek burada daha fazla kalmayız. Buradaki hayatınızın süresi doldu. Krallığa dönüp her şeyi halletmeniz gerek" Minho iyice sinirlendiğini hissediyordu bir akıl hastasıyla konuştuğuna emindi. Tüm bunların başka bir açıklaması olamazdı. Tam ağzını açacağı sırada yere yığılmasıyla yeni bir hikayenin kilidini açmıştı. O artık liseli Minho değildi o artık Kral Minho'ydu ve temizlemesi gereken karma başından beri Kral Minho'nun karmasıydı.
Hyunjin kanlar içinde yere yığılan Minho'yla koşarak geri kaçmaya başladı. Chan buruk bir gülümsemeyle Hyunjin'e baktı efendisine ikinci kez aynı acıyı yaşatmayacaktı bu sefer her şey farklı olacaktı. Chan elini ileri atıp sanki Hyunjin'i geri çekiyormuş gibi çekmeye başladı. Hyunjin ise görünmez bir kuvvet onu çekiyormuş gibi geriye gitmeye başladı her be kadar direnmeye çalışsada başaramıyordu. Chan yanlarına gelen Hyunjin'le elini yere indirdi. "İnanın hoş zevkli bir yolculuk bizi bekliyor prens hazretleri. Lütfen yolcuğun tadını çıkartın." Chan iki parmağını birbirine bastırıp şıklattı ve artık yeni bir hayata giriş yapmaya başladılar. Yüzyıllık karma artık son bulacaktı. Belki liseli Hyunjin ve Minho'nun hikayesi tamamlanamadan bitmişti ama Kral Minho ve Prens Hyunjin'in yapması gerekenler yeni başlamıştı...
Herkese merhaba nasılsınız?
Hikaye artık yeni bir yere doğru evriliyor...
Başından beri klasik bir liseli kurgusu olsun istememiştim umarım sizde beğenmişsinizdir...
Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen
Bir daha ki bölüm görüşmek üzere...🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma||Hyunho
FanfictionHwang Hyunjin okulda zorbalık gören liseli bir gençti. Minho'nun ise dünya yansa umrunda olmazdı ta ki Hyunjin'in sessiz yardım çığlığını duyana kadar o günden sonra Hyunjin'i yalnız bırakmamaya söz vermişti. Hem de temizlemesi gereken bir karması v...