-
Kitaba başlamadan önce ufak bir not: İtalik olan yazılar Yoongi'nin iç sesi. <3
-Gökyüzü, yeryüzü ve yeraltı.
İnsanların içinde yaşadıkları dünya sırlarla doluydu. Aralarında gezinen varlıklardan haberleri bile olmaz, hayatta kalma kaygısıyla işlerine koşturup dururlardı. Yanlarında koruyucu bir meleğin mi, yoksa onları günaha sürükleyecek olan bir şeytanın mı durduğunu bilemezlerdi. Başlarına gelen iyi veya kötü olayların tesadüf eseri olduğunu düşünmek insanlara her zaman daha basit gelirdi. Peki ya diğerleri?
Miyeon sıkıntıyla derin bir nefes aldı.
"Min!"
Gri kanatlı ölümsüz hızla Miyeon'un odasına girdi. Önünde saygıyla eğilip meraklı gözlerle melek kadına baktı.
"Efendim?"
"Sana yeni bir görev vereceğim."
Diğerleri, gökyüzünde işçi olarak çalıştırılan ölümsüzlerdi. Yoongi onaylayıp kendisine uzatılan parşömen kağıdı aldı. Miyeon'un verdiği görevler diğer profesörlere kıyasla daha hafif olurdu. Bu yüzden rahattı.
"Tamam efendim."
"Portal kapanmadan önce gözlemlerini yazıp bana getirmiş ol." dedi nazik bir sesle. Yoongi onaylayıp kadının kar beyazı kanatlarına baktı.
Özeniyordu. Yüzyıllardır kanatları renk kazanamamıştı ve gökyüzünde ne melek, ne de şeytan olarak saygı görebilmişti. O sadece herkesin alt kademede gördüğü bir işçiydi. Hayatının en büyük talihsizliği gerçek potansiyelini gösterebilecek bir ortama sahip olmamasıydı.
Genç yaşında Yoongi'yi işçi kampına götürüp sert şartlarda eğitmişlerdi. Ardından kendini; yüz kızartıcı olaylara karışan, kötü yola düşen ve ölümsüz hayatında büyük başarısızlık elde eden ölümsüzlerin okuduğu Düşmüş Melekler Akademisinde bulmuştu. Seviyesi düşürülen meleklerin ve şeytanların gökyüzünde tekrardan iş görebilmesi için kurulan bu akademiye, çoğu ölümsüz tarafından alayla bakılırdı.
Keşke Yoongi de gökyüzünde melek veya şeytan olarak görülseydi. Fakat bu kanatlarla saygı duyulması mümkün bile değildi. Doğru düzgün uçamıyordu. Kanatları kısa, normalden küçük ve renksizdi. Yetişkinlik evresinde olmasına rağmen bir bebeğin kanatlarıyla yaşıyormuş gibiydi. Neyse ki bu konumda olan tek ölümsüz kendisi değildi.
Kanatları gelişme göstermeyen fakat ölümsüz hayata sahip olan herkes, ergenlik evresi bittikten sonra işçi kamplarına gitmek zorundaydı. Bu şekilde sistemde bir yer edinebiliyor ve çalışabiliyorlardı. Aşağılanarak, ezilerek ve türlü türlü zorluklara göğüs gererek...
Yoongi, Miyeon'un odasından çıkıp portala doğru yol aldı. Kanatlarını kullanamayan işçilerin yeryüzüne inebilmesi için akademinin farklı farklı yerlerinde portallar bulunurdu. Genellikle temizlik odaları gibi kıytı köşelerde kalmış mekanlarda olurdu bu portallar. Akademide çalışan profesörler, portallarda olası bir arıza çıkması ihtimaline karşılık kendi odalarına koruma büyüsü yapardı. İşçilerin kendi özel alanlarına izinsiz girmesi affedilir bir durum değildi. Yanlışlıkla veya bilerek olması fark etmiyordu.
Yoongi üçüncü kattaki malzeme odasına girip kapıyı kapattı. Ölümsüz hayatının bu kadar vasat ilerlemesine dayanamıyordu. Çocukken hep başarılı biri olmayı hayal eder, kanatlarının nasıl gelişeceğini merak ederdi. Uçabilmenin nasıl bir his olduğunu hala bilmiyordu. En azından sfenkslere binecek kadar saygıdeğer olmayı isterdi.