Seungmin'in arkasından gelip belini kavradım, her zamanki gibi bana kızgındı.
"Ne yaptım yine?" Seungmin bana doğru döndüğünde yüzlerimiz fazlasıyla yakınlaşmıştı. "Yanıma hiç gelmiyorsun." Seungu kendim ile duvar arasına alıp saçlarını okşadım. "Hep işim oluyor sevgilim." Seungmin bu cevaptan tatmin olmamış bir şekilde bana baktığında ona daha çok yakınlaştım. "Benden nasıl bir cevap bekliyorsun?" Seungmin bana bilmiyorum anlamında kafasını salladığında ona imkansız olmasına rağmen daha çok yaklaştım. Seungmin hafif geriye çekilmeye çalışırken sırtını duvara yaslamasıyla ellerini vücuduma koyup beni itmeye çalıştı. "Chan.." Seungmin'in boynuna yaklaşıp yanağını okşadım. "Söyle seungmin."
Seungmin yutkunmuş benden gözlerini kaçırarak bi cümle mırıldanmıştı. "Anlamadım yüksek sesle söyle." Seungmin bana dönüp masum gözleri ile bakmaya başlamıştı. "Seni özledim.." hafif sırıtıp tekrar boynuna yöneldim. "Senden beklenilmeyecek bir laf." Seungmin'e baktığımda kıpkırmızı olmuştu adeta ama bu şekilde de çok tatlı duruyordu. Bacaklarından tutup onu kucağıma aldığımda elleri omuzlarıma gitmişti. Bacaklarını belime sarıp Seungmin'in belini tuttum ve kendime bastırdım. "Chan.. sırtım acıyor yapma!" Seungmin'i boş yatağa götürüp yatırdığımda rahatlarcasına bir iç çekmişti. Üstüne ağırlığımı vermeden çıkıp boynunu emmeye başladım.
"Minho.. babasının geri döndüğünü söylüyor." Elimi seungminin tişörtünün içine sokarken söylediklerini umursamamaya başladım. "Felix'i istiyormuş.." Seungmin'in yanağını okşayıp ona baktım. "Sence şuanda bunları anlatmanın zamanı mı bebeğim?" Seungmin utanırcasına kafasını çevirdiğinde hafif kıkırdadım ve boynuna geri döndüm. Soğuk elim ile Seungmin'in sıcak tenini okşadığımda Seungmin kasılmış, ağzından küçük mırıltılar çıkarmıştı. Belini okşamaya devam ederken ellerimi yavaş yavaş aşağılara indirip pantolonunun belini tuttum ve Seungmin'e baktım
"Bu gece biraz uzun sürecek sanırım."
~hyunjinden~
"Siz kimsiniz?" Yaşlı adam iç çekip sorumu cevaplamıştı.
"Felixin babasıyım." Ona şaşkın gözlerimle bakarken hemen doğruldum. "Ne?" Adam hiç birşey olmamış gibi bana bakıyordu. "Onu aptal sanıyorsun ama asıl aptal sensin başından beri plan buydu Hyunjin, Felix sana aşık olmamalıydı." Gözlerim kocaman açıldığında sadece o adamın ağzından çıkan sözlere odaklanmıştım.
"4 yıl önce Felix ile bilerek tanıştınız, seninle sevgili oldu sadece planın bir parçasıydı ama bazı şeyleri gözden çıkarmışım, Felix benim için bile fazla akıllıydı tek zayıflığı sana aşık olmasıydı. Her ay sana bu planın varlığını inandırmaya çalıştı ama sen gerçekten aptaldın. O yaptığı tarifler, giydiği kıyafetler hepsi bir ipucuydu hyunjin." Gözlerimi yere alıp sadece sessizce o adamı dinlemeye devam ettim.
"Felix asla sana muhtaç olmadı, ölümüne dair herşey bir plandı, asıl ona muhtaç olan sendin." Ellerimi saçlarıma götürüp saçlarımı çekmeye başladım, buna inanmak istemiyordum hala.
"İşte bu da senin zayıflığın, güvendiğin insanların seni arkasından bıçaklamasını kaldıramıyorsun." Yaşlı adam konuşmaya devam ederken aklımda teker teker Felix ile olan eski anılarımız canlanmaya başlamıştı, o gülüşü bana sevgi dolu bakışları.. herşey yalanmıydı yani? Bana yazdığı onca mektuplar çizdiği resimler hepsi sadece bir planın parçası mıydı? Cümlelerin içinde kullandığı anlamsız büyük harfler bir ipucu muydu ve ben bunu anlamamış mıydım?
Gerçekten aptalın tekisin Hwang Hyunjin.
Yaşlı adam bakıp cebimden bir silah çıkardım ve tam alnından ateş ettim. "Felix beni seviyor.." adam yerde kanlar içinde yatıyordu. Ayağa kalktığında silahı bırakıp ona şaşkın gözler ile bakmaya başladım. "Evet, ne yazık ki?" Şapkasını taktığında iç çekip saçlarımı karıştırdım. "Hala nası benimle konuşabiliyorsun?" Adam sırıtmış sigarasını yakıp ağaca yaslanmıştı. "Burası gerçek değil." Arkamı dönüp Felixin gittiği yola baktım. "Onu niye korkuttun?" Adam sigarasını ağzından çekip parmaklarının arasına almıştı. "Beni çok güçlü sanıyor ondan korkmuş olmalı." Adama dönüp sigara paketini aldım ve bende bir sigara yaktım. "Şu başta yaptığın dramatik konuşma neydi?" Adam sırıtmış bana bakmıştı. "Felix bizi dinliyordu."
Ellerimi saçlarımdan geçirip adama baktım. "Adın neydi?" Adam bana bakıp sigarası ağzındayken cevap vermişti. "Jiwon." Sigarayı ağzıma alıp onu süzdüm. "Minho ile ilgilenecek misin?" Adam olumsuz anlamda kafasını sallayıp gözlerini kapatmıştı. "Onu kendi psikolojisi ile cezalandırıyorum zaten merak etme." Sigarayı parmaklarımın arasına alıp zararlı dumanı ormana bıraktım. "Felix nerde?" Jiwon karşı yolu gösterip şapkasını iyice kafasına oturtmuştu. "Ordan gitti gölün kenarında oturuyor olmalı." Jiwona bakıp o yolu takip ettim. Gölün kenarına geldiğimde sarı saçları ile orada dikilen Felixe baktım.
———————
Benimde beynim yandı amk
Yazım hataları olursa görmezden gelin lütfen😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐑𝐨𝐬𝐞 /𝑯𝒚𝒖𝒏𝒍𝒊𝒙/ DÜZENLENİLİYOR
FanfictionHyunjin değerini bilemediği sevgilisi ile tekrar karşılaşır, ama bu sefer hiç bir şey umduğu gibi gitmez.