yirmi üç, cesaret tohumları.

277 16 9
                                    

Serter'den,

Ne yaptığımı bir an bile sorgulamadan, Kayra'nın attığı adreste bulmuştum kendimi.

Yapacağım şeyler için artık kalbim ile hareket etmeyi bırakmıştım. Bir his vardı ve o hissin beni yönetmesine izin veriyordum. Bu kadarını kendime borçlu gibi hissediyordum. Tüm hayatım boyunca birine bağlı yaşamıştım ve artık kendi başıma nasıl biri olduğumu bilmek istiyordum. Attığım tüm adımların tek bir nedeni vardı.  Aşkından saçma sapan davranmayan, sevgisine yenik düşüp kendini yaralamayan o adam nasıl olurdu görmek istiyordum.

İçimden gelen bir cesaretle birkaç dakikadır önünde durduğum kapının ziline bastım. Hava çoktan kararmıştı ve hafiften yağmur çiseliyordu. Bu havalar ruhumu karartmak yerine içimi huzurla kaplıyordu. Kesinlikle, kötü hava insanıydım. Kapının hızlı bir hareketle açılmasıyla birlikte üzerine lacivert tişörtünü yarım yamalak giymeye çalışan Kayra ile karşılaştım. Gözlerimi anlık bir şekilde vücuduna indirdiğimde yapılı bedeninin büyüklüğünü fark etmiştim. Utançla tekrardan gözlerine doğru tırmandı bakışlarım. Geleceğimi düşünmüyor gibiydi.

"Yanlış bir zamanda mı geldim?" diye sordum mırıldanarak. "Saçmalama, maç izliyordum da birazcık dağıtmışım." dedi  gülümseyerek ve "Gelsene." diyerek içeriyi işaret etti. İçeriye doğru adımladığımda görkemli bir evle karşılaşmayı bekliyordum elbette. Evin konumu itibariyle ormanın derinliklerindeydi ve etrafında insanı hayrete düşüren bir manzara vardı. Burnuma arabada duyduğum tanıdık koku geldiğinde yine o ferahlık hissini geri çevirememiştim.

Açık olan televizyonda derbi maçını gördüğümde gülümsedim. Gerçekten de maç izliyordu ve yastıklar sinirden fırlatılmış gibi her yere dağılmıştı. Hızlıca koltuklara doğru ilerledi ve yerdeki yastıkları toplamaya başladı. Bu hareketine gülmeye başladığımda yalandan bir kaş çatmasıyla yüzüme bakıyordu. Elinde olan yastığı bana doğru fırlattığında havada yakaladım ve gülümsemem biraz daha genişledi. Arabasının anahtarını da tıpkı bu şekilde kucağıma fırlatmıştı. "Gülmesene, yeniliyoruz şurada." dedi ve elindeki yastıkla birlikte kendini koltuğa bıraktı. Gerçekten üzgün görünüyordu.

Hiçbir zaman futbolla alakası olan biri olmamıştım fakat öylesine Galatasaray'ı destekliyordum.

Ekranda gördüğüm tabloyla ise Kayra'nın koyu Fenerbahçe'li olduğunu anlamam çok sürmemişti. "Siz 9 yıldır şampiyon olamıyordunuz değil mi?" diye damarına basmalık bir soru yönelttiğimde gözlerini kısarak bana bir bakış attı. O sırada üzerimdeki ceketi çıkartarak koltuğa bırakmıştım. Evin içerisi ılıktı ve muhtemelen yerden ısıtma ile ısınıyordu. Gözlerim evin etrafını çevreleyen boydan boya camlara takıldığında gecenin karanlığı çöken ağaçları izlemeye başlamıştım. Huzurlu bir evdi fakat geceleri burada yalnız kalmak korkutucu olabilirdi. Acaba Kayra tek mi yaşıyordu?

"Goooool!" Kayra'nın bağırışı ile birlikte yerimden sıçradığımda korkuyla ona doğru baktım. Sevinçle yerinde zıplıyordu ve bir anda bana dönerek üzerime gelmeye başladı. Ben bir iki adım gerilediğimde çoktan yanıma ulaşmıştı bile. Hızlı bir şekilde bedenime sarılıp vücudumu havaya kaldırdığında şokla gözlerimi açtım. "Ya valla, uğurlu geldin! İyi ki geldin." Söylediği şeyle birlikte gülümsedim ve bir nebze de olsa korkudan atan kalbimi yatıştırmaya çalıştım. Bir anda reaksiyon gösterdiği için kalbimin atışları hızlanmıştı.

Kısa bir süre sonra bedenimi yere bıraktığında sevinçten hızlanan nefeslerini düzene sokmaya çalıştığı gözle görülüyordu. Aramızdaki mesafe yine çok kısaydı ve bugün ikinci kez bu durumda olmanın üzerimde bıraktığı etkiyi kavrayamıyordum. "90 kiloyum, sen beni nasıl kaldırdın ya?" diyerek ortamın havasını dağıtmaya çalıştığımda o da gergin bir şekilde gülümsüyordu. "Valla bu sevinçle Seyit Onbaşı bile olabilirim." dediğinde istemsiz bir şekilde güldüm. Eğlenceli birisiydi. Aynı zamanda gizemli bir havası olduğunu da hissediyordum.

Serter | KompleksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin