Hakan yaşadıkları anın çaresizliğiyle dolu gözler ve titreyen bir sesle son kozunu oynuyordu: "Ben kendimi bok gibi hissetmeyeyim diye benimle konuşacaksın!" Lakin Aylin onun yakasına yapışıp kendine çekinceye kadar Aylin'e bir nefes kadar yaklaştığını fark edememişti.
Aylinse anın verdiği gerilimle, direnmek için çırpındığı süre ona bir ömür gibi gelse de, yaklaşık 30 saniyedir gözlerini kaçırmaya çalıştığı, tadını hatırladıkça başını döndüren, nabzını yükselten, kendisini ona adeta bir mıknatıs gibi çeken dudaklardan kendini daha fazla uzak tutamadı. Bir karşılık almayı umarak sevdiği adamın iki yakasından tutup kendine çekti ve artık ne olacaksa olsun diyerek gözlerini kapattı. Ardından yıllardır mahrum kalsa da her defasında yeniden hayat bulduğu dudaklara kavuşmanın verdiği hazla reddedilme korkusunun yavaşça yer değiştirmesine izin verdi. Yıllardır sadece cüzdanında taşıdığı bir fotoğraf karesinin içinde biriktirmek zorunda kaldığı özlemini dindirmenin verdiği huzurla da Hakan'ın yakasını tutan ellerini rahatlattı ve yüzünü ellerinin arasına aldı öptükçe ona olan açlığını en derinlerinde hissettiği adamı daha iyi öptüğünden emin olmak için. Dikenlerin üstünde yürüyordu ve bu durumdan hiç ama hiç şikayetçi değildi.
Hakansa dumura uğramıştı. 2 saniye öncesine kadar içini dolduran öfkeyi aradı en başta,
'Hadi ama Hakan fazla uzaklaşmış olamaz az önce buralardaydı... Şimdi kızman, öfkeni kusman, hesap sorman gerek ona. Bunca zaman sonra karşına çıkıp ne hakla sana böyle davr.. Nemlendirici sürmüş bu sefer sadece. Böyle bir his miydi onu öpmek? Göğüse saplanan bir bıçak darbesi miydi onu sevmek? Son seferkinden biraz farklı sanki, gerçi yine bir kavga sonrasıydı, bizi barıştırmıştı, bitmesin istemiştim, yine bitmese keşke... Dejavu deniyordu değil mi bu yaşadığıma?'Bu nasıl bir histi bunca zaman sonra? Duyduğu kalbinin sesi miydi? 'İçimde kopan bu fırtına neyin nesi? Bu tutkunun ateşi nasıl sönmedi bu güne kadar?'
Sonra o da kapıldı anın büyüsüne ve karşılık verdi Aylin'e en az Aylinki kadar cüretkar bir öpüşle. 'Bir saniye.. Ben ne ara karşılık vermeye başladım ki, nasıl başarıyor bunca zaman sonra yine aklımı almayı, beni kandırmayı?'
Kaç kadın girip çıkmıştı belki hayatına ama bunca zaman sonra ilk defa böyle olmuştu Hakan. Liseli, acemi bir aşığa dönüşmüştü karşısında duran o cüretkar kadın karşısında. Ne yapacağını şaşırmış çözümü Aylin'den kopya çekmekte bulmuştu. Ellerini önce Aylin'in yanaklarına sonra boynuna doğru götürdü. Nefessiz kaldıkları ana kadar devam etti öpüşmeleri.
Hakan dudaklarının birbirinden ayırdığı andan itibaren anlamıştı aldığı avansın ona yetmediğini, daha fazlasını istediğini. Göğsünü delecek kadar kuvvetli attığını hissettiği kalbine iyi gelecek şeyin ne olduğunu da çok iyi biliyordu. Aylin'in de bakışlarında aynı isteği gördüğünü düşündü ancak emin olmak istiyordu. Gözlerini Aylin'in gözlerine doğru dikip başını aşağı eğdi, içindeki tereddütü Aylin de anlasın ve onay versin diye bekledi. Karşısındaki 40 yıllık şarabı arzuluyordu delicesine, sarhoş olmayı hiç bu kadar istememişti belki de ve o da kendisini arzulasın diye dua etmekten başka bir gelmiyordu elinden.
Aylin de Hakan'dan farklı değildi. Yayından fırlamış bir ok gibi bir kere koyvermişti kendini. O elmayı ısırmış o zehri tatmıştı bir kere. Ne olacaksa olsundu artık.. "İlk günahım bu olsun. Onsuz Cennet bile Araf'tan ötesi değildi varsın Cehennem olsun sonumuz. Gerisini düşünmek için artık çok geç.." İçinden geçirdiklerinin verdiği ağırlığı hafifletmek için derin bir nefes verdi ve Hakan'ın sinyalini aldığı gibi başını hafifçe salladı.
Ardından birbirlerine sardıkları kollarını ayırdılar hafif mahçup birer gülümseme eşliğinde. Sonra ikisi de önlerine dönüp yaşadıkları anın şokunu atlatmaya çalıştılar bir süre, her ne kadar beceremeseler de. Hakan'ın eli Aylin'e öfke kusmak için arabayı durdurduğunda bir hışımla çözdüğü emniyet kemerine gitti. Çekiştirmeye çalıştı ancak aksi gibi bir türlü çekemedi kemerin kayışını. "Hay senin gibi.." Aylin içindeki gerginliğe rağmen Hakan'ın bu telaşlı hallerini görünce kıkırdamaktan alıkoyamadı kendini. Sonra gözleri bir anda sallamaktan ağrıdığını ancak bakınca fark ettiği dizlerine gitti ve titremelerini engellemek için iki eliyle dizlerini sıkıca tutup yere bastırdı ve Hakan'ın farkedip farketmediğini anlamak için kafasını hafifçe sola çevirdi. Göz göze geldiler, yakalanmıştı Aylin. Ama yine de o tatlı küçük 'benim de senden bir farkım yok' temalı temasın verdiği güven ve rahatlıkla birbirlerine gülümsediler hafifçe. İkisi de biraz daha sakinlemişti. Sonunda Hakan güç bela elini arabanın anahtarına attı. Bitmek bilmeyecek o yola koyuldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paralel Evren AyHak'ı
FanfictionKafamın içindeki AyHak profili.. Fazla ciddiye almayın. Ha bir de cesaret ettim işte mutlu musunuz ahshdjsjsk