57. Piyade Alay Komutanı Seo Changbin

39 6 50
                                    


1951 Çanakkale, Türkiye 

Changbin ve Chan, generallerinden gelen bildiriyle merkezdeki askerleri toplamış, karşılarına dikmişlerdi. 

"Rahat!" Aynı anda çıkan tok adım sesi. 

"Hazır ol!" 

Yüzbaşı Chan baştan sona hepsine göz gezdirdi. 

"Selam ver!" 

"Emret yüzbaşım!" 

"Öncellikle biliyorsunuz ki uzun zamandır NATO'ya girmek için çaba harcıyoruz. Buraya girip kendimizi güvence altına almamız için Kore savaşına asker göndermek zorundayız. Bu askerler sizden bizden olacak tabii ki. İçinde bizim de bulunduğumuz bir orduyla en kısa sürede Güney Kore'ye yardıma gitmemiz gerekiyor. Böylesine keskin bir görev için kimseyi zorunlu tutmuyorum fakat tereddüt ederken aklınıza birkaç sene önce babalarınızın, dedeleriniz hatta belki ağabeylerinizin bu topraklar uğruna nasıl şerefle, şevkle savaştığını hatırlamanızı istiyorum." 

Chan, birkaç asker dışında hepsinin gözlerinde savaşma arzusunu görüyordu. Bu onun gülümsemesine sebep oldu. 

"Şimdi, Yüzbaşı Changbin ve benimle savaşa gelmek isteyen askerler bir adım öne çıksın."

Chan gelecek askerleri not ederken Changbin gerekli dosyaları bulmak için üssün arşivine gitti. Minik odanın kilitli kapısını açtığında ilk birkaç saniye tozdan öksürmüştü. Odanın senelerdir açılmadığı belli oluyordu. Sonunda odaya girip kısık ampulu yaktığında ellerini tozlu dosyalarda gezdiriyordu. Tam öteki rafa geçiyordu ki gözüne bir dosya takıldı. Bu dosyada kendi adı yazıyordu. 

57. Piyade Alay komutanı Seo Changbin.

Changbin, şimdi inceleyemeceğinden dosyayı yanına aldı, gerekli dosyaları da alıp kapıyı tekrar kilitlemişti. Arkadaşı Chan'ın odasına giderken bir yandan da 57. Alay komutanının dosyasını inceliyordu. Dosyada yazan tek şey Çanakkale cephesinin Conkbayırı ve Arıburnu bölgesinde  yanındaki 3700 kişilik alayıyla şehit olduğuydu. Dosya gitgide dikkatini çekerken generaliyle karşılaşmasıyla selam durdu. 

general, Changbin'in elindeki dosyayı görüp gülümsedi. "Demek amcanın dosyasını buldun." 

"Amcam mı?" 

"Evet, Paşam özellikle bu dosyayı senin bulunduğun üsse koydurmamızı rica etmişti. O zamanlar sen daha kundaktaydın fakat hemen anlamıştı senin vatan uğruna savaşanlardan olacağını. Dediğine göre senin çehrende amcanın vatan aşkını görmüş. Bu senin için büyük bir onur Changbin." General, Changbin'in sırtını sıvazlayıp yanından ayrılmıştı. 

Changbin, generalinin sanki genel geçer bir şey söyler gibi söylediği bilgilerle daha çok kafa yorarken aklına babasını aramak geldi. 

"Alo oğlum nasılsın, nasıl gidiyor?"

"Baba, benim bir amcam var mıydı?" 

"Bunu nereden öğrendin oğlum?" 

"Dosyasını buldum. Generalim söyledi isimlerimiz bile aynı." Changbin eline aldığı dosyadaki fotoğraf ile konuşmaya devam etti: "Görünüşümüz de aynı."  

"Bu doğru oğlum. Sen doğduğunda büyük atamız evimizi ziyarete gelmişti. Amcan o ara Çanakkale'mizi koruma uğruna yanındaki üç bin küsür askerle şehir olmuştu. Atamız amcanı çok severmiş. Hep onun gözlerindeki vatan aşkından bahsederdi. Senin çehreni de görür görmez 'bu çocuğun çehresinde amcasının vatan aşkı var' dedi. Biz de onun adını sana verdik. Zamanla adını aldığın insana ne kadar benzediğini fark ettim oğlum. Amcan gibi iyi bir komutan oldun, bu büyük bir şereftir."

For Dormitory, ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin