HELUUUUUU
Fazla uzatmicam çünkü çok heyecanlıyım hemen bölüme uçalım
°♥∞★∞♥°
Gözlerim...
Ah lanet güneş gözlerimi yakıyor.
Bekle?
Güneş mi? Gözlerim? Yakıyor? Dur ne!
Gözlerimi ani bir şekilde açtım.
Ancak sadece havanın kırmızı rengini gördüm. Gözlerim irice açıldı ve hızla ayağa kalmaya başladım.
Ama bir şey fark ettim.
Benim ten rengim ne zamandan beridir kırmızı? Ve ne zamandır Parmaksız eldiven giyiyorum?
Hızla etrafa bakmaya başladım ama bakarken gözüme takılan iki şey vardı ilki defterim ikincisi ise hançerim.
Hassiktir başka evrende mutlu ol dedim seni aptal! Kırmızı tenli havanın kırmızı olduğu bir cehennemde değil!
Hiç bir şey düşünmeden defteri ve hançeri aldım ve yürümeye başladım ama yürürken bile rahatsız oluyordum.
Çünkü buranın havası kötüydü ve ellerim mide bulandırıcı şekilde kuru duruyordu.
Hızla ormanda ilerlemeye başladım.
En fazla bir kaç dakika da bir şehir bulurum heralde değil mi?
2 saatin sonunda.
Lanet olsun! İki saat ulan iki saat!
Tam iki saattir durmadan yürüyordum ve ciddi anlamda yorulmuştum ormanda önüme çıkan iğrenç böcekleri saymıyorum bile hata o büyük manyak ayıyı dahi saymıyorum!
Cidden neden ormanlar bu kadar derin bazen içinde kayıp olduğumu falan düşünüyorum Ah cidden bacaklarım yanıyordu.
Bir kaç adım atarken bir kaç araba sesi duydum.
Kafamı kaldırıp baktığımda ise gözlerimi kocaman açarak kahkaha atmaya başladım.
"İşte bu! Başardım aferin kızım Aria!" Diye kendime başarı madalyası takdıktan sonra koşmaya başladım koşarken bir yandan etrafı dikkatle izliyor kimin güvenilir olduğunu anlamaya çalışıyordum ama o an fark ettim ve adımlarım yavaşladı korktuğumu belli etmemeye çalışarak yürümeye devam ettim ama...
Burdaki herkes birer yaratıktı şeytan,iblis,canavar yada çeşitli farklı bilmediğim varlıklar kitabımı ve hançerimi daha sıkı tutarak sokaklarda telefon kulübesi aramaya başladım.
Kimi kandırıyorsun ki Aria belkide bu sana beyninin bir oyunu belkide aslında sana verilen bir ceza.
Yada tanrı tarafından cezalandırılmak için gönderildiğim bir boyut.
Bir süre göz yaşlarımı tutamadım sessizce kafamı yere eğerek ağladım.
Ta ki birine çarpıp yere düşene kadar.
Kalça'm yere değdiği an yukarı baktım ve önümde iri yarı hatta tahmin edemeyeceğim kadar büyük bir köpek balığı vardı.
Ama sadece köpek balığını andırıyordu arkasında su yeşili yüzgeçleri görünüyordu ve kafasında iki uzun boynuz vardı üzerinde kirli bir atlet ve altında siyah bir pantolon vardı kollarında ise çeşitli dövmeler.