Winona gideli o kadar uzun zaman oldu ki...
Yüzünü hatırlamakta zorlanıyorum.
Her şeye yeniden başlamak zor oldu belki, acıttı belki. Emin olduğum tek şey her saniyesi için değdi. Her saniyesi için.
O gittikten sonra soğuk bir duş aldım önce, sonra sert bir içki.
Aynanın karşısında yorgun göz altlarımı inceledim. Gözlerim onun gözlerine dönüşürken yumruğumu hızla aynaya indirdim.
Kırıldı ayna, paramparça. Paramparça ne varsa. Sinirle evin kapısını çekip çıktım, elimden boşalırcasına akan kan merdivenleri kırmızıya boyamıştı. Her yer, kan. Kan.
Gaza bastım. Çok ama çok içmek istiyordum, ben zaten içmeye gidiyordum.
Bara adımımı attım ve etrafla ilgimi kesip sert bir içki istedim. Kadın içkiyi uzattı ve tedirginlikle konuştu.
"Eliniz kanıyor, yardım edebilir miyim?"
Yumruğumu hızla masaya indirdim.
"Senden yardım falan istemiyorum. İçkimi hazırla."
Havayı delercesine bağırdığımda korkuyu hissedebiliyordum, sahip olduğu korkuyu hissedebiliyorum. Sinirimi bozduğu için her uzvunu parçalayıp köpeklere yem etme fikri beynimi ele geçirirken iki koluma yapışan güvenlik görevlileri sadist-mazoşist dünyamdan sıyrılıp buraya dönmeme sebep olmuştu.
Beni hızla dışarı çıkarttılar.
"Ecdadınızı sikeyim."
İki koca adamın da gözlerini hayretle üzerime diktiğini gördüm.
Sert bir yumruk attım ve sert bir karşılık aldım. Yerde öylece uzanırken yediğim tekmelerin midemi paramparça bir hale getirdiğine inanıyordum. Sonrasında her şey karardı. Her yer karanlıktı.
Uyandığıma saçma sapan dekore edilmiş bir evde, çiçekli bir battaniyenin altında uzanmaktaydım. Battaniyeyi üzerimden hızla çekip attım ve krem rengi, hatta biraz da açık pembe ile- renklendirilmiş bir halıyı ayaklarımın altına alıp ilerdim. Sızladığını hissediyorum. Karşıma bardaki o malum kadın çıktığında bedenimi dev bir sinir dalgasının ele geçirmeye başladığını duyuyorum.
"Sen kimsin? Kimsin sen?"
Bu haliyle ürkek bir ceylanı andırıyordu. Canını yakmak istiyorum. Canımı yakanın, canını yakmak.
"Bak, gerçekten çok özür dilerim. Ben, sadece seni o halde orada bırakamadım."
Sinirle tısladım.
"Sikeyim seni, aptal."
Sessizlik sinir bozucuydu.
"Bana sert bir içki ayarla. Yoksa seni şuracıkta öldürür, etlerini pişirip çok kadim dostlarıma ikram ederim."
Tehdidim karşısında gülümsemekten kendini alamıyordu. Ona sabırla baktım, kalan son sabrımı tüketiyordu. İçeri geçtim, elinde iki içkiyle geldi.
"İçki senin gibi güzel bir kadının ne eline ne de dudaklarına yakışmıyor."
Yanaklarının kızardığını görebiliyordum. Elini uzattı, şimdi gözlerinde korkunun tek bir zerresini dahi göremiyordum.
"Misery."
Elimi uzattım. Adımı biliyorsun, hikayemi değil.
Beraber bir kaç tek daha attık. Şimdiden ayakta duramayacak kadar sarhoş olduğunu biliyorum. Ve ek olarak beni istediğini de. Konu dönüp dolaşıp ilişkilere geldiğinde olacakları tahmin edemiyorum.
"Uzun süre önce hayatımda bir kadın vardı, onu çok yanlış tanımışım. Bence bir şeytanın izlerini ancak senin gibi kalbi iyilikle dolu bir melek silebilir. Kucağıma gelmek ister misin?"
Sallanarak yanıma geldi ve kucağıma oturdu. Onu sertçe öptüm. Dakikalarca, hissederek. Ellerimi vücudunda her hücresini keşfetmek istercesine gezdirdim.
"Bana bir içki daha getirebilir misin?"
Sallanarak mutfağa yol aldı. Dakikalar geçtiğinde hala burda olmaması üzücüydü. Kalktım ve mutfağa girdim, kusuyordu. Saçlarını toparladım. Onu kucağıma aldım ve yatağa yatırdım. Üzerindekileri çıkarmaya başladığımda tedirginlikle beni kendinden uzaklaştırdı.
"Yapma, lütfen."
Ne istediği umrumda değildi. Onu istiyorum.
Ağlamalarına, çığlıklarına, masum bakışlarına aldırış etmeden devam ettim.
"Biliyor musun, sen bir kurbansın. Benim kurbanım, benim."
Ağlamaları daha da hızlanırken, bu beni durdurmak için yeterli değildi.
"Yalvarırım yapma. Benim yüzümden değil."
Ona acıyorum.
"Kimse yaşattığını yaşamadan ölmez. Her yaptığımızın bir bedeli var. Benim yaptıklarımın bedeli, masum bir kurbana kesilecek cinsten. Anlamıyor musun, senin kanın benim pisliklerimi temizleyecek. "
Öldürme içgüdüme engel olamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yasa dışı(2.kitap) melek mi şeytan mı?
FanficAlınması gereken bir intikam ve iki kadın. Biri gerçek bir melek diğeri ise cehennemden gönderilen bir şeytan.İyilik dolu bir kalbin aşkı mı yoksa şeytanın ateşi mi daha zararlı? Seçim zamanı...