Artık medyaya MozaikCanis 'in resimlerini koyma hastalığımdan vazgeçmeliyim..
Ama güzeller nxmwmzkw<3
Ve evet sonunda bu kitaba yeni bölüm atıyorum bende özlemişim amk.
· · ─────── ·𖥸· ─────── · ·
Osmanlı İmparatorluğu elindeki kalemi masaya bırakıp gerindi ve uzun zamandır oturmakta olduğu masadan kalktı. Hafifçe gerinip saçlarını düzeltince arka tarafta uyuklayan Zeyrek'e döndü ve onun yanına gidip eğilerek başını okşadı. Hayvan ise sadece başını oynatmış, tanıdık bu elin sahibinin kim olduğunu bildiği için gözlerini açıp bakma zahmetinde bulunmamıştı.
Osmanlı İmparatorluğu daha sonra geri doğruldu ve yatağa dönüp ufak yastıklar ile yatağın üstünde oyun oynayan küçük bebeğe döndü. Yatağa yaklaşıp çocuğun yanına oturdu ve elini küçük bebeğin kafasına götürüp saçlarını okşadı.
"Merhaba Bani, sen bugün hiç babanı gördün mü?"
Ufak çocuk ellerini gülerek salladı ve Osmanlı'ya bakmaya başladı. Osmanlı İmparatorluğu ise sadece tebessüm etti ve çocuğu kucağına alarak ayağa kalktı.
"Gerçekten, nerede o?"
Osmanlı İmparatorluğu kucağındaki kız çocuğunun saçlarını okşarken odada volta atmaya başladı. Daha bir yaşını bile doldurmamış ufak bebek ise Osmanlı'nın kucağında gülücükler saçıyordu.
(Şimdi okuyuşunuzu bölmek istemezdim ama bir bilgilendirme yapmam lazım. Bu çocuk Şeybani Hanedanlığı, yani Timur İmparatorluğu'nun en büyük çocuğu. Ama Osmanlı ile bir kan bağı yok bu çocuğun. Osmanlı ve Timur'un kan bağına sahip olan çocuk yok. Osmanlı Şeybani Hanedanlığı değil. Eğer bu konuda hemfikirsek şimdi hikayeye devam edebiliriz.)
Osmanlı İmparatorluğu çocuğun saçlarını okşarken aynı zamanda sabahtan beri görmediği Timur İmparatorluğu'nun nerede olduğunu düşünüyor. Yine ne karıştırdığını merak ediyordu. Umutsuzca iç çektikten sonra odadan çıktı Osmanlı. Daha sonra saray koridorlarında amaçsızca kucağındaki çocuk ile beraber dolaşmaya başladı. Artık sarayda istediği gibi dolaşabiliyor, istediğini yapabiliyordu. Lakin Osmanlı'nın bununla pek ilgilendiği yoktu. Tüm günü odasında geçirdiği için ne sarayda çalışanları tanıyor ne de sarayın içini iyi bir şekilde biliyordu.
Osmanlı İmparatorluğu kucağındaki çocukla beraber söylene söylene ilerlerken sarayın bir alt katına indi ve sarayın iki yanına doğru uzanan koridorlara bakıp sağdaki yolu tercih etti. Aslında Timur İmparatorluğu'nu bu şekilde bulmasının zor olduğunun farkındaydı ama amaçsızca birbirine benzeyen bu koridorlarda yürüyüp gezmek ona haz veriyor ve keyiflendiriyordu. Bu esnada Osmanlı İmparatorluğu'nun kucağındaki minik Şeybani de usul usul etrafa bakıyor, meraklı gözlerle nereye gittiklerini anlamaya çalışıyordu. Bazen de kendine özgü bebeksi sesler çıkartıp Osmanlı İmparatorluğu'nun yüzünde bir tebessüm oluşmasına yol açıyordu.
"Tanrım.. Nereye gitti bu?"
Osmanlı İmparatorluğu kendi kendine konuşmaya devam ederken koridorun sonundan sağa döndü ve ilerde bir adam ile konuşan Timur İmparatorluğu'nu fark edince iç çekti. Sonunda onu bulmanın verdiği rahatlık ile yavaş adımlarla ilerledi ve konuşan iki adamın yanlarına gitti. Timur İmparatorluğu'na birşeyler anlatmakta olan adam Osmanlı İmparatorluğu'nun geldiğini gördüğü zaman anlattığı şeyi yarıda kesmiş ve saygı ile birkaç adım geri çekilmişti. Timur İmparatorluğu ise yüzünde yorgun olduğu belli olan bir ifade ile Osmanlı İmparatorluğu ve kucağındaki kızına tebessüm etmiş, sonra yanındaki adamı gönderip tamamen ilgisini onlara yöneltmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☫ 𝐄𝐥𝐞𝐯𝐞𝐧 𝐲𝐞𝐚𝐫𝐬 ☫〢𝐂𝐇
Fanfiction𝐌𝐲 𝐡𝐞𝐚𝐫𝐭 𝐢𝐬 𝐬𝐨 𝐟𝐮𝐥𝐥 𝐨𝐟 𝐲𝐨𝐮 𝐈 𝐜𝐚𝐧 𝐡𝐚𝐫𝐝𝐥𝐲 𝐜𝐚𝐥𝐥 𝐢𝐭 𝐦𝐲 𝐨𝐰𝐧. ( 𝐓𝐢𝐦𝐮𝐫𝐢𝐝 𝐄𝐦𝐩𝐢𝐫𝐞 𝐱 𝐎𝐭𝐭𝐨𝐦𝐚𝐧 𝐄𝐦𝐩𝐢𝐫𝐞 )