1

150 22 78
                                    

Tokyo'nun gereksiz parlak sokaklarında yürüyordum. Esen rüzgar yüzünden üşürken kendi kendime kaban giymediğim için sövüyordum.

Kolumdaki saate baktığımda 21.32'yi gösteriyordu. Neredeyse 2,5 saat vardı. Benim bu 2,5 saat içinde elimdeki flaş belleği birine vermem lazımdı.

Işıklar beni rahatsız etmeye başlayınca ara sokaklara girdim. Pek tekin olmayan yerlerdi. Sikimde değil açıkçası. Peşinizde kiralık katil varken çoğu şeyi umursamıyorsunuz.

Şu siktiğimin flaşını verecek birini bulup kendimi atacaktım bir an önce. Ama gün boyu flaşı verebilecek kadar zeki olduğunu düşündüğüm kimse çıkmadı karşıma. Sikicem ama ha! 2,5 saate ölüyoruz yine bir telaş içindeyiz amına koyayım.

Hızlı adımlarla yürürken bir çığlık sesi duydum. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde büyük cüsseli bir adam gördüm. Duyduğum bir kız çığlığıydı hâlbuki?

Sağır mı oldum acaba derken tekrar duyduğum bağrış ile sağır olmadığımdan emin oldum. "UZAK DUR BENDEN!" Sesin yükselmesi ile adımlarımı o yöne çevirdim. Ölmeden birini daha öldürsem bir sorun olmazdı, değil mi?

Adama yaklaşınca alçak ama tüm sokağı inleten, alay dolu sesimle "naber kaptan?" Dedim. Adam birkaç saniye hareketsiz kaldıktan sonra bana döndü. Bir süre beni süzdükten sonra "dalga mı geçiyorsun?" Dedi gülerek.

Adama doğru yürürken gülümsüyordum "ya gece gece siktirtme kendini bana. İşim gücüm var. Sal kızı da uğraştırma beni" dedim umursamaz bir tavırla. Adam kahkaha attı "HAHAHA! NE YAPACAKSIN KÜÇÜK KARI? AĞLAYIP YALVARACAK MISIN?"

"He bak bunu yapıcam" deyip yumruk attım. Adam cüssesine göre güçsüz çıktı. Tek yumruğum ile yere uçarken kız ile göz göze geldik. Sarı gözleri vardı. Daha fazla bakmadan adama yöneldim.

"Bak küçük am biti" bir yumruk attım. "Bir daha" bir yumruk daha "herhangi bir kızı" bir yumruk daha "rahatsız ettiğini duyarsam" hop bir yumruk daha "seni kendi ellerim ile ananın amına geri sokarım" hadi bu da son olsun.

Ayağa kalkarken adamın bilinci kapanmıştı. Gülümseyerek kıza baktım. Şok olmuş ve korkan gözlerle adama bakıyordu "ÖLDÜ MÜ?" Tepkisine gülerken "aslında ölse kötü olmazdı da siktir et" dedim.

Kız bana şaşkınlıkla bakıyordu. "Gideceğin yere kadar götürmemi ister misin?" Dedim elimdeki kanları üzerime silerken. "Zahmet vermeyeyim" "ne zahmeti canım! İşim yok zaten"

~

Birlikte yürümeye başlamıştık. Tekrar aydınlık sokaklara çıktığımızda bana döndü "ben çok teşekkür ederim. Adam birden üzerime gelince çok korktum. Elim ayağım titredi. Siz olmasaydınız ne yapardım bilmiyorum."

Gülümseyerek ona baktım "lafı bile olmaz. Seni anlayabiliyorum" dedim. Şaşkınlıkla bana baktı "ah, sizin de mi başınıza geldi?" "Evet ama beni kurtaran kimse olmamıştı"

Bana inanan bile olmamıştı. Kimse, hiç kimse dinlemedi beni. Günün sonunda yalan söylediğim için abimden tokat bile yemiştim.

"Özür dilerim bilmiyordum" "sorun değil merak etme. Hatırlamıyorum bile. Adın ne bu arada?" "Sano Emma. Senin?" Ryuguji Kasumi. Kendi adamı memleketimde kullanabilir miyim? Tabi ki de hayır. "Kasumi. Kasumi demen yeterli"

serendipity | Tokyo RevengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin