Einstein/4.Bölüm

72 7 3
                                    

Multide Miley!!!

Gözlerimin ardındaki ışık retinamı yakacak kadar güçlüydü.Rüzgar sesi duymuyordum ama çok hızlı haraket ettiğimizi biliyordum.Ağzımı açtığım an nefessiz kalacağımdan korkuyor ciğerlerimdeki havayla idare etmeye çalışıyordum.Bedeninin titrediğini fark ediyordum ama ona bağıramıyacak kadar korkuyordum.Kendime sakin olmamı telkin ederken nefesimi dudaklarımdan bıraktım.Kafasını haraket ettirip daha sıkı sarılırken haraketsizce bekledim.Ya yüksekteysek,düşebilirdim.Kulağıma çevirdi dudaklarını ve yumuşak sesiyle konuştu;

"Nefes alabilirsin,korkma.Gözlerini aç" nedensizce emrine itaat ederken kaşlarmı çattım.Etrafıma binlerce renk şeritler halinde uzuyor ve karışıyordu.Arkalarından gelen parlak ışık direkt bakmadıkça sizi rahatsız dahi etmiyordu.Havada mistik ve eşsiz bir koku vardı ve bunu tanımlıyamıyordum.Gözlerimi Ash' e çevirmek istesemde bunu yapamıyordum.Kafasını saçlarıma gömmüştü ve heran daha da derine iniyordu!

"Ash" derken esim havada asılı kalmış gibiydi.Sanki onu söylediğim zamanda durmuştu ve biz başka zamana ilerliyorduk.Yüksek sesle birkez daha bağırdım;

"Ash!"

Sesim yine havada asılı kalmıştı ve biz yukarı çıkmaya devam ediyorduk.Bu sefer boğazımı temizledim ve ısınan parmaklarımı Ash'in sırtında birleştirerek çıtlattım.Boğazım parçalanacırsanına bağırdım.

"ASH!" sesim bir saniyenin yarısını bile kaplamıyacak bir zamanda dursada yine yutulmuştu.Boğazım acırken dudaklarını kulağıma sürttü ve fısıldadı;

"Bağırırsan seni duyamam,fısıldamak zorundasın" sanki görecekmiş gibi kafamı salladım.Kafamı omzuna yaslarken sıcak bedeni soğukta kızarmış yanaklarımı yaktı.Boyum yetmiyordu ve parmak uçlarımda yükselemiyecek kadar sıkı sarınmıştım.Ellerii omuzlarına koyup kendimi kaldırmaya çalıştıkça Ash gülüyor ve bu beni sinirlendiriyordu.Ellerini gevşetip biraz daha eğildi ve beni belimden yakalayıp havaya kaldırdı.

Beni küçük hissettirmesi sinir bozucuydu ve kendimi hala deli gibi hissediyordum.Kafamı uzatıp kulağına yaklaştım ve dudaklarımı araladım;

"Şuan neredeyiz?" sesim şirin ve meraklı bir kız çocuğu gibi çıkmıştı,sanki buna ihtiyaç duyuyormuşum gibi.

"Tahmin edemedin mi?" dedi yumuşattığı sesiyle.Kafam karışmıştı,buradan ilk defa geçiyordum nasıl tahmin edebilirdim ki? Gözlerimi kapatım zihnimi yokladım,bu renkler tanıdık geliyordu ama nereden olduğunu bilmiyordum.Şok dalgası bedenimde kandan hızlı yayılırken fısıldadım hayret içinde;

"Gökkuşağı köprüsü"

Hafifçe gülüp kafasını salladı ve yeniden fısıldadı;

"Solucan deliği" dilim tutulmuştu.Donup kaldığımı hissedebiliyordum.Yumuşak dudakları kulağıma sürterken gittikçe ısınan nefesi ile konuştu,yada fısıldadı mı demeliyim?

"Gözlerini tekrar kapatmak isteyebilirsin,çıkışa yaklaştık"

Gözlerimi yumuşak bir haraketle kapattım ve kafamı omzuna yerleştirdim.Bedenimdeki karıncalanma ve üşüme tamamiyle geçmişti.Şimdi sadece yorgun hissediyordum,ömrüm boyunca uyuyabilecek kadar.Saçlarım ensemin iki yanından kayıp yüzümü kapatırken Ash'in kollarını çözdüğünü hissetim.Ellerini iki yanında sıkarken bedeni bir güç dalgaıyla sarsıldı ve üzerime buzlu su döküyormuşlar gibi hissetim.Gözlerim kapanıp açılırken kulaklarım uğuldadı ve sessizliğe gömüldü.Rahatlatıcı bir kar fırtınasının içindeydim; ses,ışık veya beni rahatsız eden bir şey yoktu.Sadece çocuk masumluğuna bulanmış yorgunluk kollarını bana dolamıştı.

Seçilmiş 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin