Jimin
Sahne karanlıktı. Kalbim göğsümde hızlı hızlı atıyordu. Binlerce kişi tezahürat yapıyordu ama ben sadece kendi nefes alışverişimi duyuyordum.Şarkının en kritik anına gelmiştik. Yüksek notaya çıkmam gereken an...
Bir an için içimde eski tereddütler belirdi. Ya sesim titrerse? Ya hata yaparsam? Ya yetersizsem?
Tam o anda, gözüm sahnenin diğer tarafında duran Yoongi’ye takıldı.
Bana bakıyordu. Gözlerinde sakin ama kararlı bir ifade vardı. Başını hafifçe eğdi, sanki “Yapabilirsin” diyordu.
İçimde bir sıcaklık yayıldı.
Bunu daha önce konuşmuştuk. Beni ne kadar desteklediğini biliyordum. Ve şimdi, o bakışı görünce… tüm şüphelerim kayboldu.
Derin bir nefes aldım.
Ve sonra, gözlerimi kapatıp tüm kalbimle o notaya çıktım.
Sesim arenayı doldurdu.
Kalabalık çığlık attı, ışıklar parladı. O an, sanki zaman durdu ve ben sadece müziğin içindeydim.
Gözlerimi açtığımda, Yoongi hâlâ bana bakıyordu. Ama bu sefer yüzünde o tanıdık, gururlu gülümseme vardı.
İçimde tarifsiz bir mutluluk hissettim.
Ben yapabilirdim.
Çünkü Yoongi hep benim yanımdaydı.
Yoongi
Jimin’in sesi arenayı doldurduğunda tüylerim diken diken oldu.
Onun bu anı nasıl beklediğini, nasıl hazırlandığını, nasıl kendini sorguladığını biliyordum. Ama şimdi? O tereddütlerin hiçbiri kalmamış gibiydi. O sahnede tam anlamıyla parlıyordu.
Sahnenin arkasında birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım. Bir rahatlama dalgası vücudumu sardı. O yapmıştı. Bunu başarabileceğini biliyordum, ama onun da bunu fark etmesini istiyordum.
Şarkı bittiğinde kalabalık çılgına dönmüştü. Jimin, sahnenin ortasında durdu ve derin bir nefes aldı. Sonra bakışları tekrar bana döndü.
Onu ellerimi hafifçe çırparken yakaladım. Küçük bir gülümsemeyle göz kırptım.
Jimin’in yüzü aydınlandı. Küçük bir çocuk gibi mutlu bir şekilde gülümsedi, ardından başını utangaçça eğdi.
Ve o an, tüm yorgunluğum, tüm stresim silinmişti.
Konserin geri kalanı boyunca Jimin çok daha özgüvenliydi. Daha rahat hareket ediyor, sahnede ışıldıyordu. Onu böyle görmek içimi inanılmaz bir huzurla doldurdu.
Konserin sonunda, kulise döner dönmez Jimin, terli ve nefes nefese bir halde bana doğru koştu.
“Yoongi-hyung!”
Ona baktım ve gülümsememi tutamadım. “Söyle bakalım, ne oldu?”
Bir an duraksadı, sonra aniden kollarını boynuma doladı.
“Teşekkür ederim,” diye fısıldadı. “Gerçekten, eğer sen olmasaydın…”
Onu sıkıca kollarımın arasına aldım. “Saçmalama,güzelim” diye mırıldandım. “Sen hep yapabilirdin. Sadece kendine inanman gerekiyordu.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jardin De Fleurs
FanfictieJiminin gözleri sadece Yoongiye parlamalıydı. Vitanın gözleri sadece deltasına parlamalıydı Yoonmin Taekook Namjin Hopegyeom