13

1.6K 148 149
                                    

~Jungkook'tan~

      "Jungkook! Yakala!" Yoongi'nin bana attığı silahı havada yakaladım ve karşıdaki adamı anlının çatından vurdum. Bunu yaparken gözümü bile kırpmadım. Daha önce yaptıklarımın yanında bu bir hiçti. Yıllar, Jeon Jungkook'u bir canavara dönüştürmüştü.

      Yanımdaki adamı diğer adamın üstüne savurdum ve pantolonundan silahını çekip aldım. Bu silahı Namjoon'a attım. En son mermilerinin bittiğinden bahsediyordu.

   Namjoon, ben ve Yoongi'nin koruyucu meleğiydi. İlk zamanlarda tüm suçlarımızı o üstlenirdi ve bizim yüzümüzden dayak yerdi. Bizden bir yaş büyüktü. Bu kendisini abi zannetmesine sebep oluyordu. Ama bir zaman sonra Yoongi'yle ben buna izin vermedik. Bu sefer biz onu korumaya başladık.

     Yoongi'yse her zaman başına buyruk olanımızdı. Bizim aklımızı çelerdi ve onun suç ortağı olurduk. Defalarca onun yüzünden öldüresiye dövüldüğümü hatırlıyorum. En azından eğleniyorduk. Tek tesellimiz buydu.

     Adamlarımızdan birisi yanıma gelirken arkamdaki düşmanı vurdu ve yere serdi. "Bay Jeon, Jung Hoseok sizi çağırıyor." Bir an durdum. Jung Hoseok burda mıydı? Burda ne işi vardı? "O nerde?"

     "Deponun girişinde efendim." Hemen bir tenekenin arkasına saklandım ve telefonumu çıkardım.

...

JUNG HOSEOK MANŞETLERİ

Jungkook:
ŞOK ŞOK ŞOK
JUNG HOSEOK ÇATIŞMA BÖLGESİNDE
SAÇI BİLE BOZULSA ÖLERİZ
SIÇTIK SIÇTIK SIÇTK

...

     Yoongi ve Namjoon'a baktım. Pek telefonlarına bakabilecek havada değillerdi. Sanırım biraz çatışmanın ortasında gibilerdi. Tekrar beni çağıran adama döndüm. "Onu buraya kim getirdi?"

     "Taxiyle gelmiş sanırım." Kaşlarım yukarıya kalktı. Jung Hoseok gerçekten çok şaşırtıcıydı. Hangi salak onlarca şoförü varken taxiyle gelirdi ki?

    Ayağa kalktım ve hızla depo çıkışına ilerledim. Ona zarar gelmesi demek, bizi işkence çektire çektire öldürmeleri demekti. Ne de olsa Jung Hoseok, Bay Jung'ın tek oğlu ve değerlisiydi.

    Deponun kapısına adımımı attığımda bir kol beni tuttu ve sertçe kendisine çekti. Kolun sahibine baktığımda Jung Hoseok'u gördüm. Kaşlarımı çattım. "Burda ne işiniz var? Burası güvenli bir yer değil. Eve dönün." Jung Hoseok göz devirdi. "Sana mı sorucam götsüz!" Kaşlarım daha da çatıldı. "Götüm var benim!"

    Jung Hoseok beni duymamazlıktan geldi ve sabırsızca kolumu tutup sürüklemeye başladı. Kolumu çektim. "Nereye? Çatışmanın ortasındaydım!" Jung Hoseok gülümsedi. BU ADAM GÜLÜMSEMEYİ BİLİYORMUŞ. "O çatışma artık seni ilgilendirmiyor. Seni bundan kurtaracağım."

      "Ne?" Jung Hoseok gülümsemeye devam etti. Bu daha çok şefkatli bir gülümsemeydi. Onun yüzünde daha önce şefkat görmediğime yemin edebilirdim. "Sevgilin seni bekliyor. Sadece onunla git ve gerisini bana bırak. Şurdaki siyah kamyonun arkasında." Bir an durakladım. "Hangi sevgilim?" Jung Hoseok kaşlarını çattı. "Kaç tane var amına koyduğumun yayvan götlüsü!"

       Afalladım ve ne dediğimin farkına vardım. "Yani ne sevgilisi demek istedim. Sevgilim yok benim." Durakladı. "Kim Taehyung kim o zaman?" Yutkundum. Taehyung burda mıydı?

      "O... Benim... Sevgilim sanırım..." Jung Hoseok'un gözlerinin içine baktım. "Onu nerden tanıyorsun?" Jung Hoseok siyah kamyona baktı. "Bunu sana o anlatır." Kafamı salladım ve depoya baktım. Yoongi ve Namjoon'u düşündüm. Beraber kurtulacağımıza söz vermiştik. Onları öylece bırakamazdım.

"Öylece gitmem. Arkadaşlarımda gelicek."

BB.

THP / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin