Kapı çaldığında taehyung yataktan fırlarcasına kalktı. Kalbi hızlanırken derin bir nefes alıp verdi kendini telkin etmek adına. Gerçi neden bu kadar heyecanlandığını da anlamamıştı
Jungkook her seferinde sınırları aşıyordu. Taehyung bazen ona karşı hiç o sınırları çizmediğini düşünüyordu. Çünkü ne zaman baksa.o çizgi jungkookun ardında kalıyordu. Bu kez o sınırlar ondan ibaret oluyordu.
Mesela hiç bir arkadaşı gecenin bu saatinde evine gelemezdi. Bu evin keskin bir kuralıydı. Ama jungkook gelmişti üstelik arkadaşı bile değildi.
Annesine ne bahane uyduracağını düşünürken, kapı evin yardımcısı tarafından açılmış ve jungkook görünmüştü. Üzerinde bacaklarını saran bir pantolon ve beyaz bir tişört vardı. Tişört bedenine yapışmış yapılı kollarını meydana çıkarmıştı. Ve artı olarak incecik beli de odak noktasıydı.
Jungkook, bir kolunu komple kaplayan dövmeleriyle, her tarafında bulunan piercingleriyle ve yapılı vücuduyla bu eve hiç olmadığı kadar aykırıydı. Ama tüm bu aykırılığa rağmen yüzünde hiç görünmeyen ve muhtemelen bir daha göremeyeceğimiz kibar bir gülümseme vardı.
O serseri görüntüsüne tezat davranışları bir beyefendiyi andırıyordu.
Taehyungun annesi bu saate misafir gelmeyeceğinin bilinci ile ve merakı ile yerinden kalmış ve kapıya kadar yürümüştü. Önce jungkooku baştan aşağıya süzmüş sonra memnuniyetsiz bir şekilde kaşlarını çatmıştı.
"Buyrun, kime bakmıştınız?"
"Ben taehyungun arkadaşıyım. Kusura bakmayın bu saatte rahatsızlık verdim efendim"
"Taehyungun arkadaşı mı?" Dedi onları merdivenin başından izleyen oğlana dönerek. Bu sefer bir kaşı havaya kalkmıştı taehyungdan bir cevap beklercesine.
"Okuldan" diye mırıldandı taehyung.
Jungkookun gözleri mavi pijamalarıyla kedi gibi dikilen çocuğa döndüğünde yüzünde istemsizce bir gülümseme oluştu. Gözleri uykusuzluktan kısılmış ve kıvırcık saçları dağılmıştı. Bu haliyle oyuncak ayıcıklardan bir farkı yoktu. Jungkook taehyunga göz kırptığında esmer oğlan hızlıca ondan gözlerini kaçırmış ve annesine bakmıştı.
Annesi şuan için bir şey demese de taehyung onun sinirli olduğunu biliyordu ve jungkook gidince sorguya çekileceğini de. Sarışın kadın olumsuzca başını sallayıp oğluna sonra görüşeceğiz adlı bakışını yollayıp topuklu ayakkabılarının sesiyle yanlarından ayrıldı.
Jungkook ise kapı ağzından dikilmeyi bırakıp merdivenlerin başındaki çocuğa doğru ilerledi. Yanına vardığında taehyung kahvelerini karıştırıp az önce düşündüğü şeyi dile getirdi. "Oyuncak ayılara benziyorsun"
Esmer oğlan göz devirerek saçlarının arasındaki eli ittirdi ve arkasını dönerek indiği bir kaç merdiveni çıkmaya başladı. Jungkook da onu takip ederken uzun koridrou aşmış ve sonundaki odaya varmışlardı.
İkisi de odaya girdiklerinde jungkook o kibar ifadesini silmiş yüzüne alaylı bir tebessüm yerleştirmişti. Hoş geldin jeon jungkook
"Böyle de odana atmışsın gibi oldu?"
Taehyung bir kez daha ona göz devirip yatağına oturdu ve odasını inceleyen çocuğu izlemeye başladı. Jungkook her zaman merak duyduğu çocuğun odasını büyük bir keyifle karışrtırıyordu.
Önce kitaplığında yöneldi. Kitaplarda ellerini gezdirdi. Bir kaç roman kitabı, bir raf boyunca dolu edebiyat kitapları, tarih kitapları ve kitaplığın çoğunluğunu kaplayan hikâye kitapları. Jungkook yine istemsiz bir şekilde gülerken alt rafa eğilip bir hikaye kitabı aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
querencia
Teen FictionBir adet okulun popüler çocuğu jeon jungkook ve onunla başı dertte olan kim taehyung